Megaryalı Bizans, kendi kabilesi için bir şehir kurmak ister ve fikrini almak üzere Delfi kahinine başvurur. Aldığı cevap kısa ve kesindir: ''Bu şehri, Körler Ülkesi'nin karşısına kur!'' ''Neresidir bu Körler Ülkesi'' diye fazla düşünmez Bizans. Aramaya karar verir. Aylar sonraİstanbul’daki Sarayburnu'nun bulunduğu yere gelir. Üzerinde bulunduğu yarımadanın güzelliği karşısında büyülenir. Gördüğü baş döndürücü güzelliği gördükten sonra etrafı incelemeye koyulur. Boğaz'dan Kadıköy'ün yerinde bulunan şehri seyreder ve kendi kendine sorar: ''Bu şehri neden benim bulunduğum güzel yerde kurmamışlar da karşıki çorak topraklar üzerine kurmuşlar? Bu adamlar kör mü?''diye. Sonra birden,kahinin sözlerini hatırlar: ''Şehrini, Körler Ülkesi'nin karşısında kur!'' O an karar verir. Körler Ülkesi'nin karşısındadır. Kendisi şehri,Boğaz'ın bu yakasındaki yemyeşil yerde, yedi tepe üzerine kuracaktır. Şehir kısa zamanda Haliç'le Ligos Burnu üzerinde kurulur. Adı, kurucusuna mal ederek Bizans olur. İstanbul’un ve Körler Ülkesi Kadıköy’ün masalsı hikayesi kısaca böyledir. 

Olası hikaye ise; M. Ö. 7. yüzyılda Ege Denizi çevresinde sıkça meydana gelen doğal afetler insanları yeni yerleşkeler aramaya yöneltmiştir. Doğal afetlerin daha az olduğu, su sorununun bulunmadığı, toprakları verimli, ulaşım imkanları uygun ve güvenli alanlara ulaşmak için göçe başlayan çeşitli gruplar özellikle kuzeye yönelmişlerdir. Aylar süren yolculuktan sonra bulardan biri olan Kalkhedonlular, Ege Adaları üzerinden Anadolu’ya geçmişler ve kuzeye ilerleyerek bugünkü Kadıköy çevresine yerleşmişlerdir. Kalkhedonluların Kadıköy’e yerleşmelerinden 15 – 20 yıl sonra Byzantionlular bugünkü tarihi yarımadaya gelerek buraya hayran kalırlar. Sarayburnu’ndan karşı kıyıya baktıklarında ise başka bir yerleşme görürler. Tarihi yarımadanın güzelliğini görerek karşı kıyıya yerleşen bu insanların kör olmalarınıngerektiğini düşünerek bugünkü Kadıköy’e “Körler Ülkesi” derler. Efsaneye göre Kalkhedonlular da ‘’Evet karşı taraf buradan çok güzel. Biz de bu güzelliği doya doya görebilmek,içimize sindire sindire seyredebilmek için şehrimizi buraya kurduk’’ derler. Kimse yoğurdum ekşi demez ya, işte öyle bir şey.

Şimdi biz bu hikayeyi neden anlattık. Körler ülkesi deyiminin körlüğün bir eksiklik sayılmadığı bir yer, ya da halkının büyük kısmının kör olduğu yer anlamına gelmediğini hepimiz biliyoruz.

Usta Şair M.Akif ERSOY; ‘’Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi’’ demiştir.

Hepimizin bildiği, yaygın olarak kullandığımız bir ‘’mit’’ vardı; ‘’balık hafızası 3 saniyedir’’. İsrail’de yapılan bir araştırmada bu sürenin 4-5 ay kadar olduğu saptanmıştır. Ancak, hatırlama süresi 3 saniye de olsa, 4-5 ay da olsa süre kısadır ve balıklar unutkandır. GünümüzTürkiye’sinde ve Aydınımızda yaşananlar geldi aklıma. Geçmişteki olaylar ve kişiler ne çabuk unutuluyor? Kıssadan hisse, tabiî ki anlayana.

ZAFER MAHALLESİ NOTLARI

Bir zamanların en gözde mahallelerinden biri olan Zafer Mahallesi, günümüzde en sorunlu mahalleleri arasında bulunmakta. En büyük sorunları; trafik sıkışıklığı, Tabakhane deresi, pazar yerinin düzensizliği, kapalı pazar yerinin eksikliği, heyelan sorunu, güvenlik sorunu, boş arsa ve inşaat sorunu, yerel hizmetlerin yetersizliği ile yüzme havuzları olarak görünüyor. Aslında bunlar küçük müdahaleler ile çözülebilecek sorunlar. En spesifik sorun olarak bana göre havuz sorunu var. Yıllardır atıl olarak durmakta ve değişik kişilerce değişik amaçlı olarak kullanılmakta. Buradan sormak istiyorum, Sayın Zeynel Akın, bu sorunu ne zaman çözeceksiniz? Türkiye'de olimpik yüzme havuzu olmayan ender illerden birisiyiz. Bu durum sizi üzmüyor mu? Yoksa ben mevkime bakarım, gerisi beni ilgilendirmez mi diyorsunuz? Saygılar.
 

Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınpost etiketiyle paylaşın, yayınlayalım! 

facebook.png twitter.png

appstoreee.jpg     googleplay.jpg