Bu hafta da sıcak yazı, ılık kışı, dört mevsim tarım yapılan toprakları, denizi, üniversitesi ve her şeyden önemlisi de eğitim düzeyi yüksek “beşeri kaynağa” sahip Aydın’ın niye köy haline geldiğinin yanıtını aramaya devam edeceğiz.

Bu nimetler üzerinde oturan insanları elli kuruşluk çaya, bir buçuk liralık tosta ve bedava taşımacılığa kimlerin minnet duyar hale getirdiğini göstermeye çalışacağız.

Geçen yazıda olayın bürokrasi ayağını dile getirmiştik… Bu hafta çözüm üretme konusunda onlardan daha etkili bir konumda olan siyasetçilerden söz edeceğiz.

Hemen belirtelim, her ülkenin siyasetçisi ve halkının ona bakışı diğerine uymaz… Bu konu daha çok insanların değer ölçüleri ve kültürü ile ilgili bir konudur.

O nedenle bizdeki siyasetçinin ölçüsü Batı’dakinden farklıdır… Mesela Batı’lı Siyasetçi şaşa ve alâyişe kıymet vermez… Halkı da bundan hoşlanmaz… Bizde ise bu durum garibanlık ve güçsüzlük olarak yorumlanır.

Diğer yandan bizde siyaset Batı’daki gibi şahsi çıkar hesapları üzerine yapılmaz. Mertlik ve dürüstlük esası üzerinden “halka hizmet, Hakka hizmet” düsturu üzerine yapılır.

Onun için bizde siyasetçi veren eldir, alan değil… Yaptığı hizmet sadaka-i cariye hükmündedir… Hakkıyla yaparsa ibadet sevabı kazanır… Örnek insandır… Adam gibi adamdır.

Oturduğu, kalktığı yere dikkat eden, devlet ricalidir… Eline, beline, diline sahip olmasını bilendir… Siyaseti şahsi hırsı için değil ideal hırsla yapandır… Açı doyuran, çıplağı giydirendir.

Rakibi iyi de yapsa eleştirendir… Zira iyinin ucu açıktır… Güzelin sınırı yoktur… Bizde daha önce var olan ve bu gün de vatandaşın gözündeki ideal siyasetçinin özellikleri bunlardır.

Bu özellikler aşınmışsa niye aşındığının tez elden sorgulaması yapılmalıdır.

Yoksa meydan:

-Kendi ikbali için rakipleri ile derin ilişkiye giren,

-…mış gibi yapan,

-Sureti haktan görünüp halkı aldatan, aklıyla alay eden,

-Numaradan ara sıra gürültü, patırtı kopararak göz boyayan,

-Seçim kazanmada veya rakipleri ile mücadelede hak, hukuk, ahlak sınırı tanımayan, 

-Siyaseti zenginleşmek için yapan ve 7 Haziran seçimlerinde emareleri görülen “tantanacılara” kalır.

Çarşıda pazarda veya kalabalık yerlerde anlaşmalı kavga eden sahtekârları görmüş, duymuş veya gazetelerden okumuş olmalısınız.

Amaçları da onların kavgalarına aldanıp insanlık adına ayırmaya çalışanların ceplerini boşaltmaktır. İşte tantanacı bunlara denir.

Son yıllarda ne yazık ki, partileri farklı bazı Aydın siyasetçileri üzerine tantanacı gölgesi düştü. Bu algı eleştirmek durumunda olan birilerinin ısrarla belli makamları eleştirmekten sakınmaları, kendi partilerinden eleştirenleri tedip etmeleri, bir diğerinin de düşmanımın düşmanı dostumdur yaklaşımı üzerine oluştu.

2014 Seçimlerinde sanki kendilerini kavga etmeye zorlayan varmış gibi kim centilmenlik anlaşması yapmak için kimin kapısını çaldığını, karşılığında da bir sonraki seçimde  ona listede yer açmak için kimin üzerine düşmediği halde bir devlet büyüğüne  hangi milletvekilini şikâyet ettiğini araştırırsanız demek istediğimiz daha iyi anlaşılır.

Bu şikeli durum Aydın siyasetini kirletti… Rekabeti yok etti… Alan denetimsiz hale geldi… Yapanın yaptığı yanına kar kaldığı dönem başladı… Aydın siyasetçisinin üzerine ölü toprağı serpilmesine neden oldu.

Denetimsizlik ve başıboşluk haliyle çürümeye yol açtı… Siyaset arenası rantçılar, çıkarcılar için nimet paylaşım alanına dönüştü... Her şey seçim kazanmaya endekslendi… Onur ve haysiyet rafa kalktı… Siyaset kurumu iflas etti.

Siyasetin böyle yörüngesinden sapması Aydın’da 1- Nitelikli beyin göçüne neden oldu 2- Toprağını terk edip şehre akın eden insanların sorunlarını politikacıların istismarına yol açtı.

Örneği de çözüm makamında olanların emirlerindeki devasa bütçe ile derde deva arayacakları yerde, istismar ederek, elli kuruşluk çayla, bir buçuk liralık tostla, bedava taşımacılıkla sorun üzerinden gelecek seçime yatırım yapmalarıdır.

Vesayet altındaki yereldeki parti yöneticileri de “ baronlarının” talimatları doğrultusunda susma haklarını kullanınca çözüm bekleyen trafik, çevre kirliliği, geçim derdi gibi kronik sorunlara konut, eğitim, asayiş gibi yeni istismar alanları ekleniyor.

Velhasıl kelam cennetten bir parça Aydın nezih bir kent olacağı yerde tantanacıların güdümünde, iş bilmez bürokratların elinde herkesin gözleri önünde köye dönüşme yolunda hızla ilerliyor.