Görünen kadarıyla “hayır” cephesi seçmene meramını anlatmada daha rahat, daha atak… Ancak onların da geçmişe dayalı bir defosu var.

Kervanbaşları CHP’nin kadim “istemezükçü” olması…

Yarım asrı geçkin bir zamandır tek başına iktidar yüzü görmeyen CHP sağ iktidarların baraj, köprü gibi mega projeleri karşısında siyaset üretemeyince yerinde olsa da olmasa da yapılanlara karşı çıkmış öyle ki, millet hafızasında bu parti “hayır” sözcüğü ile özdeş hale gelmiştir.

İşte hayırcıların evetçiler karşısında gücünü azaltan yumuşak karnı budur.

Bu kına işi yakışık almadı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Aydın programını iptali üzerine CHP milletvekili M.Lütfi Baydar:

“Cumhurbaşkanı hayır çıkacağını bildiği için mi Aydın’a gelmekten vazgeçti”, yollu bir soru sormuştu ya…

İşte bunun üzerine AK Parti milletvekili Mehmet Erdem sosyal medya üzerinden ona kınalı bir gönderme yaptı.

Ve dedi ki:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Aydın ziyaretinin ertelenmesine çok sevinen CHP Aydın milletvekili Baydar’a bol miktarda kına gönderilmiş.

Keşke Koçarlı meydanında partililere dağıtsaydı”.

Bizim kültürümüzde kına:

1-Askere giden gence yakılır, vatana kurban olsun diye…

2-Geline yakılır, yuvasına kurban olsun diye…

3-Kurbanlık koyuna yakılır, Allah’a kurban olsun diye…

Bir de haset, kıskanç insanlar için söylenen edep dışı mecazi anlamı vardır…

Sayın Erdem’in muradı hangisidir bilinmez ama ilk duyanda sonuncu şıkkı  çağrıştıran bu gönderme pek yakışık almadı.

Her şey bir yana bir an için kabul edelim ki, Metin Lütfi Baydar bir devlet büyüğünün gelmemesi karşısındaki tavrıyla bunu hak etti.

Ama kınanın Koçarlı meydanında dağıtılmasını isteyen Mehmet Erdem’in bu göndermeyle Baydar’la birlikte Koçarlıları da aynı kefeye koymasına kimse bir anlam veremedi.

Abidik, gubidik sözü ile Başbakan milleti 60’lı,70’li yıllara götürdü.

Siyasetin içine yerinde espri ve dokundurma(hiciv) katılırsa o siyasetçiye hem rağbeti artırır hem de kampanyalardaki gerilimi azaltır.

Bunun bizim siyasi tarihimizdeki ustaları aynı zamanda birer meydan hatibi unvanına sahip iki siyasetçi Osman Bölükbaşı ve Süleyman Demirel’dir.

İnsanları onların peşlerinden koşturtan ve meydanlarda mesela Osman Bölükbaşı’yı Düzce’de aralıksız sekiz saat dinleten bu espri yeteneğiydi.

Başbakan Binali Yıldırım da onlar gibi zaman zaman yaptığı esprilerle siyasetin öbür yüzü eğlence yanını insanlara yaşatan bir siyaset ve devlet adamıdır.

O geçenlerde bir sözüyle insanları hem geçmişe götürdü hem de bu gerilimli ortamda birazcık da olsa tebessüm ettirdi.

Bu gibi esprilere ne kadar hasret kalmış ki, insanlar onun bu sözüyle neyi kastettiğine aldırış bile etmedi.

O söz de şu:

“Seçimde mevcut sisteme göre siz hükümeti seçemiyorsunuz. Sadece meclisi seçebiliyorsunuz. Kim bakan olacak kim Başbakan olacak ona kara veremiyoruz.

Sonra abidik, gubudik bir takım işler oluyor. Bir de bakıyorsunuz hiç aklımıza gelmeyenler Başbakan olmuş”.

Onun bu sözü bizleri 60’lı 70’li yıllara götürdü ve hepimize Öztürk Serengil’in o yıllarda henüz yeni olan popüler kültürü ustalıkla hicveden “Abidik, Gubidik Twist” şarkısını ve dansını hatırlattı.

Tabi bu arada M.Lütfi Baydar da Başbakan’ın bu sözü karşısında “o Başbakanlar arasında siz de var mısınız,”sorusunu sordu.

Bazıları aynı fikirde olmasa da bana göre ikisi de güzeldi…

Baskılara karşı araftakilere ve kesin kararlılara on öneri

Milletlerin hayatlarında fevkalade sonuçlar doğuracak Anayasa değişiklerini seçmenlerin yeterince tartışılabilmesi ve kararlarını vicdanlarının emrettiği şekilde oluşturmaları için altmış gün süre tanınmıştır.

Ama her zaman olduğu gibi bu sefer de birileri “bunu nasıl manipüle edebilirizin” derdinde…

Kesin kararını verip de ortalığı toza dumana katan bu densizlerin hakkına tecavüz ettiği inancında olanlara ya da henüz arafta olup da vicdanının sesini duyabilmek için zaman ve sükunet ihtiyacı içinde olanlar varsa onlara önerim şudur:

BİR: Asabınızı bozacak tiplerden korunmak için sosyal medyadan bu günlerde biraz uzak durunuz…

İKİ: TV’lerde haberlerden çok Anayasa değişikliğinin içeriğiyle ilgili seviyeli tartışma programlarını izleyiniz…

ÜÇ: Tutkunu olduğunuz bir yazarın beğendiğiniz bir kitabını okuyunuz…

DÖRT: Size gaz verecek, kafanızı karıştıracak insanların bulunduğu ortamlardan uzak durunuz…

BEŞ: Boş zamanlarınızı ailenizle geçirmeyi tercih ediniz… Olmadı spor yapınız.. yürüyüşe çıkınız…

ALTI: Her fırsatta çiçek açan ağaçları, yeniden uyanan tabiatı, dalında öten kuşları seyrediniz.

YEDİ: Beğendiğiniz bir sanatçıdan sevdiğiniz türde müzik dinleyiniz..film izleyiniz.

SEKİZ: Deniz ya da dere kenarında su sesine kulak veriniz…Parklarda oynaşan çocuklara bakınız.

 DOKUZ: Felaket tellallığı yapanlara ya da Ülke’nin gül ü gülzar olacağı palavralarına itibar etmeyiniz.

ON: Sonradan pişman olmamak için vicdanınızın sesini iyi dinleyiniz ve kararınızı ona göre veriniz.