Kıbrıs Barış Harekâtı'nın Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Kemal Kayacan (77)'ı, 29 Temmuz 1992 günü bir terör saldırısında şehit verdik. Türk ordusunun güzide bir Amirali olan Kayacan, sıcak insan ilişkileri ve başarılı çalışmalarıyla denizcilik tarihimize altın harflerle ismini yazdırdı. Ne acıdır aradan geçen zaman içinde olay aydınlanamadı. İki kişi yakalandı. 'Bunlar yaptı' dendi. Saldırıyı 'Dev Sol' üstlendi. Bu örgütün Yunanistan'da eğitim ve lojistik desteği görmesi, akla 'Kıbrıs Barış Harekâtı'nın intikamını mı aldılar?' sorusunu getirdi. Cinayetin Yunanistan'da yarattığı sevinç ise kuşkuları artırdı. Cinayetin perdesinin kalkmaması da vicdanları sızlatmaya devam ediyor.

ercan-ic1.jpg

Barış Harekâtı'nın komutanıydı

Ailece Trabzonlu olan Kemal Kayacan, 1915 yılında Sinop'da doğdu. 1935 yılında Asteğmen rütbesi ile Deniz Harp Okulu'ndan mezun oldu. 1935-41 yılları arasında Donanma'da çeşitli gemilerde görev yaptı. 1955-1957 yılları arasında Washington Silahlı Kuvvetler Deniz Ataşeliği görevinde bulundu. Daha sonra Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevine atandı. 1961 yılında Tuğamiralliğe terfi etti. Bu rütbede Mayın Filosu Komutanlığı, Deniz Eğitim Komutanlığı görevlerinde bulunan Kayacan, Deniz Eğitim Komutanlığı görevinde iken, 1963 yılında Tümamiralliğe terfi etti. Güney Deniz Saha Komutanlığı görevinde bulundu. 1967 yılında Koramiralliğe terfi etti. 1970 yılında Oramiralliğe terfi eden Kayacan, 1972-1974 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanı oldu. Bu dönemde başarılı Kıbrıs Barış Harekâtı'nı yürüttü. Harekât sonrası görev süresi biterek emekli oldu ve 1977-1980 yılları arasında CHP'den Ankara Milletvekili olarak TBMM'de görev yaptı. Kayacan evli ve 2 çocuk babasıydı.

 

Koruma istemedi

Deniz Kuvvetleri'nin efsane komutanı olan Kayacan, görev yaptığı her yerde çok sevildi ve sayıldı. İnsan ilişkileriyle hep 'asker babası' olarak anıldı. Astlarına sıcak davranışlarıyla kalıcı izler bıraktı. Ölümüyle yürek yaktı. Kayacan, tehdit almamıştı. Bu nedenle koruma da istemedi. "Ben evde otururken, aşağıda sıcakta- soğukta benim için birinin eziyet çekmesini istemem" diyerek bunu geri çevirdi. Gelene bile kapıyı kendisi açardı. Misafirine kendi eliyle çay kahve bile yapardı. Sade yaşamıyla örnek bir askerdi.

 

Dev Sol üstlendi

29 Temmuz 1992 günü akşam 19.35 sıralarında İstanbul Göztepe'deki evine gelen 3 saldırgandan birisi, Paşa'ya kapı girişinde silahını doğrultarak ateş etti. Kayacan Paşa, eşinin ve torunlarının gözleri önünde başına ve göğsüne aldığı üç kurşunla şehit oldu. Eşgalleri belirlenen biri kız üç saldırganın, Dev Sol militanı olduğu ileri sürüldü. İkisinin ismi saptandı. Basına verildi ancak bir daha ses çıkmadı. İstihbarat konusunda MİT ve Polis birbirini suçladı... Olay sırasında koruma er'inin yemek için evden ayrıldığı ileri sürüldü. Kayacan'ın koruma istememesine rağmen hissettirilmeden daha iyi korunmaması 'devlet ayıbı' olarak görüldü. Çünkü Kıbrıs Barış Harekâtı'nı yapmış bir komutandı! Yunan gizli servisinin kontrolündeki bazı sahte sol örgütlerin saldırısına uğrayabilirdi. Olayı da zaten onlar üstlendi. Bu örgütün Yunanistan'da bulunan kampları çok şeyi anlatıyor. Askeri çevrelerde de cinayette Yunan parmağı olduğu kanaati ağır bastı.

 

Tetikçi öldürülmüş

Ekim 92'de ise İstanbul Emniyeti'nin yaptığı bir operasyonda, olaya karıştığı iddia edilen Şükrü Aydoğdu ve Suna Örkmen yakalandı. Aydoğdu'nun ifadesine göre, olayda tetikçi olduğu ileri sürülen Ali Razı Karagöz'ün ise daha sonra bir operasyonda öldürüldüğü ileri sürüldü. Aralarında bu sanıkların da bulunduğu 32 kişi, 29 cinayete karıştığı gerekçesiyle yargılanarak 1996 yılında ceşitli hapis cezalarına çarptırıldı. Ancak olay yine de yeterince aydınlığa kavuşturulmadı. Ne ailesi ne de askeri çevreler bundan memnun olmadı. 1993 yılında kızı Fatoş Hataylı, Milliyet gazetesine yaptığı açıklamada "Babamı solcular öldürmedi" dedi. Kıbrıs'taki görevine vurgu yaptı. Geçmişinde işkencelerden dolayı bir rahatsızlığının da bulunmadığını ekledi.

1994 yılında yapılan Emniyet açıklamasında ise, aralarında Kayacan'ın da bulunduğu 37 kişinin ölüm emrini Dev Sol lideri Dursun Karataş'ın verdiği ileri sürüldü.

 

Paşalara suikast

1991-93 yılları arasında PKK'ya karşı mücadele vermiş Hulisi Sayın, Memduh Ünlütürk, İsmail Selen, Temel Cingöz, Adnan Ersöz ve Eşref Bitlis gibi çok sayıda generalin öldürülmesi de dikkat çekiciydi.

 

Onun için kim ne dedi?

 

E. Oramiral Metin Ataç (Dz. Kuv. Kom.): "Değerli büyüğüm Kayacan, insana birey olarak çok önem verirdi, ne olursa olsun onun için çok önemli idi. Ayrıca denizde çalışana önem verir, deniz hizmetinin farklı bir yeri olduğunu hissetirirdi. Kendisi Deniz Kuvvetlerinde iz bırakmış, çok mümtaz bir komutanımızdı."

 

E. Oramiral Zahit Atakan (Dz. Kuv. Kom.): "İstanbul Boğaz Komutanlığı görevini ifa ederken, (1972–1973) Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Kemal Kayacan'ın yazılı emirleri dışında bazen de telefon emirlerini alırdım. Personel eksikliğinin giderilmesine çok önem verir, subay atanmalarını titizlikle takip eder, birliklere teşrifinde personele her fırsatta soru sorar ve bilgi durumlarını incelerdi."

 

E. Oramiral Vural Beyazıt (Dz. Kuv. Kom.): "İsminin önüne tüm mükemmel sıfatların yakıştığı müstesna bir askerdir, Devlet adamıdır benim sevgili Komutanım. Mükemmel sıfatları eklemeden, büyüğünden küçüğüne herkes ondan bahsederken sadece Kayacan der, böylece herkes bu efsane insanı kendine daha da yakınlaştırır. Yerdeki ve duvardaki kan izlerinden mel'un teröristle yaralı yaralı boğuştuğu izlemini edindim. Yürekli idi. Cesaretini bir kez daha göstermişti."

 

E.Oramiral Nejat Tümer (Dz. Kuv. Kom:): "Rahmetli Babam, gemi personeli içinde birçok subayı çok severdi ama Kemal Kayacan Teğmen iken, “Bana bak oğlum, Kemal Teğmen benim büyük oğlumdur, sen de onun küçük kardeşisin ona göre onu bir ağabey gibi sev, ileride çok önemli bir komutan olacaktır. Sende görürsün ve beni hatırlarsın!” demişti. Gerçekten bütün meslek hayatım boyunca Sayın Komutanımla bir ağabey kardeş şeklinde yaşamımızı sürdük. Tabii askerliğin verdiği sevgi ve saygıyı daima göz önünde tuttuk."

 

E. Oramiral Uğur Yiğit (Dz. Kuv. Kom.): "Ders alınacak konuşmasıyla bana çok şey öğreten değerli komutanım Kayacan, üzerimde büyük bir tesir bırakmıştı. Meslek hayatım boyunca karşılaştığım benzer olaylarda o gün kendisinden öğrendiğim üslup ve yaklaşımı daima hatırladım ve uygulamaya çalıştım."

 

Yekta Güngör Özden (Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı): "Gerçekçi idi. Sorumluluk duygusu güçlü idi. Hatır- gönül için konuşmuyor, doğru bildiğini söylemekten kaçınmıyordu."

 

Cevat Alp (1971-72 makam şoförü): "Dünyada tanıdığım en mükemmel insanlardı Kayacanlar. Kayacan Paşa kendi halinde, sevilen, emekliliğini sürdüren bir güzel insan olduğu için hedef seçildi, kurban gitti kahrolası teröre. Güzel, asil insandı." (kemalkayacan.com)