Dostluğun perçinlendiği gezi!

29 Ekim 1933 tarihinde Cumhuriyet'imizin 10. yıl törenlerine komşumuz Sovyetler Birliği'den General Voroşilov başkanlığında geniş bir heyet katıldı. Yaklaşık 15 gün süren gezide Voroşilov ve beraberindeki heyet, Ankara dışında, Eskişehir, Kütühya, Afyon, Balıkesir, İzmir, Çanakkale, Bursa ve İstanbul'u da ziyaret ederek genç Cumhuriyet'in yaptıklarını gördü, güzel insanlarıyla tanıştı... Gittikleri her yerde büyük ilgiyle karşılandı. Kısa sürede başarılan işler karşısında duydukları heyecanı ilettiler.

Türk- Sovyet dostluğunu perçinleyen bu gezi, iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesinde büyük katkı sundu. İşte General Voroşilov başkanlığındaki heyetin tarihi gezisi…

HEYET MOSKOVA’DAN AYRILIYOR

Sovyet Heyeti, 22 Ekim 1933 günü Sıvastopol'e gitmek üzere Moskova'dan ayrılır. Heyette 23 kişi yer alır. Bunlar, Harbiye ve Bahriye Komiseri General Voroşilov, Maarif Komiseri Budnoff, Süvari Müfettişi Budonni Yoldaşla refikaları, Karahan Yoldaş, Türk Sefiri Ragıp Bey, Rusya'nın Türkiye Sefiri Suriç Yoldaş, Hariciye Vekâleti yüksek memurlarından Stern, Cukermann, Naymann Yoldaşlar ve Rus gazeteci heyeti… Heyeti almak üzere İzmir Vapuru Odesa'ya gider.

SOVYET HEYETİ İSTANBUL’DA

Sovyet heyeti 26 Ekim günü İstanbul'a gelir. 27 Ekim 1933 sabahı gazeteler manşet haberleriyle heyeti selâmlar. Cumhuriyet gazetesi birinci sayfadan “Aziz misafirlerimiz geldiler. Priyezdım! (Safa geldiniz!)” der.

Sovyet Heyeti, 27 Ekim 1933 günü Ankara'ya gelir. Ankara'nın her tarafı bayraklarla ve taklarla süslenir. Rusça 'Priyezdim' (Sefa geldiniz) cümlesi takı süsler. Heyetin onuruna ziyafet verilir. Başvekil İsmet Paşa konuşmasında şunlara değinir:

“Reis Hazretleri, Gazi Mustafa Kemal, Türklerin şiddetli bir azimle istiklâlleri için yapmış oldukları mücadeleyi açalı on beş sene oldu. Türkler, milli mizaçlarına ve esaslı menfaatlerine en uygun gelen rejimi kurarak bu mücadelenin zaferini tetviç edeli on sene oldu. Türk milleti, bu iki tarih arasında, mevcudiyetinin en kahraman devirlerinden birini yaşadı. Bu devre sefalet ve muhrumiyetle dolu olduğu için kahraman, iman ile dolu olduğu için kahramandır. (…)

Hakiki menfaatlerimizin karşılıklı olarak iyi anlaşılmasına müessesatımız hakkında tam ve mutlak riayet esasına istinat eden münasebetlerimiz, elbette ki mütemadiyen artan bir yakınlık ve daima daha açık ve feyizli olan bir teşriki mesai istikametinde tekamül edecekti.

Bu on üç senelik tarihin hiçbir anında birbirimize karşı olan düşüncelerimizde herhangi bir zaaf, herhangi bir şüphe kaydetmedik. Milletler münasebatına bundan daha güzel bir dostluk ve sadakat misali gösterilebilir mi? Sulhun istikrarı için yaptığımız sıkı teşriki mesai kadar güzel bir eser zikredilebilir mi?”

VOROŞİLOV’UN KONUŞMASI

General Voroşilof, İsmet Paşa'ya cevaben şunları söyler: “Ben ve Sovyet Şuraları İttihadı hükümetinin şenliğinize göndermiş olduğu arkadaşlarım, bu kadar samimi dostluk ifadelerini tamamiyle, bunların derin akisler hasıl etmekten hali kalmayacağı Sovyet Rusya milletleri hesabına kaydediyoruz.

Milletlerimiz arasındaki dostluğun bu kabil dostluklara benzer tarafı yoktur. Bizim dostuluğumuza tecrübe edilmiş dostluk derler ve zannedersem bu tabir en doğru tabirdir.

Memleketimizin milletleri, Türk milletinin istiklâli için yapmış olduğu büyük cidali çok büyük bir teveccüh ve çok büyük tesanüt hisleri ile takip etmiştir.” (Cumhuriyet, 28 Ekim 1933.)

İZVESTİYA’NIN DEĞERLENDİRMESİ

Sovyetler Birliği'nde yayımlanan önemli gazetelerden İzvestiya, 28 Ekim 1933 tarihli sayısında Türkiye Cumhuriyeti'nin 10. yıla girmesi nedeniyle bir değerlendirme yazısına yer verir:

“Müstakil Türkiye Cumhuriyeti'nin onuncu yıldönümü yalnız Türk milleti için değil, Sovyet Rusya milletleri için de bir bayram günüdür. Çünkü bu iki millet, birbirine sarsılmaz dostluk bağlarıyla merbuttur. Bu Türk-Sovyet dostluğu herhangi bir siyasi tertibin neticesi değildir. Bu dostluk, beynelmilel ehemmiyete haiz, birçok meselelerde iki memleketin müşterek menfaatlerine istinat etmekte ve gittikçe kuvvet bulmaktadır.

Türkiye ve Sovyet Cumhuriyetleri arasındaki dostluk bağlarının menşei, Mustafa Kemal'in ihtilâl hükümeti doğduğu zamanlarda başlamış, daha 1921'de imzalanan itilaf ile bu dostluk perçinlenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilânı, emperyalist devletler tarafından Türkiye'ye karşı kullanılan yarı müstemleke siyasetine nihayet vermiştir. Cumhuriyet'in ilânı, Türkiye'nin siyasi, iktisadi ve harsi sahalardaki istiklâlinin ve son on sene içinde tahakkuk ettirilen muazzam eserin başlangıcı olmuştur.” (Cumhuriyet, 29 Ekim 1933.)

HEYET 10. YIL TÖRENLERİNDE

General Voroşilof başkanlığındaki heyet, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerine iştirak eder. Atatürk büyük ilgi gösterir ve protokolün en önünde yer alırlar… 4 saat süren geçit törenine altı kişilik Sovyet tayyareci ekip de katılır ve uçuş yapar… 

General Voroşilof Türk ordusunu çok beğenir. Gece de Cumhuriyet Balosu düzenlenir. Ankara Palas'taki baloya Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa ve Sovyet Heyeti Başkanı General Voroşilof birlikte gelirler. Geç saate kadar süren balodan sonra Gazi Paşa, Başvekil İsmet Paşa  ve General Voroşilof Ankara Halkevine giderler. Burada gençlerin tezahürati ile karşılanırlar. Gazi Hazretleri gençlere kısa ve heyecanlı bir hitabede bulunur ve “Daima ve daima Türk olduklarını her vakit ve herkese hatırlatmaya” davet eder. Bu hitap büyük alkış alır. (Cumhuriyet, 30-31 Ekim 1933.)

ATATÜRK’ÜN KONUŞMASI

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa, Ankara'daki diplomatik heyetlerin kutlamalarını TBMM'de sabah saat: 09.15'te tek tek kabul eder. Diplomatlar adına en kıdemli diplomat olan Sovyetler Birliği'nin Ankara Büyükelçisi M. Suriç bir nutuk söyler. Gazi Mustafa Kemal Paşa cevaben yaptığı konuşmada şunlara vurgu yapar:

“Efendiler, harici siyasetimiz başlangıçta kendisine çizdiği hareket hattından asla sapmamıştır. Harici siyasetimiz daima milletler refahını doğuran barış içinde memleketin gelişmesini hedeflemiştir. Bu gelişmeyi tam ve mutlak olarak  bütün milletlere temenni ederiz.

Efendiler, Türk inkılabı kurucudur. Türk İhtilali yüksek bir insani ülkü ile birleşmiş vatanperverlik eseridir. Çocuklarına bütün güzellikleri ve bütün büyüklükleri görmek ve aynı zamanda bütün sefaletlere acımak sanatını öğretmektedir.

Bu inkılabın hararetli ve imanlı bir yapıcısı sıfatıyla dünyaya açık yürekle, gönül temizliğiyle ve dostlukla bakıyorum.

Bu heyecan ve büyük sevinç gününde size bu samimi teminatı vermekledir ki, memleketlerinize karşı olan hissiyatımı en iyi bir tarzda ifade etmiş oluyorum.” (Atatürk'ün Bütün Eserleri, C. 26, Kaynak Yayınları, s.265-266.)

BİLİMLER AKADEMİSİNİN KUTLAMASI

Anadolu Ajansı'nın Sovyet Tas Ajansı'na dayanarak verdiği habere göre, Sovyet Ulum (Bilimler) Akademisi, Türkiye Cumhuriyeti'nin onuncu yıldönümü nedeniyle Maarif Vekilliği'ne bir kutlama telgrafı gönderir. Mesajda şunlara değinilir:

“İnkılapçı Türkiye, Türk milletini memleketin beynelmilel emperyalizm tarafından istismarından kurtarmıştır. Türk Cumhuriyeti Gazi Mustafa Kemal'in idaresi altında Türkiye'de ulum ve harsın inkişafı için sağlam bir temel kurmuştur. Sovyet Rusya ilim mahfili, Sovyet Ulum Akademisi mümessillerinin Türkiye'ye yaptıkları ziyaret esnasında bağlanan ilim rabıtalarını takviyeye çalışmaktadır. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti ve harsının inkişafı. Bu telgraf Akademi Reisi Karpinsky tarafından imza edilmiştir.” (Cumhuriyet, 30 Ekim 1933.)

HEYET YURT GEZİSİNDE

Sovyet Rus heyeti, 1 Kasım 1933 günü akşamı 21.00'de Ankara'dan özel trenle Eskişehir ve Afyon'a hareket eder. Ekipte Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Hariciye Vekili Tevfik Rüştü ve diğer vekiller de bulunur. Ekip Afyonkarahisar'dan geçerek İzmir'e gelir ve burada incelemelerde bulunduktan sonra Balıkesir üzerinden Çanakkale'ye gider. Burada tarihi savaş yeri incelenir. Çanakkale harp sahasını bizzat General Voroşilov'un istediği açıklanır. Anafartalar Savaşı’nın yapıldığı yer de gezilir. İzmir’de Voroşilov’a Fahri Hemşehrilik Beratı verilir. (Hâkimiyeti Milliye, 1 Kasım 1933, s.1.)

General Voroşilov'u getiren özel tren, 2 Kasım günü sabaha karşı Eskişehir'e gelir. Misafirler Köprübaşı önünde halk tarafından alkışlarla karşılanır. Bu karşılamadan memnun olan heyet, Porsuk Otel balkonunda halka teşekkür konuşması yapar, “Yaşasın Türkiye'yi bugünkü vaziyetine yükselten Cumhuriyet ve onun Büyük Reisi Gazi” sözleriyle bitirir. (Hâkimiyeti Milliye, 3 Kasım 1933, s.1.)

İZMİR ZİYARETİ

Sovyet heyeti Balıkesir’den sonra 3 Kasım sabahı İzmir'e gelir. Heyeti Karşıyaka'da kalabalık bir halk topluluğu heyecanlı tezahüratle karşılar. İki ülke marşları çalınır, şehir bayraklarla süslenir. Bornova Ziraat Mektebi'ne giden heyet burayı çok güzel bulur. Voroşilov mektebin defterine şunları yazar: “Bize idarecileri tarafından büyük bir aşk muhabbetle gösterilen Ziraat Mektebi hakikaten mükemmel bir teşkilata sahiptir. Ve herhangi bir memleketin herhangi bir şehri için iftihar edilecek bir mekteptir. Talebelerine ve muallimlerine saadet ve muvaffakiyet dilerim.” (Cumhuriyet, 4 Kasım 1933.)

Okul müdürü, heyete üzüm ikram eder. Okulun bahçesinde bulunan Türkiye'deki Gazi'nin ilk büstü selamlanır. Okulun teras katında manzaranın güzelliğini seyreden Voroşilov, ileride bir bina görünce sorar. Vali Kâzım Bey bunun Cumhuriyet Bayramında açılma merasimi yapılan iki yüz köy mektebinden biri olduğunu, bu suretle İzmir köy mekteplerinin sayısının dört yüz yetmiş olduğunu söyler. Voroşilov bu okulu görmek ister. Pınarbaşı Köyüne giden heyet okulu gezer ve çok beğenir. Anı defterine ise şunları yazar: “Dünyada iki ideal millet var, biri siz biri biz.” (Hâkimiyeti Milliye, 5 Kasım 1933, s.1.)

İHTİLAL ŞEHRİ İZMİR

Voroşilov onuruna belediye tarafından, 150 kişiye verilen yemekte ise Belediye Başkanı Behçet Salih Bey şu nutku okur: “Aziz dostlarımız, Türkün kâbesi olan Türkün iman ve ilham kaynağı olan Ankara'mızdan gelişiniz, bu ziyaretinizi Türk yurdunun baştanbaşa heyecan ve sevinçle çalkalandığı günlere tesadüf ettirişiniz, biz İzmirlileri çok sevindirdi. İzmir Türk ihtilal ve inkılâbında hususi bir vaziyet çeken bir şehir olduğundan, ihtilal ve inkılâbın ençok kıymetini ölçen, takdir eden, eskiliğin ve gerilğin en büyük düşmanı, yeni eserlerin en ateşli taraları, onun muvaffakiyeti için en ilerde yürümeyi esaslı bir hedef edinen bir Türk şehridir. Büyük şef Mustafa Kemal'in ne kadar büyük müşküller içinde ihtilal yaptığını, inkılâbı ne fedekârlıkla vücuda getirdiğini en iyi bilen bu şehir, şefine ve onun eserlerine ve rejimini şiddetle, canla, başla bağlıdır.”

General Voroşilov ise şu karşılığı verir: "Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi İzmir'de de bize karşı gösterilen iyi kabulden dolayı minnettarlığımı bildirmekle bahtiyarım. Türkiye'de iktisadi kalkınma ve kültür yollarında gördüklerimizden hayranız. Sovyet Rusya milletleri, milli kahraman ve reisleri Gazi'nin emirleri altında Türklerin yaptıkları İstiklâl Mücadelesine alaka ile takip etmişlerdir.

Sizin İstiklâl Harbiniz bizim de memleketimizi istediğimiz şekilde teşkilatlandırmak için silahlı olarak mücadele ettiğimiz zamana tesadüf eder. Biz inkılâpçılar karada, denizde komşumuz olan Türkiye'yi kuvvetli müstakil kültür sahasında ilerler görmekle bahtiyarız. Böyle bir Türkiye'nin daima dostumuz olacağını biliyoruz. İzmir'in Türk İnkılâbına hizmeti vardır.

Ankara'da gördüğümüz gibi burada da gördük ki, Sovyet dostluğu sarsılmaz, her vakit inkişaf eder bir dostluktur. Ve kara günlerde, her iki memleketin çok sıkıntılar içinde bulunduğu sıralarda başlayan bu dostluk daima inkişaf etmektedir, sıkı ve kardeşçe olmaktadır.

Eski bir inkılâpçı, Gazi'nin silah arkadaşı Vali Paşa'ya karşı kardeş hisler ile mütehassis olarak dostluk şerefine kadehimi kaldırdım. Yaşasın Türk-Sovyet dostluğu, yaşasın her iki millet, yaşasın Türkiye'nin rehberi olan Büyük Gazi ve arkadaşları." (Hâkimiyeti Milliye, 5-6 Kasım 1933, s.1,4.)

Misafir tayyareciler İstanbul'da

Cumhuriyet Bayramı törenleri çerçevesinde Türkiye'ye gelen Sovyet Tayyare Heyeti, Eskişehir'den sonra İstanbul'a gelir. 12 tayyareden oluşan ekip 13.40'ta Yeşilköy'e gelirler. Heyeti, Sovyetlerin bize armağan ettiği 14 kişilik büyük yolcu uçağı tarafından karşılanır. Misafirler otomobillerle Taksim'de bulunan Pera Palas Oteli'ne gelirler ve burada Tayyare Cemiyeti İstanbul Şubesi Reisi Hasan Fehmi Bey tarafından karşılanırlar. Heyetin onuruna burada öğlen yemeği verilir. Yemekte karşılıklı konuşmalar yapılarak Türk Sovyet dostluğu dillendirilir.

Hasan Fehmi Bey konuşmasında şunlara değinir: “Bizim en büyük bayramımızda en büyük dostlarımızın aramızda olması, sevinçlerimizi artırmaya vesile oldu. Türk ve Rus tayyareciliği şerefine içiyorum.”

Misafir Sovyet tayyarecilerinin kafilesine başkanlık eden General Vellim, şu açıklamayı yapar: “Türkiye topraklarına ayak bastığımız dakikadan itibaren kendimizi yabancı bir memlekette değil, kendi vatanımızda imişiz gibi hissediyoruz. Bu yüksek misafirperverliğe ve samimi karşılanmaya ne kadar teşekkür etsek azdır. Ben ve bütün arkadaşlarım gerek Ankara'da ve gerek İstanbul'da gördüğümüz hüsnü kabulü ifade edebilecek kelime bulamıyourz. Eskişehir'de kahraman Türk tayyercileri tarafından da çok samimi ve candan karşılandık.

Türkiye'de en küçüğünden en büyüğüne, en gencinden en ihtiyarına kadar bütün halkın Türkiye Cumhuriyetinin muhafazası için yekpare bir kütle halinde olduğumu gözlerimizle de görmüş bulunuyoruz.

Türk-Rus dostluğu layık olduğu en yüksek dereceye varmıştır. Biz Ruslar bu dosluğun idamesi için üstümüze düşen her vazifeyi azami derecede yapıyoruz. Sevgili ve aziz Türkiye Cumhuriyeti'nin muhafazası için de icap ederse her zaman canımızı feda etmeye hazırız.

Türk tayyare sahiplerinin gösterdiği harikulede maharet ve istidada da hayrette kaldım. On senelik bir zaman içinde bütün dünyayı hayrette bırakacak harikalar yaratan Türkiye'yi ve Türk tayyareciliğini takdir etmemek imkansızdır. Türkiye tam manasıyla kuvvetli ve modern bir ordu teşkil etmiştir. Türk silah arkadaşlarımızı ve Türk tayyareci kardeşlerimizi takdir ve hayranlıkla selamlarım.”

Tayyare Cemiyeti tarafından dost ve misafir tayyarecilere gayet zarif bir madalya verilir. Madalyalar tayyarecilerin yakasına Tayyare Cemiyeti Reisi Hasan Fehmi Bey'in eşi tarafından takılır. (Cumhuriyet, 6 Kasım 1933.)

Sovyet Heyetinin vedası

‘Türk gençliği bizde büyük tesir bıraktı‘

Sovyet Heyeti Bursa’dan sonra 6 Kasım günü İstanbul’a gelir. Son ziyaretlerini yaptıktan ve tarihi yerleri gezdikten sonra şehirden ayrılır. General Voroşilov, Pera Palas Oteli'nde şu açıklamayla veda eder:

“Türkiye'yi ziyaretim bana, memleketinizi ve başta Gazi Hazretleri olduğu halde, Türkiye'ye daha iyi bir istikbal temini mücadelesini idare eden maruf şahsiyetleri yakından tanımak imkanını verdi.

Mekteplerde, sokaklarda ve Ankara resmi geçidinde gördüğümüz Türk gençliği, teşkilatı ve ciddiyeti ile bizde unutulmaz bir tesir bıraktı.

Çok şayanı dikkat ve müfit olan seyahatimizde gördüklerimiz arasında bilhassa, merkezdeki ve diğer şehirlerdeki yeni mekteplere temas etmek isterim. Yalnız mektepler için yapılan mükemmel inşaatı söylemiyorum; zamanın müsadesi dahilinde deris usulleriyle ve mekteplilerin çalışması ile de alakadar olmaya çalşıtım. Bunlar, sadece talim ve terbiyeyi sağlam esaslara istinat ettirdiğinizi değil, calibi dikkat neticeler elde ettiğinizi de gösteriyor.

Yeni demiryollarının en büyük muvaffakiyetinizden biri addediyorum. Yeni bitirilen Kütahya-Balıkesir hattından geçerken kanaat getirdik ki memleket ihtiyacı için elzem olan yolları ayni zamanda mükemmel bir şekilde inşaa ediyorsunuz. Bu arada İzmir, Çanakkale, Bursa ve diğer vilayetleri dolaştığımız sırada geçtiğimiz mükemmel yolları da zikretmek icap eder.

Burada tekrar edeyim. Ordunuz manen ve maddeten çok mükemmeldir. Bütün Türkler bununla iftihar edebilir.

Türkiye ile Rusya arasındaki teşriki mesainin sade iki millet için değil, bütün sulhu sevenler için hususi bir ehemmiyeti ve kıymeti vardır.

Misafirperver memleketinizi terketmek üzere olduğum bugün, gerek Türk milletine, gerekse Türkiye Cumhuriyeti hükümetine hakkımızda gösterdiği hüsnü kabulden dolayı matbuat vasıtasıyla tekrar teşekkür etmek fırsatından istifade etmek ister, kendilerine feyiz ve saadet dilerim.” (Cumhuriyet, 10 Kasım 1933, s.1, 6.)

General Voroşilov ayrılmadan önce Atatürk, İsmet Paşa, Meclis Başkanı ve Dışişleri Bakanına mektup göndererek, gösterilen ilgiden dolayı duyduğu mutluluğu dile getirir. Türk Devrimine övgüler dizer. 

f29ce40e-1a67-40e7-958b-99e7c790ec27a18a8cd5-d6ce-4569-9497-374b7e2df700de1cc399-233a-4669-8591-bb4f952db6dca5e00e69-2f69-457c-a552-7a99aa094a6b04310589-cab4-41a3-b33d-0d0f7ecbe470201602202131_Ayşe54093c2f4-dcfd-4693-ab3c-25c047cd12a247525ce9-94ab-4773-a254-90fe26d4634f53f863e3-be09-45eb-a1bb-bcba18a203938db0c97d-cfa8-45ea-b0b0-3a28efe3dac18efed640-2755-4310-9c30-073ef76c18aa

Buharkent sanayi kenti olacak Makale: Buharkent sanayi kenti olacak