Günümüzde teknolojinin insan beyni yerine geçmeye çalıştığı bir gerçek…

Bu güce hükmedenler istiyor ki, insanlar kendilerine biat etsinler siyaset de içinde her alandaki kararlarında onlara tabi olsunlar…

Güç sahipleri siyasi alanla ilgili emellerine büyük oranda ulaşmış durumdalar…

Artık Dünya’da siyasi mitingler, salon konuşmaları gibi klasik propaganda yöntemleri yerini sosyal medya ve TV kanallarına bırakmıştır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz Gecesi ihtilalı önleyen mesajını sosyal medya üzerinden millete ulaştırdığını unutmayalım.

Seçmen çoğunluğu artık kararlarını düşüncelerine göre değil dijital teknolojinin kendilerine sağladığı veriler doğrultusunda oluşturuyor.

Günümüzde facebook üzerinden yapılan bir canlı yayın programını cep telefonları ya da bilgisayarları başında evinde, iş yerinde çarşıda pazarda sayıları binlerle ifade edilecek insanlar kolayca izleyebiliyor, sorularıyla katılabiliyor.

O kadar insanı işini, gücünü bıraktırıp salonda ya da miting meydanında toplayabilir misiniz?

ABD’de bir anket şirketi seçmenin seçim yarışını hangi kaynaklardan takip ettiğini araştırmış.

Bunu yaparken de seçmeni yaş gruplarına göre üçe ayırmış.

BİR:1946-1964 arası doğumlular (Baby boomer kuşağı)

Bunların %60’ı seçim yarışını TV’den,%39’u facebook üzerinden takip etmiş.

İKİ:1960-1980 arası doğumlular (X Kuşağı)

Facebook’tan takip edenlerin oranı %51 olurken TV’den takip edenler %46 olmuş.

ÜÇ:1980-2000 yılları arası doğanlar (Millenials kuşağı)

Facebook’tan takip edenler %61,TV’den takip edenlerin oranı%37’de kalmış.(Serdar Turgut, Haber Türk,20.07.2015)

Bilhassa yeni nesilleri etkilemede, algı yaratmada önemli bir paya sahip kitle iletişim araçları üzerinden yapılan bu faaliyete “dijital siyaset” deniyor.

Ancak bunun da olmazsa olmazı ABD’deki örneğinde görüleceği üzere anketlerdir. Siyasi alanda kime, hangi mesajın, ne zaman, nasıl verileceği önemlidir.

Bunun yolu da anketten geçer.

 

Siyasi anketler iki amaçla yapılır:

 1-Ölçüp, tartma: Siyasetçinin ya da partisinin milletteki kredi limitini tespit ve kontrol…

2-Propaganda: Partiyi veya siyasetçiyi ya da ikisini birden köpürtme…

Burada asıl olan ortaya konan verilerin doğru ya da yanlışlığı değil yanlış da olsa bu bilgiyi ne kadar çok kişiye ulaştırdığınız, bunlardan ne kadarını etkileyebildiğinizdir.

Seçmene dokunmanın, salon toplantılarının, mitinglerin, afiş ve broşürlerin rolü de varsa günümüz siyasetinde asıl başarı çarpık bilgiyle de olsa dijital alanı etkili kullanmakla mümkündür.

Onun için siyaset kurumu anketler aracılığı ile bir yandan seçmendeki kredisini ölçümlemek diğer yandan seçmende mevcut gücünü koruduğu ya da daha da güçlendiği algısına yol açmak için günümüzde anket şirketlerine büyük paralar ödemektedir.

Bu güne kadarki çoğu seçimde ya da referandumda bu işi ilkeli yapan  anket şirketleri küçük yanılmalarla da olsa doğru tahmini yapabilmekteydiler.

Fakat bu referandumda birkaç nedenden dolayı sonuç tahmini öncekiler kadar kolay değil…

BİR: AK Parti’den bir grup kafa karışıklığı içersinde ve referandumda ilk defa parti politikasına aykırı hareket etmeyi düşünüyor.

Ama onlar “hain” damgası yemekten korktukları için niyetini açık etmiyor.

 Haber Türk’teki köşesinde Muharrem Sarıkaya yazdı.(16.02.2017)

“Mevcut sistemin işlemesi ve fırsat tanınması sonucu iktidara ve cumhurbaşkanlığına gelebildik.

İstemediğimiz biri seçilirse elde ettiklerimizi de kaybederiz. Oysa parlamento bizim güç merkezimizdir”.

Ancak henüz Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan sahaya yeni indi. AK Partili kararsızları ya da ayak diretenleri ne şekilde ikna edecek henüz bilinmiyor.

Bu grup “hayır’ı” savunan CHP’nin de umudu…

O nedenle Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan partililerine bu kesime yönelik çalışmalarda AKP değil onların diliyle AK Parti diye söz etmelerini tavsiye ediyor.

İKİ: Hayır demeyi kafasına koymuş ancak kendine ya da çevresine zarar gelir düşüncesiyle kanaat açıklamaktan korkanlar…  Önceki seçimlere göre bunların sayıları kabarık…

ÜÇ: Durumları muallâkta olan sadece AK Parti içindeki kararsızlar değil… Onlar kadar MHP tabanının evet cephesine ne kadar katkı yapacağının bilinmemesi…

DÖRT: Sistem değişikliği insanları korkutuyor… Kimilerine göre hayır çıkarsa memlekette istikrarsızlık baş gösterecek kimilerine göre de evet çıkarsa saltanat gelecek…

Asıl sonucu belirleyecek vatandaş çoğunluğu da bir arada, bir derede kalmış vaziyette… Neye, nasıl karar vereceği sandık gününe kadar meçhul görünüyor.

Seçmen ilkeli anketçileri bile ters köşe yapabilir, dememin nedeni budur.

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA