Ekonomik açıdan bir değerlendirme yaptığımızda Kuşadası’nda turizm başlamadan evvel ilçemiz kendi halinde, tarımla uğraşan bir yerdi. Hatta köy gibi bir yerleşim merkeziydi.
Turizm başladığında etraftan paranın kokusu duyuldu ve Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yaşayan insanlarımız Ada’ya akın etmeye başladılar. Hükümetlerimiz de projektörleri Kuşadası’na çevirdi.
O yıllardan bu yıllara Kuşadası’na binlerce turist geldi ve ilçemiz ülkemizin büyük bir döviz kapısı oldu.
Ancak, ilçemize giren paradan Kuşadası ne kazandı? Ada’mız için neler yapıldı?
Bu muazzam gelirle şu anda ilçemizin cadde ve sokakları bal dök yala olmalıydı.
Evler ve işyerleri iki katı geçmemeliydi.
Son derece modern bir Avrupa kentiyle karşı karşıya olmalıydık.
Su, kanalizasyon, altyapı, elektrik, çöp sorunu yaşamamalıydık.
İlçemizde iş yapan esnaflarımız borçsuz, sıkıntısız, dertsiz, tasasız olmalıydı.
Deniz kıyımız parsellenmemeliydi, her taraf yeşillik içersinde olmalıydı.
Tek yönlü yollarıyla trafik yağ gibi akmalıydı.
Neden bu böyle oldu? Neden çarpık bir gelişmeye şahit olduk?
Çünkü Ada’mızın geliri vilayete aktarıldı, başkente aktarıldı, İzmir’e aktarıldı.
Yüz liradan bir lirasını Ada’ya verdiler, al bununla idare et dediler. Kendileri 99 lirayı aldılar.
Kara talihli Kuşadam benim.
Şimdi de büyükşehir kılıfıyla gelirlerimiz Ada’mızın dışına mı aktarılacak?
Para, Ada’da kazanılacak. Ama Ada’da değil diğer şehirlerimizde mi harcanacak? Döviz Ada’ya gelecek ama yatırımlar diğer il ve ilçelerimize mi yapılacak?
Vah kara talihli Kuşadam benim.
Su geliri Ada’nın dışına…
Döviz geliri Ada’nın dışına…
Liman geliri Ada’nın dışına…
Yat geliri Ada’nın dışına…
Efes geliri Ada’nın dışına…
Avm geliri Ada’nın dışına…
Pazar geliri Ada’nın dışına…
Bu kara talihten kurtulmak için biz de Ada’nın dışına mı çıksak acaba?
Vah kara talihli Kuşadam benim vah!
Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınbunukonuşuyor etiketiyle paylaşın, yayınlayalım!
