-2018’de 50 bin hektar olan  ağaçlandırma faaliyeti, Orman Genel Müdürlüğü tarafından 2019’da “ekonomik nedenler “ gerekçe gösterilerek 10bin hektara düşürüldü.

-Ekonomik nedenlerle  ağaçlandırma oranı düşürülürken, 11 milyon fidan reklamları için 550 milyon TL harcandı.

- Konunun uzmanları fidanların son derece kurak bir dönemde dikilmesi nedeniyle, dikilen fidanların sadece % 10’luk bölümünün tutma ihtimali olduğunu belirtiyor. Pek çok fidan yeterli sulama yapılamayacağından , köklenme sorunu yaşayacak ve ilkbaharı göremeden ölüp,gidecek.

-Çoğu fidanın dikildiği yerler bir orman oluşturmak için asla uygun olmayan yol kenarları, okul bahçeleri ve mezarlıklar. Ayrıca  fidanların dikildikleri iklime uygunluğu da tartışmalı.

-Özellikle oto yol kenarlarında sıkça gördüğümüz,  çeşitli kurum ve kişiler adına olan  ve adından başka hiçbir şekilde ormanla ilgisi olmayan “hatıra ormanlarının”  bakımsız ve terk edilmiş hallerini göz önüne aldığımızda  dağa bayıra dikilen bunca fidanın nasıl ve hangi şartlarda sahiplenilebileceği pek çoğumuz  için büyük merak konusu .

-Özellikle İstanbul ve çevresindeki ormanların çeşitli mega projeler nedeniyle yok edilmesi yüzünden şu anda İstanbul’da kişi başına düşen yeşil alan miktarı 6 metrekarenin altına düşmüş durumda. Bu oranın örneğin, New York ve Londra’da 27, Amsterdam’da 45, Viyana’da 60 metrekare olduğu göz önüne alındığında ,  ne denli yeşil katliamına maruz kaldığımız daha net anlaşılabilir.

-2004 yılında çıkartılan maden kanunu ile her türlü orman alanında maden arama/açma izni verildi. Sonrasında ise  ülke genelinde ruhsat verilen taş ocağı sayısı 85 binin üzerine çıktı.  Ülkenin hemen her ormanı,dağı,vadisi,tarım arazisi,suyu bu korkunç durumdan nasibini aldı.  Taş ocağı,altın ocağı gibi hem ormanlara, hem temiz su kaynaklarına, hem vahşi doğaya,hem tarımsal faaliyetlere,hem de insan sağlığına zarar veren madencilik faaliyetleri nedeni ile delik,deşik,toz,toprak içinde kalmayan yer kalmadı.

-Maden arama, çıkarmanın yanı sıra  tesis kurma, hatta petrol çıkartmak için bile  ormanı kullanmanıza izin verilebiliyor. Orman Bakanlığı 2012 yılında bu amaçlarla 2 bin 810 tane izin vermiş. 2012-2018 arası verdiği izin sayısı, 18 bin 515! Enerji şirketleri de istedikleri gibi ormanı kullanma hakkına sahipler. Baraj yapabiliyorsunuz, balık üretme çiftliği bile kurabiliyorsunuz. Hatta ormanda define aramak isteseniz Orman Bakanlığı izin veriyor. 2012-2018 arası maden ve enerji dışında kalan bu alanlarda 7 bin 990 adet izin verilmiş.

-2018 verilerine göre Türkiye yüz ölçümünün yaklaşık yarısı ( % 48.6) yüksek çölleşme riski altında. Bu durumda yaşama ihtimali çok düşük olan fidanları dikmek yerine , var olan orman varlığını korumak,zenginleştirmek ve yok olmaması için her türlü rant ve yatırımın üzerinde tutmak daha gerçekçi ve tutarlı olmaz mı?

-Yakın zamanda sadece Kaz dağlarında 300 binden fazla yetişkin ağaç kesilmişken  , İstanbul’un Belgrad ormanlarından, Artvin ‘in çamlı vadilerine  ,Aydın ovasındaki incir ve zeytin ağaçlarından, Antalya'daki narenciye bahçelerine ve nadide sedir ağaçlarına varıncaya kadar ülkenin dörtbir yanında rant uğruna yetişmiş yüz binlerce ağaca kıyılırken en kurak zamanda , sulanması,bakılması mümkün olmayacak dağa, taşa  milyonlarca ağaç dikmek  bir sürü emek,zaman, can kaybı yaratmaktan başka işe yarayabilir mi?

-Yıllardır  kutlanan 21 Mart Ormancılık Günü varken,11 Kasım’ın “Milli Ağaçlandırma Günü” ilan edilmesi neden?

-11.11 tarih ve saat 11:00 de başlaması belki biraz akılda kalmasını kolaylaştıracak ve sempati toplayacak  olsa da,  bunca ranta,talana dayalı kanun, proje ve firma serbest dolaşımdayken, Orman Bakanlığı’nın bol keseden dağıttığı izinler tozu dumana katarken,  bu belki iyi niyetli ama zamansız girişimin toplumun doğayı koruma bilincine neredeyse hiç katkı sağlamayacak son derece suni ve farklı amaçlara hizmet ettiği düşüncesi yaratan boş bir eylemden öteye geçmesi pek de mümkün gözükmüyor.

Sevgi ve doğayla kalın.

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE! Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!