İlk önce bir yanlışı düzeltelim…

Hanımefendi geçtiğimiz günlerdeki Çine düğün salonu temel atma töreninde demiş ki:

Biz meyve verdikçe, biz hizmet ettikçe bunlar bize iftira atıyorlar. Atalarımız bu iftira atanlara ne dermiş biliyor musunuz?

Çalıkakıcı…”

Efendim çalıkakıcının anlamı iftira atan, adam karalayan değildir ki… Onun söylediklerine “goygoycu, fitne, fesat” denir.

Çalıkacının ne anlama geldiğini “Hanımefendi madem efelik iddiasında” başlıklı yazımızda anlatmıştım. (aydınpost 01.12.2016)

Ama mademki tam anlaşılmadı… Kısaca bir kez daha hatırlatalım…

Çalıkacıcı:

Efe bozuntusu… Efelik kılığında soygun yapan… Çapul için yol kesen… Irz düşkünü… Tacizci… Yediği çanağı pisleten… Nankör demektir.

O yazının yazılma nedeni de BŞB Meclis üyelerinden ikisi hakkındaki ırz düşkünlüğü iddialarıydı.

Ve orada “eğer Hanımefendi efelik iddiasında ise bunlara layık oldukları cezayı versin” çağrısında bulunmuştuk.

O günden bu güne bu konuda bir ses çıkmadığına göre anlaşılan o ki, Hanımefendi olayı geçiştirmeyi tercih etti.

Böylece “Topuklu Efe” unvanından vazgeçtiğini tescillemiş oldu.

Zira gerçek efe ne yanında ne de yakın semtinde çalıkakıcı türünden “kızan” barındırmaz.

Bunu belirttikten sonra asıl konuya gelelim…

Büyükşehir Belediye Meclisi almış olduğu bir kararla Bayındırlık Bulvarı’na geçtiğimiz günlerde vefat eden İsmet Sezgin adının verilmesi ve Aydın’a heykelinin yapılması kararı almış.

Kırk yıla yakın bir süre aktif siyaset yapan ve bu sürede Aydın milletvekili olarak Gençlik Spor, Maliye ve Milli Savunma Bakanlıkları yapan…

Meclis’e Başkan olan…

Partili partisiz bütün Türkiye’nin “İsmet Abisi’nin” adının yaşatılması kararını, kendi adıma, alkışlamak gerektiğini düşünüyorum.

Ancak bir şartla…

İsim vermede hiçbir sorun yok da…

Heykel konusu pek masum gözükmüyor.

Nedeni de…

Halk deyimiyle”farz dururken nafile kılınmaz” da ondan…

Aydın’a elzem olan “Menderes Heykeli” yapmak iken nafile hükmündeki “İsmet Sezgin Heykeli” ne iş?

O zaman sormazlar mı?

Siz Menderes’in idam yıl dönümlerinde lokma döktürmekten çekinmiyorsunuz…

Köyüne malikâne yaptırmakta sakınca görmüyorsunuz…

Yeri geldiğinde demokrat bir babanın çocuğu olduğunuzu söylemekten gocunmuyorsunuz…

Sıra Menderes adına bir anıt ya da heykel yaptırmaya gelince Çakırbeyli düğün salonunun bir odasına gösteriş olsun diye iki Menderes fotoğrafı koymakla bu işi geçiştiriyorsunuz…

Yani öncelikli olanı (ehemmi), ikinci öncelikliye(mühime) tercih etmede sakınca görmüyorsunuz da Menderes heykeli yapmaktan niye korkuyorsunuz?

Samimiyet sorgulamasına muhtaç bu girişime sağ olsaydı ilk itiraz eden şüphesiz İsmet Sezgin’in kendisi olurdu.

FOTOĞRAF SANATÇISI ÖZER ÜTTÜ’YE KARŞI BİR VEFA ÖRNEĞİ

Özer Üttü rahmetliyi herkes özel gün ve toplantılarda boynundaki fotoğraf makinesi ve çektiği resimlerle tanırdı.

O Demokrat Parti misyonundan gelen Adalet Partisi ve Doğruyol Partisi toplantılarında resim çekmekle kalmaz kısa bir konuşma da yapardı.

En büyük zevki resim çekmek olan Özer Ağabey aynı zamanda protokol toplantılarının da o nedenle sıkı bir takipçisiydi.

Özel ziyaretle sevdiklerine çerçevelenmiş resimlerini takdim etmekten büyük mutluluk duyardı.

Sağlığında gözü gibi koruduğu o eserlerinin çoğunu heder olmasın diye çerçeveletmişti.

Engin PolatTürkay Tikbaş ve İbrahim Pehlivan bir vefa örneği göstermişler.. Sevgi Yolu’ndaki Efeler Kültür Merkezi’nde bu ustanın o resimlerinin sergilenmesine öncülük etmişler.

Aydın’dan gelip geçen valiler, siyasetçiler, milletvekilleri, Süleyman Demirel başta merkez sağın o günkü liderleri ziyaretçilere zaman tünelinde yolculuk yapma zevkini tattıracaklardır.

Engin PolatTürkay Tikbaşİbrahim Pehlivan başta emeği geçenlere “Özer Ağabey’in” sevenleri adına bir kez daha teşekkürler…