AİRBUS A300 Uçağının Aydın BŞB tarafından Kuşadası Körfezi’ne batırılış tarihi 28 Mayıs olarak planlanmıştı… Ancak 04 Haziran’da gerçekleşti.

Beklenti şuydu:

Milletvekilleri ve büyük bir davetli grubu törende hazır bulunacaktı… Söke başta diğer ilçelerden bu tarihi ana şahitlik edecek halkın akınıyla Kuşadası şenlik yerine dönecekti.

Ulusal kanallar ve ajanslar o tarihi anı haberleştirmek için Kuşadası’na akın edeceklerdi… O görüntüler Türkiye gündeminin birinci sırasına oturacaktı.

Topuklu Efe konulu haberler hafta boyunca manşetlerden düşmeyecekti… Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan haberleri bile onun gerisinde kalacaktı.

Yerli ve ulusal basının köşe yazarları bu tarihi olayı konu edinecekler, turizme yapacağı katkıdan söz edecekler, uluslararası ajanslar Dünya’ya duyuracaklardı.

Yerli ve yabancı basında röportajlar yayınlanacaktı… Böylece uçağın Kuşadası’nı Dünya incisi yapacağını, ülke turizmi için bile cankurtaran simidi olacağını Başkan gururla cümle âleme ilan edecekti.

Son zamanlardaki yolsuzluk iddiaları nedeniyle örselenen imaj tamir edilecekti… Hizipçi Mesut Özakcan ve çevresine bu güç gösterisi ile hadleri bildirilecekti.

Başka bir çatlak ses Özer Kayalı’ya hem de kendi evindeki güç gösterisi ile “el mi yaman bey mi yaman” gösterilecekti.

Rüzgârı kesildi diye etrafa dedikodu yayan, şimdiden 2019 hesapları yapmaya başlayan kesimlere cümle kamuoyu önünde  “bütün gücümle dimdik ayaktayım…” mesajı verilecekti.

Bu tarihi olay aynı zamanda son zamanlarda baş ağrıtan şu ASTİM altgeçidi belasını da unutturacak bir büyük şov olacaktı.

Şenlik kısmen yaşandı ama diğer beklentiler gerçekleşmedi… Hayaller uçakla birlikte adeta Körfez’e gömüldü.  

Beklenenin aksine Özlem Hanım’dan bu törende “bu batık uçakla Kuşadası turizmini kurtaracağız” türü tarihe geçecek veciz sözler sadır olmadı.

 Sadece Kuşadası için ileride açıklayacağı bir sürprizi daha olduğunu söylemekle yetindi.

Tamamen şov amaçlı tören ne yazılı ne görsel basında beklenen ilgiyi görmedi. Öyle uzunca görüntü ya da röportajlar da yer almadı.

Çoğu TV kanalı ve haber ajansı deniz üstündeki uçak görüntüsü ile olayı geçiştirdi.

Özlem Hanım’lı görüntü ve haberler vatandaşın “denize uçak düştü”  ihbarlarlarının gölgesinde kaldı.

Köşe yazarlarından da öyle pek rağbet eden olmadı… Hatta böyle CHP etiketli etkinlikleri yazmayı alışkanlık edinen partili bir yazar olayı görmezden geldi, garezinden olacak, haftalık yazısında MHP’li bir belediye başkanını konu etti.

ASTİM ise alay konusu olmaya devam ediyor. Birkaç “MUZİBİN” inşaatta oluşan gölette o günlerde olta ile balık avlaması sosyal medyada günün konusu oldu.

Bunlar yetmezmiş gibi geçen seçimin CHP adayı Tayfun Talipoğlu da çıktı eleştirdi: “Arıtmasız Kuşadası’nda uçak batırmamız neyimize? O para ile Kuşadası arıtması tamamlansaydı” diye…

Didim’den Deniz Atabay, Söke’den Süleyman Toyran, Sultanhisar’dan Osman Yıldırımkaya, Çine’den Salih Dinçer, Karacasu’dan Mustafa Büyükyapıcı Kuşadası Başkanı Özer Kayalı’yı yalnız bırakmama adına törende hazır bulunmuşlardı.

Mesut Özakcan olmaması dikkatlerden kaçmadı. Davet edildi de mi katılmadı yoksa edilmedi de mi yoktu? Öğrenilemedi.

İl Başkanı dışında örgütleri temsil eden çoğu ilçe başkanının olmaması herkesin dikkatini çekti. 

Ayrıca Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, milletvekilleri Hüseyin Yıldız, Metin Lütfi Baydar bir önceki akşam Nazilli Örgütü’nün düzenlediği ancak Özlem Hanım’ın katılmadığı yemekte birlikte iken bu anlamlı güne katılmamışlardı.

Örgütün, milletvekillerinin, genel merkez temsilcisi Bülent Tezcan’ın hem de Aydın’dayken BŞB’nin düzenlediği böyle bir törene toplu boykot görüntüsü vermeleri garip değil miydi?

Sonra yakın zamana kadar Özlem Hanım’ın yanından ayrılmayan Metin Lütfi Baydar’ın katılmamasına ne demeli?

Ne oluyordu?

Yoksa CHP örgütüyle Genel Merkezi ile bir bütün olarak bu töreni boykot kararı mı almıştı?

 Tevekkeli Güvercin Adalılar “bu uçak üzerinde Özlem Hanım resmi olmadan batırılamaz” itirazında boşuna diretmemişler.