Ali Devrim… Aydın’da binlerce öğrenci yetiştirmiş bir tarih öğretmeniydi… Efeler Lisesi’nde müdür başyardımcılığı yapmıştı.

Geçen hafta içinde (17.11.2016) Hakk’a yürüdü

Vefatının bu yazıya konu olması sadece siyaseten değil insanlık noktasında da çok şeyi kaybettiğimize dikkat çekmektir.

Her türlü faaliyetinizde siz insan merkezli düşünmez de insan yerine menfaati koyarsanız karşılığında belki maddi olarak bir şeyler kazanırsınız ama sonuçta kaybolan insanlığınız olur.

Hoca’nın cenazesinde gördüğüm manzara Azerbaycan’da yapılan töreni de görünce beni insanlık adına hayal kırıklığına uğrattı.

Yoksa benim Ali Devrim’i yakından tanıma fırsatım olmadı… Bu bilgiler de vefatı üzerine çevresinden edindiklerime dayanır.

Bir defa Hoca:

Ülkücüydü… Ömrübillah ocağa odun taşımıştı… Fikir adamıydı… Herkese saygı duyan karşılığında da saygı gören bir öğretmendi.

Türk Dünyası sevdalısıydı… Ve o hayalinin peşinden Azerbaycan’a gitti.

Ömrünün son sekiz yılının beş yılını MEB Bakü Türk Anadolu Lisesi, üç yılını da TDAV Türk Dünyası Atatürk Lisesi Müdürlüğünde geçirmişti.

Ermenilerin Azeri Türkü’ne reva gördüğü “Hocalı Katliamının” simgesi bir anıtın farkındalık yaratma adına Yunan işgaline uğrayan Aydın’a yapılmasını arzu ederdi.

Artık Hoca eşyasını toplamıştı… Sılaya dönmek üzereydi… Mukadderat bu… Geride Can Azerbaycan’da yetiştirdiği öğrencilerin gözyaşlarını bırakarak valizi yerine tabutuyla döndü.

Allah rahmet eylesin…

Hoca için Bey Camii’nde toplanan kalabalıkla sosyal medyada yayınlanan Azerbaycan’daki töreni karşılaştırınca gördüklerim karşısında insanlık adına kendimden utandım.

Bir garip ölmüş diyeler/Kırk günden sonra duyalar/ Soğuk su ile yuyalar/ Söyle garip bencileyin…

Demiş ya Yunus…

Bizdeki tam da onu çağrıştırıyor…

Cenaze namazındaki kalabalık Hoca’yla beraber çalışan öğretmen, idareci ve yakından tanıyan az sayıda insan dışında Bey Cami’in vakit namazı cemaatinden ibaretti.

Özür olarak ölüm ani gerçekleşti… Yeterince duyulmadı mazereti de ileri sürülemez… Zira bir gün öncesinden gazeteler mesela aydınpost vefatı manşetten duyurdu.

Hoca’nın son görev yaptığı Azerbaycan Atatürk Lisesi FETÖ’ye ya da başka bir cemaat okuluydu da onun için ilgisiz kalındı denecek olsa o mazeret de geçersizdir.

Zira bu okul Türk Dünyası’na okul açmada öncülük eden Turan Yazgan Hoca’nın açtığı, devlete bağlılığında şüphe olmayan bir eğitim kurumudur.

Hoca uzun süredir dışarıda olduğu için parti içi çekişmelerin ve hizipleşmenin ne tarafı ne de körükleyicisi idi.

Öyle bile olsa yangının üzerine körükle giden, heyecanı aklının önünde koşan bir karakterde birisi de değildi.

Son otuz yıldır Ülke’de gerek sosyoekonomik gerekse sosyopolitik büyük alt üst oluşlar yaşandığı bir gerçek…

İnsanlar oradan oraya savruldular. Kimileri gittikleri yerlerde kaldılar kimileri kendi düşünce dairesine geri döndüler.

Hoca öyle gel gitleri olan biri de değildi… Başından beri duruşu değişmeyen, aynı istikamet üzereydi.

Azerbaycan’a gidince Anavatanla bağını da kesmedi… Tam aksine Hocalı Katliamı Anıtı projesi ile Azerbaycan halkı ile Aydın arasında bağ kurmayı düşünen bir barış elçisiydi.

Yani hangi noktadan ele alırsanız o her yönüyle Ülkücü camianın “aksaçlı” şahsiyetlerinden biriydi.

Öyle olunca bu kişilik özelliklerine haiz bir “bilge öğretmenin” cenazesine MHP teşkilatının ve Ülkü Ocakları’nın sahip çıkacağı ümit ediliyordu.

İl Başkanı Burak Pehlivan ve Ocak Başkanı Mustafa Karaca cenazede hazırdı ama sadece kendileri…

Bir mesajla camiayı toplama kudretindeki teşkilat neden işe sahip çıkmamıştı?

Bu mu vefa?

Bir hafta önce(10.11.2016) aynı yerden eski DYP yöneticilerinden Ali Burgaz’ın cenazesi kalktı. Aydın’ın dört bir yanından gelen yol arkadaşları caminin avlusuna sığmadı.

Bazıları Hoca’nın cenazesinin de öyle olacağı hatta toplanan kalabalıkla onu bile gölgede bırakacağını sanıyordu.

Ama ne anlı şanlı bir kalabalık ne de Recep Taner dışında öyle “ülkü devlerinden” kimse de yoktu.

Ya Hoca’nın yıllarca odun taşıdığı, çıralık yaptığı Ocak?

Hiç mi emeği geçmedi?

Tamam, cenaze merasimleri üzerinden siyaset üretilecek törenler değildir… Orada herkes hemfikir…

Ancak duygu yoğunluğu yüksek bu tür törenleri organize etme partiler arasında safları sıklaştırma aynı zamanda siyasetin bir vefa işi olduğunu gösterme bakımından son derece önemlidir.

Canlılığının, diriliğinin, heyecanının seçime hazır olduğunun da bir göstergesidir.

Epey zamandır Aydın siyasetinde MHP’nin sesinin çıkmamasını geçirmekte oldukları sancılı döneme bağlanıyordu ve genç Başkan Burak Pehlivan’la bu dönemi geride bırakacağı düşünülüyordu.

Meğerse iş sanılan gibi değilmiş...

Ruh bitmiş…

Heyecan tükenmiş…

Sanki Aydın’da kepengi indirmiş…

Rahmetli Ali Devrim’le ortaya çıkan gerçek bu…

Bütün öğretmenlerin “öğretmenler günü” kutlu olsun…