Sizlere konusu bayram olan ancak “nerede o eski bayramlar” türü klişe bir konu yerine bütün canlılığı ile Nazilli, Bozdoğan, Yenipazar üçgeninde yaşayan dini bayramlara özgü bir şenlikten söz etmek istiyorum.

Gencerler…

Efeler’i merkeze alırsak Aydın’ın Batı’sında olmayan bu gelenek doğusunda da beş yerin dışında başka yerde yoktur.

Gencerler her bayramın ikinci günü Yenipazar ve İnebolu’da (Yazıkent),üçüncü günü Bozdoğan’da, dördüncü günü Nazilli’de, beşinci günde de Arpaz’da (Esenköy) kurulan özel pazarlardır.

Yöre halkı bu kültür değerini ait oldukları yerlerin eski adlarıyla bildiği ve anmaya devam ettiği için beldeler de ona uygun eski adlarıyla yazılmıştır.

Pazardan çok özel bir gün olmasıyla panayırı çağrıştıran bu kültür geleneğine gencer adı niye verildiği ile neden başka yerlerde değil de sadece buralarda kurulduğu araştırılmaya muhtaç bir konudur.

Ancak bu gün bir mahalle konumundaki Arpaz ve İnebolu’da gencer kurulmasını kuruluşlarının çok eskiye dayanmasına ve o nedenle ikisinin de eski “merkez” olmasıyla açıklamak mümkündür.

Değinmeden geçemeyeceğim… Şu yer adlarını değiştirmek hangi tarih düşmanın işi acaba?

Bir yerin adını değiştirmek hem devlet arşiv kayıtlarının yok olmasının yolunu açmaktır hem de o yerin tarihten gelen kimliğini yok etmektir.

Kim bilecek bundan bir asır sonra bir tarihi vesikada İnebolu adıyla karşılaştığında bunun bu günkü Yazıkent, Arpaz’ın da Esenköy olduğunu?

O nedenle sebepsiz yere bir yerin adını değiştirmek o yere yapılacak en büyük kötülükten, kültür katliamından başka bir şey değildir.

Biz asıl gencer konusuna gelelim…

Gencerlerde genelde çocuklara, gençlere ait oyuncak ve giysiler ile her yaştan insanın ihtiyacı tatlılar ve kuru yemiş türü yiyecekleri satanlar bulunur.

Bayramlara özel bir gün olmasıyla panayırlara benzeyen gencerler her şeyin mesela sebze türünün az bulunmasıyla pazarlardan ayrılırlar.

O gün köyden, kentten, çevreden, gurbetten akın eden genç, yaşlı insanlarla çarşı dolar, taşar, adeta panayıra dönüşür.

Baş müşteri çocuklardır… O günü adeta iple çekerler.

Diğer dört gözle bekleyen bir grup ise nişanlılardır.

Bir başka grup ise kız, erkek bekâr gençlerdir.

En fazla çocuklar hayal eder genceri… Her yaştan ve cinsten olanın ilgisini çeken her şey bulunur da ondan… Kızlar için her çeşit bebek… Erkekler için bin bir çeşit oyuncak araba… Ve diğer oyuncaklar.

Eski geleneğe göre bayramdan birkaç gün önce eğer ramazansa oğlan evi tarafından süslenmiş bir bohça içersinde damat yakını biri bayan diğeri erkek iki kişi ile gelin adayına bayramlık gönderilir.

Eğer kurban ise buna boynuzuna bilezik takılmış, süslü bir koç da eşlik eder.

Kız evi de karşılığında arife günü oğlan evine birisinde baklava, birisinde pilav diğerinde de damadın bayramlıkları bulunan işlemeli örtülü üç sini gönderir.

Nişanlılar arasında gidip gelmenin, yalnız kalmanın yasak olduğu bunun ancak gizli buluşmalar ve mektuplaşmalarla aşılabildiği o dönemlerde gencerler hem gönderilen bayramlıkların karşılıklı giyildiği hem de nişanlıların birbirlerini uzaktan da olsa görebildikleri ortamlardı.

Ayrıca bütün şıklığı ve zarafeti üzerinde genç kızlar da anneleri ya da bir yakınları ile gencerde gezmekle gelin adayı olduklarını göstermiş olurlardı.

Fiyakaları yerinde bekâr erkekler de tur atmakla varsa gönlünden geçen birisi ona kendini gösterir yoksa birini seçmenin yollarını arardı.

Diğer yandan lokantalar, köfteciler, pideciler dolar taşar, nişastadan yapma içi cevizli Bozdoğan sucuğu satanların, helvacıların başında kuyruklar meydana gelirdi.

Ayrıca oğlan evi arife günü kız tarafından gelen sinileri iadede içine koyacağı malzemeyi satın almak için kuru yemişçi ve manava uğrama gereği duyarlardı.

Kısaca gencerler herkesin kendinden bir şey bulduğu o nedenle gelmesini iple çektiği, bayramlara renk ve neşe katan, en önemelisi de gurbetle sılayı bir birine bağlayan bir gündür.

O nedenle bu özel gün kültür değeri olmayı fazlasıyla hak eder.

Günümüzde her türlü yasak duvarının yıkılmasının ardından nitelik değiştirerek nişanlıların birlikteliklerini dost, düşmana gösterdikleri bir ortam şeklini alsa da kaybolmayan diğer yönleriyle bu kültür değeri yozlaşmaya karşı dimdik ayakta duruyor, varlığını sürdürmeye devam ediyor.

Çok şükür…

Herkese sağlık ve mutluluk içinde, sevdikleriyle nice bayramlara erişmelerini diliyorum.