Bazı yerlerin kendi sınırlarını aşan şöhretleri vardır. Onlar bu ünlerini ya bünyesinde bulundurdukları kurumlara ya da tarihi eserlere veya yetiştirdikleri devlet, siyaset ve kültür adamlarına borçludur.

Örnekleri kendimizden verecek olursak Atatürk olmasaydı doğum yeri Selanik’i, Süleyman Demirel olmasaydı müzesinin bulunduğu İslamköy’ü, Celal Bayar olmasaydı anıt mezarı ve külliyesinin bulunduğu Umurbey’i kaç kişi tanırdı.

Bu anlamda Menderes’in köyü Çakırbeyli’ye sahip olmakla Aydın, farkında olanlar için söylüyorum, büyük bir değere sahiptir.

Çünkü Menderes bir demokrasi kahramanı ve şehididir ve milleti Hasolar, Memolar diye küçümseyen Cevdet Kerim gibi CHP elitlerinin baskısı altında yaşamaktan kurtaran başbakandır.

Çitçiyi karasaban yerine traktör, halkı çarık yerine ayakkabı, vatandaşı taşımacılıkta deve kervanı yerine kamyonla tanıştıran siyasetçidir.

Anadolu’da açtığı okullarla köylü çocuklarına üniversite kapılarını açan, onları devlet kademelerine taşıyan devlet adamıdır.

Tek parti dönemi elit sultası karşısında “yeter söz milletindir” deme cesareti gösteren bir demokrasi kahramanıdır.

Kısacası köylüyü gerçek anlamda milletin efendisi yapan bu toprakların yetiştirdiği, ”hikâyesi millet” olan içimizden birisidir.

Bu kıymetteki adamların adıyla özdeşleşen köyler, şehirler ve evler sadece bizde değil diğer ülkelerde mabet derecesinde değere sahip yerlerdir.

O insanları tarihe mal eden insanüstü özellikleri bu saygıyı bir alacaklı gibi ister ve biz de istesek de istemesek de haraç gibi vermek zorunda kalırız.

Ve o nedenle medeni ülkelerde o tarihi kişilere ait yapılar ve eşyalar devlet tarafından birer kültürel değer kabul edilir ve itina ile korunur.

Onlar tarih içindeki yolculuklarına bir İslamköy, bir Umurbey gibi tarihi kimlikleri üzerinden siyaset üstü bir statüde devam ederler.

Adı anılınca bütün Ülke’de Menderes akla gelen Çakırbeyli için de aynı durum geçerlidir.

Ancak bu köyde ne yazık ki, Menderes’in adına layık ne bir büst ne de bir müze türü “külliye” vardır.

Bu köyü her yönüyle Menderes’in memleketi dedirtecek bir konuma kavuşturma görevinin devlete ve yerel yönetimlere ait olduğunu düşünüyorum.

Son zamanlarda Hanımefendi’nin bir odaya birkaç Menderes resmi asmakla ona sahip çıkıyor görünmesi, pazar günleri CHP’li kadınların düzenlediği saç böreği partileri Çakırbeyli’nin tarihi kimliği üzerine abanma girişiminden başka bir şey değildir.

Çakırbeyli’nin ve Menderes’in tarihi misyonunu hafife alan bu hareket, oy avcılığına yönelik sığ bir popülizmdir.

Böyle bir olayla Umurbeyliler ya da İslamköylüler karşı karşıya kalsaydı kimse sessiz kalmaz buna yeltenenlerin başına gök kubbeyi yıkardı.

Eğer Hanımefendi bu ilgisinde samimi olsaydı:

BİR: Efeler otoban girişinde, AYMAS kenarında işlevsiz bir şekilde öylesine duran Menderes Heykeli’nden rahatsız olur, ona uygun bir yer bulurdu.

İKİ: Öyle bir odaya birkaç resim asmak yerine yeni kuşaklara her yönüyle Menderes’i anlatan bir müze ya da külliye yapımına önayak olurdu.

ÜÇ: Eğer o bir CHP’li olarak bunları yapsaydı Menderes’e ve onun köyüne yaptığı bu hizmetten partisi de kendisi de siyaseten kazançlı çıkardı.

Bunları yapmak yerine saç böreği partileri düzenlemekle, Menderes resimleri üzerinden göz boyamakla bir taraftan demokrat oylara abanmakta diğer taraftan kendi parti tabanına sanki,  

“CHP olarak sağ partilerce yıllarca 27 Mayıs İhtilalı, Menderes ve arkadaşlarının idamının tarafı gibi gösterildik.

Bütün bunların bir sonucu DP tarafından iktidarın elimizden alındığı 14 Mayıs 1950’den bu yana bu Ülke’de CHP olarak tek başına iktidar yüzü göremedik.

Bakın… Ben sizin yapamadığınızı yaptım… Menderes’in memleketi Aydın’da yerel iktidarı ele geçirmekle kalmadım bir de Menderes’in köyünü kendime üs yaptım,”mesajı vermekte…

Böylece Çakırbeyli’nin tarihi özelliği “zerzevat pazarına” indirgenmekte ona o sıfatı kazandıran Menderes de “popülizme meze” yapılmaktadır.

 

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!    Aydınpost APPSTORE'da TIKLA İNDİR!