Hastanede para yoksa tedavi de yok mu?
Gelen bilgilere göre, kamuya bağlı ADÜ Hastane’sinde yatan hastalardan dahi bazı işlemler için ek ücret talep ediliyor. Kritik işlemler için ödeme yapılmadığı takdirde hastalara ileri tarihlere randevu verildiği, bunun da adeta “taburcu olmaya zorlamak” anlamına geldiği belirtiliyor.
Örneğin, ADÜ’de kanser hastalarının tedavi planlamasında büyük öneme sahip PET-CT çekimi için ödeme yapılmadan zamanında hizmet almak, hatta hocaları görmek neredeyse imkânsız hale gelmiş durumda. Oysa Sağlık Bakanlığı, kanser hastaları için ek ücretlerin tamamen kaldırıldığını defalarca duyurmuştu. Peki, bu uygulamaların denetimi neden yapılmıyor?
Hocalar sistem dışı mı?
Bir diğer çarpıcı iddia ise ADÜ’de bazı öğretim üyelerinin yasa dışı biçimde hasta kabul ettiği yönünde. Kritik branşlardaki bazı hocalara ulaşmak, iddialara göre ancak sosyal medya ya da hastane dışı bağlantılar yoluyla mümkün. İddialara göre, öğretim üyeleri sosyal medya hesapları üzerinden cep telefonlarını paylaşıyorsa bunun dışarıda illegal olarak hasta baktıkları anlamına geldiği yönünde. Bu sebeplerle, resmi randevu sisteminin neredeyse tamamen işlevsiz hale gelmesi, sağlık sisteminde de güven kaybını artırıyor.
Dahası, bu hocaların bir bölümünün üniversite teknoparkı üzerinden özel muayene hizmeti verdiği; ancak bu hizmetin karşılığında hastaneye herhangi bir gelir aktarılmadığı da öne sürülüyor. Kamunun personeli, kamunun imkânlarıyla kazanç sağlıyor ama kurum milyonlarca liralık potansiyel gelirden mahrum bırakılıyor. İddialara göre, göze batan bu durumdan dolayı teknopark üzerinden yürütülen işlemler bir süre önce askıya alındı.
Denetim nerede?
Tüm bu iddialar, yalnızca sağlık sistemindeki etik sorunlara değil, aynı zamanda denetimsizlik ve kurumsal zaaflara da işaret ediyor. Sağlık Bakanlığı, İl Sağlık Müdürlüğü, üniversite yönetimi bu iddialar karşısında ne yapıyor? Daha da önemlisi şifa arayan hastaların hakları bu sistemin neresinde?
Bu sorulara yetkililerden açık ve şeffaf bir yanıt bekleniyor. Zira kamunun en temel görevi, vatandaşına sağlık hizmetini eşit, ücretsiz ve erişilebilir sunmaktır. Ve eğer bu iddialar doğruysa, sistemin "paran yoksa tedavi de yok" noktasına gelmiş olması sadece bir kriz değil, büyük bir toplumsal adaletsizliktir.