Değerli tüketiciler,

Gıda güvenliği ile ilgili 5977 Sayılı Biyogüvenlik Kanunumuz vardır. 29 Mayıs Perşembe 29014 sayılı resmi gazete yayınlanan yönetmelik ile 5977 Sayılı Biyogüvenlik Kanunu'na delindiği iddiaları ortaya atıldı. Yönetmeliğe "GDO bulaşanı" tanımı eklendi. GDO bulaşanı, genetik modifikasyon teknolojisi uygulanan veya uygulanmayan bir üründe, birincil üretim aşaması dâhil üretim, imalat, işleme, hazırlama, işleme tabi tutma, ambalajlama, paketleme, nakliye veya muhafaza sırasında ya da çevresel faktörler ile teknik olarak engellenemeyen, önlenemeyen veya tesadüfî olarak bulaşan GDO'lar olarak tanımlanıyor.

Analiz sonucunda üründe yüzde 0,9 ve altında GDO tespit edilmesi halinde bu durum GDO bulaşanı olarak değerlendirilecek. Kanunda “GDO bulaşanı” gibi bir kavram olmadığı gibi 0,9 gibi bir oranda yok. Kanunun 14 ve 15’inci maddeleri gayet sarih. Böyle bir yönetmeliğe neden gerek duyulduğunu anlamak mümkün değil. Son günlerde ülkemizde bazı bebek mamalarında tespit edilen GDO bu yönetmeliğin çıkmasına etki etmiş ve gıda firmaları aklanmaya mı çalışılıyor?

GDO’lu tohumların en büyük sakıncaları antibiyotiklere karşı direnç, ağır alerji, kan biyokimyasında bozulma, kısırlık, ölü doğum oranında artış gibi olumsuzluklardır. Yapılan bir deneyde GDO’lu mısır ile beslenen farelerde dördüncü nesilden sonra kısırlık, gen yapısında bozulmalar ortaya çıkmıştır.

Amerika, Kanada ve Brezilya’da “açlıkla savaşıyoruz” sloganı ile ortaya çıkan GDO ürünler topraktaki bazı özellikleri ortadan kaldırmaktadır.(Sebzelerimizde eski tat kalmadı, bu açıdan bakın) Soya, mısır, pamuk ve kanola günümüzde ticari amaçla tarımı yapılan genetiği değiştirilmiş tarım ürünlerinin başında yer alıyor. Henry Kissinger'in bir sözü var "Petrolü kontrol ederseniz; ülkeleri yönetirsiniz; gıdayı kontrol ederseniz, insanları yönetirsiniz" der. Gen teknolojisi ile üretilen tohumların bir daha tohum olarak kullanılmaması, bir kilo domates tohumunun bir kilo altın fiyatına satılması ve bunu her yıl tekrar ediyor olması dikkat çekici konulardır.

GDO, normal dışı bir müdahale ile bir tohumun çiftleşmesi ve döllenmesinin sağlanması… Bu tabiatın yapısında olmayan bir durum… Sağlıklı olup olmadığı tartışma konusu, biyolojik yapılarının ne olduğu konusunda ciddi tartışmalar var. Gen teknolojisi alanındaki araştırma ve geliştirme çabalarını ıskalamadan devam edilmeli ancak daha fazla araştırma yapılması ve sonuçlarının görülüp değerlendirilmesi gerekiyor.

Organik tarım disipline edilmiş, yani insan sağlığına zarar vermeden, her kimyasalın uygun ölçülerde kullanıldığı bir tarımdır. Pazar yerlerinde görürsünüz organik köy yumurtası yazılarını. Organik veya doğal veya natürel veya köy yumurtası ne menem bir şeydir ki üzerine bu lafları yazdığınızda sanki sihirli bir el değmişçesine değerli hale gelmektedir. Tavuk anaçlarını Hollanda’dan ithal et, en fazla gen ile oynanan ürünlerden mısır ile besle köyden getirdim diye organik köy yumurtası ilan et.

GDO’dan dolayı “frankeştayn” ürünler görebiliriz derken sanıyorum gün gelecek “frankeştayn” insanlar göreceğiz.