MHP İl Başkanı Fevzi Köse büyükşehir hizmet binasının Efeler’e verilmesi ile ilgili bir laf etti. CHP İl Başkanı Hikmet Saatçi’den cevap gecikmedi.

“Eğer yerel yönetimlerimizin mallarından söz edeceksek, asıl önem taşıyan mevzu Aydın’a ait olduğu halde bu şehrin öz sermayesi durumunda olan kaynakların bakanlık veya hazineye devredilme çabasına karşı olduğumuzu ortaya koymak olmalıdır.

Biz MHP li Köse’nin hizmet binası üzerinde gösterdiği hassasiyetin daha fazlasını Aydın ve Aydınlının malları için göstermesi gerektiğine inanıyoruz,” dedi.

Polemik karşılıklı devam ediyor… Konumuz nasıl başladı, ne şekilde devam edeceği değil Hikmet Saatçi’nin sözleri… İrdelendiğinde dikkatimizi çeken hususlar… Peki, neler?

BİR: Sarı Bina hakkında kim, ne zaman bir şey dese Özlem Hanım veya bir parti yetkilisi sanki kutsallarına dokunulmuş gibi hemen atarlanıyor.

Nedenini bir türlü anlayamadık gitti. Kaldı ki, bina yetersiz… Mesela ASKİ için bir yığın kira ödeniyor.

İKİ: Bu Özel İdare malları konusu hem seçim öncesi hem sonrası Özlem Hanım’ın siyaset üretme alanı idi.

Seçim sonrası konuşmasında da konu buydu… Sonra platformlar kuruldu… Coşkuyu artırmak için Efeler başta olmak üzere ilçelerde gösteriler planlandı.

Didim, Kuşadası gibi bazı ilçelerde yapıldı da… Kulağına bir yerlerden kar suyu mu kaçtı nedir,bir de baktık Özlem Hanım Vali Bey’e zeytin dalı uzattı… O kılıcı indirince Efeler gösterisi iptal edildi.

Şimdi konu tekrar gündemde… Hikmet Saatçi, “BŞB hizmet üretemiyor, işin altından da kalkamıyor,tekrar gündeme taşıyayım da hem “kutsalı” koruyalım hem de gündemin değişmesi için “torba dolsun” demiş olmalı.

ÜÇ: Geldiğimiz noktada kamuoyu “iyi ki bu malların tamamı Büyükşehir Belediyesine verilmemiş”, diyor.

Zira bir milletin paradan daha değerli varlığı “beşeri sermayesidir” yani yetişmiş insan gücüdür. İnsanlığın faydasına dönüştürecek bu sermaye olmasa maddi zenginlikler ne işe yarar?

O güç milletlerin fikri ilerlemesinin de ekonomik kalkınmasının da motorudur. İkinci Dünya Savaşı sonrasında taş taş üstünde kalmayan Almanya, Fransa gibi devletleri ayağa kaldıran onların beşeri sermayeleri değil miydi?

Öyle de, Özel İdareden Büyükşehre aktarılan ve bütün Aydın’ın mahallelerini, sorunlarını ve çözümünü bilen yetişmiş, devlete ömrünü vermiş, müdürler şimdi nerede?

Dokuz yıl aralıksız Genel Sekreterlik yapmış, Aydın’ın hem beyni hem de arşivi Halil İbrahim Aktemur Bozdoğan’da ASKİ sorumlusu…

Çoğu müdür de İlçelerde İtfaiye Amiri…

Mali Hizmetler Müdürü Muzaffer Yavuz Çine… Encümen Müdürü Hatice Ay Bozdoğan… Yol Şube Müdürü Özay Özhan ve Genel Sekreter Yardımcısı Bülent Kılıç, ikisi de aynı görevde, Karacasu’da…

Diğerleri ise ya emekliliğe zorlanıyor ya da emekliliği dolmayanlar veya direnenler ASKİ görevlisi olarak ilçelerde ömür tüketiyor.

Mantalite bu…

Bir kurumun başarısı için nerede kaldı tecrübe… Nerede kaldı bilgi birikimi… Nerede kaldı sorun çözme yeteneği… Aydın’ın sırtını yerden bu zihniyet mi kaldıracak, rekabetçi şehirlerarasına bunlar mı sokacak?

Harcanan bu insanlar değil Aydınlının geleceği… Yazık ki, hem de ne yazık… Sonra mallar devredildi de ne oldu?

Mesela Çine Ege-Et AŞ…

Bölge insanından meydana gelen yönetim kurulu üyeleri ayda 500 TL oturum parasına görev yapıyordu.

Şirket zarar da etmiyordu… Harcı borcu da yoktu… Bir önceki yıl 11 milyon TL olan cirosunu 2012 yılında 22 milyon TL ye çıkarmıştı…2013 yılını da amortisman hariç 480 bin TL karla kapatmıştı…

Ama Özlem Hanım bunları yeterli görmedi… Yeni üyeler bölge insanının damarından girmesini bilen mesela bu partinin Belediye Başkanı Salih Dinçer, Büyükşehir meclis üyeleri Tahir Yaman, Hasan Yörük, Çine’de CHP yi var eden Halil Tarhan gibilerden meydana gelse haydi neyse…

Tam tersi her biri 3000 TL aylıkla Başkan Danışmanı Kemal Anadol, BŞB Genel Sekreteri Önder Yeğen, ASKİ Genel Müdürü Mithat Emre, eski bürokrat Selahattin Gözübenli ve iletişim uzmanı Erkan Karaaslan’dan oluşan bölge insanını tanımayan bir ekip işbaşı yaptı.

Sonuçta Ege-Et AŞ soğuk suyu da bulunan kavak gölgesi haline getirildi. Gölgeleyenler batırır mı, uçarur mu ömrü olan görür.

Sonra Hikmet Saatçi’nin bu malların kavgasını verelim demesi karşılığında adama sormazlar mı, köylerden aktarılan malları bazı CHP li belediyeler ne yaptı, diye…

Güzelim zeytinlikler, tarlalar, bahçeler, arsalar, bağlar mesela Hikmet Saatçı’nın kendi memleketi Bozdoğan’da borçlara karşılık satılmadı mı?

Ne güzel memleket… Kamusal kaynakları sınır tanımadan seçim rüşveti için personel alımı ve diğer giderler için harca, sonra da o borçları vatandaşın müşterek mallarını satarak öde… CHP yönetim tarzını bundan iyi anlatan başka bir örnek olur mu?

DÖRT: Sayın Saatçi böyle polemiklerle nefes tüketeceğine Özlem Hanım başta partili başkanlara beşeri sermayenin değerini, yetim hakkını gözetmemenin vebalini anlatsa hem Aydın hem de partisi için daha hayırlı bir iş yapmış olur.

Öyle değil mi?

 

Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınbunukonuşuyor etiketiyle paylaşın, yayınlayalım! 

facebook.png twitter.png

appstoreee.jpg     googleplay.jpg