672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname, 1.Eylül.2016 günü yaklaşık 50.000 kamu görevlisi meslekten ihraç edildi.

 

“Meslekten İhraç Edilenlerin Yasal Hakları” başlıklı yazı 05.09.2016 tarihinde yayınlandı [1]. Yazı oldukça yoğun bir ilgi gördü. Türkiye’nin her köşesinden okurlar tarafından, Aydınpost, Facebook, email üzerinden veya doğrudan birçok soru ve görüş iletildi. Ayrı ayrı herkese yanıt vermenin olanaksızlığı nedeniyle, bu yazıda hem soruları yanıtlamak, hem de tartışmanın son geldiği noktayı paylaşmak istedim.

 

 

1-Kanun Hükmünde Kararname’nin hukuksal niteliği nedir? Bakanlar Kurulu Kararı ile KHK arasında fark var mıdır?

 

Bakanlar Kurulu kararları, yürütme gücünü elinde bulunduran Bakanlar Kurulunun, faaliyetlerini yürütmek için yaptığı diğer işlemler yanında, önemli bir yere sahip olan ve her geçen gün kullanım alanı genişleyen idari kararlardır. Bu kararların gerek düzenleyici bir işlem şeklinde gerekse bireysel bir işlem şeklinde çıkarılabilmesi mümkündür. Bazen kanunlarda değişiklik yapma amacı gibi önemli bir fonksiyonu yerine getirebilirken bazen de bir devlet memurunun atanması için  de  çıkarılabilmektedir. Anayasalarda kararname ismi verilen bir işlem mevcut değildir. Kararname olarak tanımlanan işlem, kaynağını açık bir şekilde Anayasalarda bulmayan “geleneksel usuli”[2] bir hukuki işlemdir. Uygulamada, Bakanlar Kurulu’nun veya Başbakan ile birlikte bir veya iki bakanın imzaladığı kararlara “Kararname” ismi verildiği görülmektedir [3]. Kararname’nin hukuki niteliği tartışılabilir. Fakat ortada tartışılamayacak bir husus varsa oda; Bakanlar Kurulu kararı kanun değildir. Bakanlar Kurulu kararnamesi ile çıkarılan düzenleyici işlemlerin Resmi Gazete’de yayımlanmışlarsa hangi isimle yapılmış olursa olsunlar yönetmelik olarak kabul edileceği doktrinde [4] açıklanmıştır.

 

Peki o zaman, Bakanlar Kurulu kararlarının mevzuat içindeki hiyerarşik yeri nedir?  Hukuktaki, her işlemin hiyerarşik olarak kendinden üst basamakta olan işleme uygun olması kuralı gereği bu hiyerarşi önem taşımaktadır. Klasik ders kitaplarında düzenleyici işlemler arasındaki hiyerarşi Anayasa - İçtüzük - Kanun - Kanun Hükmünde Kararname - Tüzük - Kararname - Yönetmelik - Diğer Düzenleyici İşlemler şeklini alır [5].

 

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) müessesesi hukukumuza 1961 Anayasasına  (m. 64), 1971 yılında yapılan değişiklikler sırasında girmiştir. 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden sonra Milli Güvenlik Konseyi tarafından çıkarılan bir kararla 1961 Anayasası'nın KHK'lerle ilgili maddesinde bazı değişiklikler yapılmıştır. 1982 Anayasası ise hukuki rejimleri farklı iki KHK türü kabul etmiştir.

 

Anayasa’nın 121/3.maddesi; “Olağanüstü hal süresince, Cumnhurbaşkanı’nın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir. Bu kararnameler, Resmi Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur; bunların Meclisce onaylanmasına ilişkin süre ve usul, İçtüzükte belirlenir.” hükmünü içermektedir.

 

Kanun hükmünde kararnamelerin TBMM tarafından tasdik edilmediği müddetçe idari işlem sayılacağı ve kurallar hiyerarşisinde kanunların hemen altında yer alacağı; tasdik edildiği anda, yasama organı onu kendi işlemine dönüştürdüğü için hem maddi hem de şekli anlamda kanun olarak kabul edileceği doktrinde ileri sürülmüştür [6]. Fakat, Kanun hükmünde kararnamelerin TBMM tarafından tasdik edilmediği müddetçe idari işlem sayılacağı ve kurallar hiyerarşisinde kanunların hemen altında yer alacağı tartışmasız bir şekilde hem doktrin, hemde uygulama tarafından kabul edilmiştir.

Sonuç olarak Kanun Hükmünde Kararname, kanun niteliğine yakın bir genel düzenleyici bir idri işlem iken, Bakanlar Kurulu Kararları kanun değildir. Bu değerlendirme aşağıda görevli ve yetkili yargı yerinin belirlenmesinde önem taşıyacaktır.

 

2-672 sayılı KHK ile meslekten ihraç edilenler Danıştay’a dava açabilirler mi?

2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 24.maddesi ilk derece mahkemesi olarak Danıştay'da görülecek davalar tek tek sayılmıştır. 24/1-a maddesi ile “Bakanlar Kurulu kararlarına,” açılacak iptal davalarına Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak görebilecektir.

Somut olayımızda, 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair  Kanun Hükmünde Kararname, hukuki nitelik olarak Bakanlar Kurulu kararı olmadığı için, iptal davası hiçbir şekilde Danıştay’a açılamaz.

 

 

3-672 sayılı KHK ile meslekten ihraç edilenler Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını kullanabilir mi?

Bu sorunun yanıtı da son derece açık. Anayasa’nın 148/3.maddesi “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.” hükmünü içermektedir.

Bu nedenlerle, Anayasa’nın 148/3.maddesi uyarınca “başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır”. 672 sayılı KHK ile meslekten ihraç edilen kamu görevlileri olağan kanun yolunu kullanarak, idari işlemin iptali istemiyle dava açıp bu yolu tüketmeden, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yoluna gidemeyecektir.

 

 

4-Meslekten ihraç edilenlerin açacakları davada görevli ve yetkili yargı yeri hangisidir?

 

Meslekten ihraç edilen kamu görevlileri, genel düzenleyici işlem olan 672 sayılı KHK nin, birel işlem niteliğindeki kendileri ile ilgili meslekten ihraç kararının iptali istemiyle dava açabilecektir.

 

İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 33.maddesi “1.Kamu görevlilerinin atanması ve nakilleri ile ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlilerinin yeni veya eski görev yeri idare mahkemesidir.

2. Kamu görevlilerinin görevlerine son verilmesi, emekli edilmeleri veya görevden uzaklaştırılmaları ile ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlisinin son görev yaptığı yer idare mahkemesidir.” hükmünü içermektedir.

 

Bu anlamda meslekten ihraç edilenlerin açacakları iptal davasında görevli yargı yeri idare mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise İYUK 33/2.maddesi uyarınca kamu görevlisinin son görev yaptığı yer idare mahkemesidir.

 

 

 

5-672 sayılı KHK ile meslekten ihraç edilenler yargı yoluna başvurarak görevlerine dönebilir mi?

 

Meslekten ihraç edilenler, açacakları iptal davasını kazanmaları durumunda görevlerine dönebilir. İdari işlemin mahkeme kararıyla iptal edilmesi durumunda, eski özlük haklarını tekrar kazanacaktır.

 

Asıl önemli olan, hak kaybına yol açmamak için 672 sayılı KHK’nin Resmi Gazetede yayınlandığı 1.Eylül.2016 tarihinden itibaren 60 gün içerisinde iptal davasının açılmış olmasıdır.

 

Ömer Hayyam “Adalet kâinatın ruhudur” demiş.

Umarım kâinat hiçbir zaman ruhunu yitirmez.

 

Bayramınız kutlu olsun…

 

 

 

 

 

[1] https://www.aydinpost.com/meslekten-ihrac-edilenlerin-yasal-haklari-1384yy.htm

[2] Burhan KUZU, Türk Anayasa Hukukunda Kanun Hükmünde Kararnameler, Akademik Kitaplar Serisi: 39, İstanbul: ÜçdalNeşriyat, 1985, s. 135.

[3] Bkz. Turan GÜNEŞ, a.g.e., s. 186.

[4]DURAN, a.g.e., s. 472-473; BEYDOĞAN, a.g.t., s. 86.

[5] KUZU, Anayasa Hukukumuzda ... , s. 75-76.

[6] Burhan KUZU, Anayasa Hukukumuzda Yürütme Organının Düzenleyici  İşlem  Yapma  Yetkisi  ve  Güçlendirilmesi  Eğilimi,  İstanbul :  Filiz  Kitapevi, 1987, s. 75-76.