Allah, iradesini hakim kılmak için yer yüzündeki iyi insanları kullanır. Yer yüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Allah’ı kullanırlar. Hem de hiç utanmadan!

Gencin biri babasına her gün: “Benimde dostlarım var seni dostların gibi.” Dedikçe,

Baba da hep itiraz eder: “Olmaz öyle çok dost, hakikisi belki bir belki iki, fazlasını bulamazsın” der, bu minvalde devam eden konuşma ile aralarında başlar tartışma.

Dostun hakikisini anlamak için karar verirler sonun da.

Bir akşam bir koyun keserler ve çuvala koyarlar.

Baba oğluna der ki:

“Hadi al bu çuvalı sırtına, şimdi götür dostuna.”

Çuvaldan kanlar damlamakta, sanki birini öldürmüşlerde, koymuşlar çuvala. Dıştan böyle sanılsın istenmiştir.

Delikanlı çuvalı sırtlar gider en iyi dostuna, çalar kapıyı.

dost, bakar ki çuvaldan kan damlıyor, kapıyı delikanlının suratına kapatır, içeriye almaz.

Delikanlı, tek tek kendince tanıdığını sandığı, sevdiği dostlarını dolaşmış, yorulmuştur.

Hepsinde sonuç aynı olmuş, tüm kapılar yüzüne kapanmıştır.

Eve döner, yıkılmıştır.

Babasına dönerek;

“Haklıymışsın baba! Dost yokmuş bu dünya da ne sana ne de bana.”

Baba, “Hayır evlat” der, “benim bir dostum var. Hadi, çuvalı al da bir kere de ona git.”

Genç adam, çuvalı sırtlar, alnından terler, çuvaldan kanlar aka aka gider baba dostuna.

Kabul görür, sevinir.

dost delikanlıyı hemen alır içeri. Geçerler arka bahçeye. Bir çukur kazarlar birlikte, çuvaldakini gömerler adam diye, üzerine toprak serpiştirerek, belli olmasın diye de üzerine sarımsak diker, bir de sularlar…

Genç adam babasına gelir:

“Baba, işte dost buymuş!” deyince, babası; “Daha erken, o belli olmaz. Sen yarın ona git, bir kavga çıkar. Hiç çekinme patlat iki tokat, işte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi. Sonra gel bana olanları anlat…”

Genç adam, aynen babasının dediklerini yapar, maksadı anlamaktır dostun hakikisini. İstemeden de olsa babasının dostuna basar iki tokat!

Tokadı yiyen baba dostu der ki;

“Git söyle babana, biz satmayız sarımsak tarlasını böyle iki tokada!”

Yani dost dediğin;

“Sevilecek biri olmadığın zamanda bile seni sevmeli…

Sarılacak biri olmadığın zamanlara da bile sana sarılmalı…

Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile san dayanmalı…

Dost dediğin;

Bütün dünya seni üzdüğünde sana moral vermeli.

Güzel haber aldığında senle raks etmeli ve ağladığında seninle birlikte ağlamalı…

Ama hepsinden daha çok; Dost matematiksel olmalı;

Sevinci çarpmalı…

Üzüntüyü bölmeli…

Geçmişi çıkarmalı…

Yarını toplamalı…

Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı…

Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı…

İşi bitince seni bir tarafa atmamalı…

Vesselam

Kaynak: “Bilgelik Hikayeleri”

-