23 Aralık 1930 günü bir grup gericinin başını kestiği Asteğmen Kubilay’ın katledilmesi olayından sonra Ege turuna çıkan Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, 3 Şubat 1931 günü Aydın’a da uğradı. Burada bir grup gençle sohbet eden Atatürk, köylere araçsızlıktan gidemediği için şikâyette bulunan gençleri eleştirerek, “şeyh ve müritlerin köye giderken otomobil masrafını düşünmediklerini hatırlatmış ve bir mefkûreye kendini adayanların gayeleri uğrunda her türlü zahmet ve fedakârlıktan zevk alacaklarını ilave buyurmuştur.”

 

3 Şubat 1931 tarihi Atatürk’ün Aydın’a da ilk gelişinin tarihidir. Bu gün de bu tarihte Atatürk’ün şehrimize gelişi kutlanır. Gezi sıradan bir gezi değildir. Geziyi anlamlandıran Aydınlı Kubilay’ın hunharca Menemen’de katledilmesi ve halkın da bu katliamı alkışlamasıdır. Atatürk’ün ağrına da bu alkışlama olayı gitmiştir. Çünkü Menemen işgal yıllarında Yunan mezalimine uğrayan önemli merkezlerden birisidir. Yunan katliamı sonucu Menemen’de 500 den fazla vatandaşımız katledilmiş ve işgalin izleri yıllar boyunca şehrin binalarında silinmemiştir. En önemlisi de halkın hafızasından…

harbiye-yedek-subay81234567891-(1).jpg

İşte bu ilçemizde genç Asteğmen Kubilay 23 Aralık 1930 günü katlediliyordu. Bu olayı Trakya gezisi sırasında duyan Gazi Paşa, hemen İzmir’e gelmiş ve olayı yerinde tetkik etmiştir. İsmet Paşa’yı da uyaran Gazi Paşa, devletin olayla ilgili her türlü tedbiri almasını ve suçluların en kısa zamanda ortaya çıkarılarak Cumhuriyet’in adaletinin işletilmesini istemişti. Mustafa Kemal’e göre olay basit bir hadise değildi. Altında daha derin sıkıntılar yatıyordu. Bunun başında da 1929 ekonomi buhranı sonucu Türkiye’de de hissedilen sıkıntının dışa vurumu geliyordu. Zaten yurt gezisine bunun için başlamıştı. Bir süre önce kurulun Serbest Cumhuriyet Fırka’nın hızla taban bulmasının altında da bu yatıyordu. Bu hareket kısa süre içinde rejim karşıtı bir oluşuma dönüşmüş ve hızla Cumhuriyet’i tehdit etmeye başlamıştı. Türkiye’nin en gelişmiş Ege illerinde bile bu Parti’nin taban bulması ve toplantılarının rejim karşıtı havaya bürünmesi üzerinde düşünülecek bir gelişmeydi. Doğudaki bazı isyan olaylarının da patlaması üzerine SCF 17 Kasım 1930 günü kendisini feshetti. İşte bunu anlamak ve sorunu kökünden çözmek için tedbirler alınmasını istiyordu. Kubilay hadisesi de bunun bir örneğiydi.

Bu olaydan sonra İzmir’den yola çıkan Mustafa Kemal, Aydın, Denizli, Balıkesir, Mersin, Adana, Malatya ve Konya’ya oradan da Ankara’ya geliyordu. Daha sonra da doğu ve Karadeniz illerini geziyordu. Gittiği her yerde sıkıntılarla karşılaşan Atatürk, bunları anında İsmet Paşa hükümetine bildirerek çözüm yollarının bulunmasını istiyordu.

 

1 Ocak 1931 günü Menemen Hadisesi nedeniyle Menemen, Manisa ve Balıkesir’de 1 ay süreyle sıkıyönetim ilan edilmişti. 1 Şubat 1931 günü sıkıyönetim bir ay süreyle uzatılmıştı. Aynı gün ise Menemen davası bitmiş ve 28 sanığa idam cezası verilmişti. Bu cezalar 4 Şubat günü Menemen’de infaz edilmişti. İşte böyle bir havada 3 Şubat 1931 günü Aydın’a gelen Gazi Paşa, Belediye’yi, Cumhuriyet Halk Fırkasını ve Türk Ocağı’nı ziyaret ederek yetkililerle ve halkla görüşüyordu. Burada halkla sohbet eden Atatürk onların sıkıntılarını da not ederek Hükümete bildiriyordu. Türk Ocağı’nda ise şu tarihi konuşmayı yapıyordu:

 

Türk Ocakları, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın kültür şubeleridir. Fikri hayatta, millete eğiticilik yapacak, ilim, iktisat, siyaset ve güzel sanatlar gibi bütün kültür sahalarında vatandaşları yetiştirmek için öncülük edecektir. Ocaklılar, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın programını vatandaşlara izah etmekle asıl vazifelerini yapmış, mefkûrelerine en büyük hizmette bulunmuş olurlar. Yasanızın üçüncü maddesinde bu yön açıkça ifade edilmiştir. Gayemiz, çok faydalı olduğuna kati kanaatimiz bulunan bu yol üzerinde bütün milleti ahenk içinde beraber yürütmekten ibarettir.”

 

Gazi Hazretleri, Türk Ocağı’nda gençlerle sohbet ederken bir ocaklı araçsızlıktan köylere gidememekten şikâyetçi oluyordu. Gazi Hazretleri ise anlamlı sözlerle bu ocaklıyı fırçalıyordu. Bu görüşmeyi Anadolu Ajansı muhabirinin aktarımından Cumhuriyet gazetesi ertesi günü şöyle veriyordu:

 

Gazi Hazretleri vasıtasızlıktan köylere gidip halk ile temas edemediklerini söyleyen Ocaklıya cevap vererek şeyh ve müritlerin köye giderken otomobil masrafını düşünmediklerini hatırlatmış ve bir mefkûreye kendini adayanların gayeleri uğrunda her türlü zahmet ve fedakârlıktan zevk alacaklarını ilave buyurmuştur.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, C. 25, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2009, s.80- 81)

 

Gazi Hazretleri ertesi günü de Nazilli’ye giderek halkla temasta bulunmuş ve burada halkı dinlemiştir. 6 Şubat 1931 günü ise Başvekil İsmet Paşa’ya İzmir’den şu raporu göndermiştir:

 

1) Aydın’da serbest fırkaya mensup iken fırkamıza giren unsurlardan teşkil edilmiş olan yen idare heyetini liyakatli ve mefkûreci gençlerden mürekkep buldum. Yalnız bunların içerisinde öteden beri Aydın muhalefetlerinde yer almış olan Şahinzade Fuat Bey isminde birisi vardır. Bu zatın da müspet çalışacağını temin ettiler. Fakat kendisine karşı daima dikkatli bulunulması tavsiyeye değerli addolundu. Eski idare heyetimizin başında bulunan Ahmet Emin Bey fedakâr bir fırkacıdır. Vazifelerini yapmamış olan eski idare heyeti arkadaşları ile birlikte yeni heyete sevgi göstermeleri ve onlarla kaynaşmaları tavsiye edildi. Yeni heyete de eski arkadaşları ile kaynaşıp sevişmeleri lüzumu anlatıldı.

2) Aydın Türk Ocağı değersiz insanlar elinde hareketsizdir. Ocak başındakiler istifa ettiler. Değerli insanlardan mürekkep bir idare heyeti lüzumludur.” (Atatürk Seyahat Notları (1930- 1931), Yayına Hazırlayan: Gürbüz Tüfekçi, Kaynak Yayınları, İstanbul, 1998, s.123)

 

Gazi Paşa, Nazilli’den sonra Denizli’ye geçmiştir. Denizli’den sonra da Balıkesir’e geçmiş, burada da halkla görüşen Gazi Paşa, Menemen hadisesine değinmiş ve şu önemli sözleri sarf etmiştir:

 

Halkın saflığından istifade ederek milletin maneviyatına tasallut eden kimseler ve onların takipçi ve müritleri elbette ki birtakım cahillerden ibarettir. Bunlar Türk milleti için bir leke teşkil edecek vaziyetlerin ortaya çıkmasında daima etken olmuşlardır. Milletimizin önünde açılan kurtuluş ufuklarında aralıksız yol almasına mani olmaya çalışanlar hep bu müesseseler ve bu müesseselerin mensupları olmuştur. Millete anlatmalıdır ki, bunların millet bünyesinde yaptıkları tahribatı hissetmek lazımdır. Bunların mevcudiyetini müsamaha ile kabul edenler, Menemen’de Kubilay’ın başı kesilirken kayıtsızca seyretmeye tahammül ve hatta alkışlamaya cesaret edenlerle birdir.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, C. 25, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2009, s.83- 84)

 

Atatürk’ün Özel Kalem Müdürü Hasan Rıza Soyak’ın aktarımına göre, Atatürk, Kubilay’ın katledilmesi sırasında halkın alkışlamasına çok kızmış ve bu olaydan dolayı Menemen halkının topluca sürgüne gönderilmesini istemiş. Daha sonra öfkesi dinince de bundan vazgeçmiş! Soyak konuya ilişkin şunları aktarıyor:

 

Bir noktayı daha açıklayalım: Hadiseden ve bilhassa şehit Kubilay’ın başı kesilirken bu vahşet sahnesinin orada toplanan hak tarafından alkışlanmış olmasından Büyük İnkılâpçı o kadar acı duymuştu ki ilk günlerde, devrimci cumhuriyet aleyhinde bulunanlara tesirli bir ibret olmak üzere, Menemen halkını etrafa dağıtarak kasabanın tamamen boşaltılmasını düşünmüş ve ifade etmiş idi; fakat sonradan sükûnete gelince durumu tekrar muhakeme etmiş olacak ki, bir daha bu düşünce ve ifadesini tekrar etmemiştir.”

l.jpgAydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA