Türkiye'nin en başarılı devlet liseleri arasında gösterilen proje okullarında yaşanan öğretmen atamaları, eğitim camiasında büyük yankı uyandırdı. Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) görev süresi dolan öğretmenlerin yerini yeni atamalarla doldurması, yüzlerce öğretmenin görev yaptığı okula yeniden atanamamasıyla sonuçlandı. Öğrenciler bu karara tepkilerini sessiz oturma eylemleriyle gösterirken, öğretmen sendikaları ise atamalarda liyakat ve şeffaflık çağrısında bulunuyor.
Atama Krizi: MEB “Usul Belli”, Eğitimciler “Kriter Belirsiz” Diyor
MEB, yapılan değişikliğin yıllardır uygulanan bir takvimin sonucu olduğunu vurgularken, görev süresi dolan öğretmenlerin yaklaşık yüzde 80’inin yerinde kaldığını belirtiyor. Ancak geriye kalan yüzde 20’lik kısımda bulunan yaklaşık altı bin öğretmenin görev sürelerinin uzatılmaması, birçok okulda öğretmen açığı yaratmış durumda. Eğitim Sen, bu sürecin “keyfi” olduğunu, kriterlerin belirsizliğinin ise kurum içi güveni sarstığını savunuyor.
Öğrencilerin Tepkisi: "Bu Hocalarımıza Olduğu Kadar Bize de Haksızlık"
İstanbul başta olmak üzere İzmir, Ankara ve Muğla gibi şehirlerdeki proje okullarında öğrenciler, öğretmenlerinin görev yerlerinin değiştirilmesine karşı okul bahçelerinde oturma eylemleri düzenliyor. Kadıköy Anadolu Lisesi, Vefa Lisesi ve Beşiktaş Anadolu Lisesi gibi köklü kurumların öğrencileri, “Yaşasın Öğrenci Dayanışması” ve “Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek” sloganlarıyla seslerini duyurmaya çalışıyor. Mezunlar da öğrencilere destek verirken, değişikliğin eğitim kalitesine zarar vereceği yönünde ortak bir görüş hâkim.
Sendikaların Gözünden Proje Okulları: "Siyasi Yakınlık Kriter Olmamalı"
Eğitim Sen yetkililerine göre, öğretmen atamalarında mesleki kıdem, akademik yeterlilik ve performans gibi nesnel ölçütler göz ardı edildi. Sendika, mevcut sistemin atamaları liyakatten uzaklaştırarak siyasal ve sendikal yakınlığa dayandırdığını iddia ediyor. Eğitim Sen Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Evrim Gülez, öğretmenlerin yıllardır emek verdiği kurumlarla bir gecede ilişkilerinin kesildiğini, bunun hem eğitimciler hem de öğrenciler açısından yıkıcı sonuçlar doğuracağını ifade ediyor.
MEB’in Yanıtı: “Atamalar Sendikal Kimliğe Göre Değil”
Milli Eğitim Bakanlığı ise iddiaları reddederek atamaların sendikal kimliklerle ilgisinin olmadığını duyurdu. Proje okullarında görev yapan öğretmenlerin yaklaşık yüzde 18,6’sının hiçbir sendikaya bağlı olmadığını belirten Bakanlık, tüm süreçlerin kanuni çerçevede ilerlediğini savundu.
Proje Okullarının Tanımı ve Tartışmanın Kökeni
2014’te yürürlüğe giren uygulamayla kurulan proje okulları, ulusal ya da uluslararası projeler yürüten liseler olarak tanımlanıyor. Bu okullarda görev yapan öğretmenlerin süresi önceden ortalama 15 yılken, 2020 yılında yürürlüğe giren yönetmelikle bu süre 4+4 yıl olarak sınırlandırıldı. Eğitim Sen, bu değişikliğin eğitimde istikrarı ve öğretmen-öğrenci bağını zedelediğini belirtiyor.
Gizli Mesaj: Eğitimin Niteliği ve Güveni Tehlikede
Her ne kadar süreç teknik ve idari gerekçelere dayandırılsa da, öğretmenler, öğrenciler ve sendikalar arasında ortak bir endişe var: Eğitim kurumlarında güvenin ve niteliğin aşındırılması. Öğrenciler, geleceklerini inşa ettikleri öğretmenleriyle bir gecede yollarının ayrılmasını anlamlandıramazken, eğitimciler ise yılların birikimiyle kurdukları düzenin bozulmasını “eğitimde istikrarsızlık” olarak değerlendiriyor. Sessiz ama kararlı protestoların ardında yatan asıl mesaj ise şu: Eğitimin sadece bir idari işlemden ibaret olmadığı, emeğin ve güvenin geri getirilemeyecek kadar değerli olduğu gerçeği.