Rıza Posacı, Aydın Efeler Belediyesi, Büyükşehir Belediye Meclisi üyesi. Aynı zamanda Aydın Efeler Ziraat Odası Başkanı. Umurlu Belediyesi son Belediye Başkanlığı görevini yürütmüştü. Kendisi AKP’nin Aydındaki önemli isimlerinden birisi.

 

                        24 Haziran 2016 günü Rıza Posacı’nın jeotermallerle ilgili olarak beyanları haber bültenlerine yansıdı.

 

                        Sayın Rıza Posacı, beyanlarında, jeotermalle ilgili bilgi kirliliğinin çevre kirliliği kadar sıkıntı vermeye başladığını belirterek “Ne olur bilmeyenler jeotermal davulu çalmaya bıraksın" şeklinde açıklama yaptı.

                        Rıza Posacı, bu beyanlarında son derece haklı. Gerçekten jeotermaller hakkında ciddi bir bilgi kirliliği var. Bir kısım insanlar bilgi sahibi olmamasından yani bilgisizliğinden, bir kısım güruh ise siyaseten bir yerlere yaranmak için gerçek dışı beyanlarda bulunarak, gerçeği saptırıyor.

 

                        Rıza Posacı, jeotermallerin son dönemde “günah keçisi” ilan edildiğini, ancak kontroller ve gerektiği durumda yaptırımlar ciddi olursa jeotermalin çok önemli bir değer olduğunu ifade etmiştir.

                        Rıza Posacı, kontroller ve gerektiği durumda yaptırımlar ciddi olursa jeotermalin çok önemli bir değer olduğunu ifade etmiştir. Bu değerlendirme çok doğrudur. Bu konu ile ilgili olarak, defalarca eski Aydın Valisi Erol Ayyıldız’a ve ilgili Müdürlüklere defalarca sormamıza rağmen Aydın ilindeki jeotermal tesislerin denetim sonuçları açıklanmamıştır. Bu hususta, AKP  Aydın milletvekillerine, Aydın İl Başkanlığı’na bu durumu sözlü ve yazılı  olarak iletmemize rağmen maalesef bir sonuç alamadık. Rıza Posacı’dan ricam, kendisinin AKP üyesi olması nedeniyle bu bilgilere ulaşarak kamuoyunun bilgisine sunulması hususunda yardımlarını bekliyoruz. Aydın Valiliği ve ilgili Müdürlükler Aydındaki çevre denetimi sonuçlarını açıklamış olsa, bu tartışmalara ve bilgi kirliliklerine yol açılmamış olacak.

 

                        Rıza Posacı, jeotermallerin buharının çevreye zarar verdiği yolunda somut bir delilin olmadığını ifade etmiştir.

                        Rıza Posacı’nın bu değerlendirmesi doğru değildir.

                        Sunay Dağ tarafından hazırlanan, Adnan Menderes Üniversitesi Bahçe Bitkileri Anabilim Dalında, tez danışmanı Prof. Dr. Engin Ertan’ın danışmanlığında gerçekleştirilen İncirde Verim ve Kalite Üzerine Jeotermal Enerji Tesislerinin Olası Etkilerinin Belirlenmesi doktora tezinde;

                        “Bu çalışma ile ülkemizde ve bölgemizde sayıları son yıllarda giderek artan jeotermal enerji tesislerinin incirde verim ve kalite üzerine olası etkilerinin belirlenmesi amaçlanmış. Bu amaçla önce 2013 ve 2014 yılı incir üretim sezonlarında Aydın İli Germencik İlçesi “Alangüllü” bölgesinde yer alan jeotermal tesise 600-650 metre (yakın mesafe), 1100-1150 metre (orta mesafe), 1500-1650 metre (uzak mesafe) ve 5000 metre (en uzak mesafe) uzaklıkta seçilen ve her mesafeyi temsil eden ikişer Sarılop incir çeşidi bahçesi belirlenmiştir. Denemenin yürütüldüğü her iki yılda, bahçelerden incir üretim sezonu boyunca, üç dönemde yaprak ve kuru meyve örnekleri alınmıştır. Tesisten farklı mesafelerde yer alan bahçelerden alınan yaprak ve kuru meyve örneklerinde, besin elementleri açısından; azot (N), fosfor (P), potasyum (K), kalsiyum (Ca), magnezyum (Mg), demir (Fe), bakır (Cu), çinko (Zn), mangan (Mn), kadmiyum (Cd), nikel (Ni), krom (Cr), kurşun (Pb), kobalt (Co), bor (B) ve kükürt (S) elementlerinin analizleri yapılmıştır. Denemede aynı zamanda kuru incir meyve örneklerinde, meyve kalitesi ile ilgili olarak;  meyve kabuk rengi (L*, a*, b*, hue° ve chroma* değeri), suda çözünebilir kuru madde miktarı (%), titre edilebilir asit miktarı (%) ve pH değerleri saptanmıştır. İncir bahçelerinde, meyve verim komponentleri ile ilgili olarak ise, farklı mesafelerdeki bahçelerde yer alan ağaçların yıllık sürgünlerinde, sürgün uzunluğu (cm), sürgün çapı (cm) ve sürgündeki meyve sayısı (adet) değerleri belirlenmiştir.”

                            Çalışma sonucu elde edilen veriler değerlendirildiğinde; jeotermal tesise yakın mesafede (600-650 m) bulunan incir bahçelerinde, yaprak ve kuru incir meyve örneklerinin besin elementleri ve ağır metaller açısından genel olarak diğer mesafelere göre daha yüksek içeriklere sahip olduğu ve tesisten uzaklaştıkça özellikle meyve örneklerinin ağır metal içeriklerinin azaldığı saptanmıştır. Bunun yanı sıra, kuru incir verimi ve kalitesine ilişkin elde edilen sonuçların da değerlendirilmesi sonucu; benzer şekilde tesisten uzaklaştıkça kalite ve verim ile ilgili olumsuz etkinin azaldığı belirlenmiştir.

                            Çalışmanın sonucunu açıklamakta fayda var. Yaptığımız araştırma, uzmanların görüşlerini aldıktan sonra açıklama biraz daha netleşti. Burada üç temel sonuca ulaşılıyor.

                            Bunlardan birincisi; bu bilimsel inceleme sırasında, toprakta bora (B) hiçbir şekilde rastlanmamasına rağmen, incir ağaçlarının yapraklarında normal değerlerin 3-4 katı üzerinde bora (B) rastlamıştır. Bunun anlamı nedir? Jeotermal sondaj dışında bölgeye borun gelme ihtimali yoktur. İncelemenin yapıldığı alanda Jeotermal tesisten doğaya salınan su bulunmamaktadır. Toprakta borun bulunmaması da zaten bunun göstergesidir. Peki o zaman incir ağaçlarının yapraklarında bulunan bor nerden gelmiş olabilir? Bu sorunun cevabını da tez açıklıyor. Jeotermal tesisten uzaklaştıkça ağaçlardaki bor değerinin düşmesi, borun kaynağının Jeotermal tesisler olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Yani tesislerden havaya salınan gazdan incir ağaçları ve meyveleri bora maruz kalmaktadır.

                            İkinci sonuç, inceleme sırasında kuru incirde ağır metallere rastlanmıştır. Jeotermal tesislerden uzaklaştıkça kuru incirde ağır metal oranının azalması da, bunun kaynağını Jeotermal olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

                            Üçüncü sonuç ise, bu bilimsel inceleme ile Jeotermal tesislere yakın alanlarda kuru incir verimi ve kalitesinin olumsuz etkilendiği, tesislerden uzaklaştıkça da bu olumsuz etkinin azaldığı somut olarak ortaya çıkmıştır.

                            Sayın Sunay Dağ tarafından hazırlanan İncirde Verim ve Kalite Üzerine Jeotermal Enerji Tesislerinin Olası Etkilerinin Belirlenmesi isimli bilimsel inceleme Aydın için tarihi önem taşıyan bir incelemedir. Bu çalışmanın her yönüyle irdelenmesi ve geliştirilerek devam ettirilmesi gerekmektedir. Bu bilimsel inceleme ile Joetermal tesislerden havaya salınan gazın sadece incir üzerindeki etkisi değerlendirilmiştir. Zeytin, pamuk,kestane, üzüm ve diğer tarım ürünleri üzerinde etkisi henüz incelenmemiştir.

                            Aydın Efeler Ziraat Odası Başkanı olarak Rıza Posacı’nın bu akademik çalışmadan haberi olmayabilir. Biz kendisini buradan bilgilendirmiş olalım. Sayın Rıza Posacı’nın da dediği gibi jeotermalle ilgili bilgi kirliliği mevcuttur. Bunu ortada kaldırmanın en güvenilir yolu ise bilimsel bilgiye başvurmaktır.

 

 

                            Rıza Posacı,  İzlanda'da şehrin göbeğinde jeotermal enerji bulunduğunu, zararlı bir şey olmadığını ifade etmiştir.

                            Rıza Posacı’nın bu beyanı da doğru değildir. İzlanda da Adalbjorg Kristbjornsdottira ve Vilhjalmur Rafnsson tarafından gerçekleştirilen Cancer mortality and other causes of death in users of geothermal hot water (Kanser ölümleri ve jeotermal sıcak su kullanıcıları ölüm nedenleri) isimli bilimsel inceleme ile Jeotermal tesislerden havaya salınan gaza ve sıvıya maruz kalan alanlardan kanser oranının yüksek olduğu bilimsel olarak ortaya konmuştur.

akinyakan270616.jpg

 

                        Aydında, Jeotermal tesislerden havaya salınan gaz Bor ve ağır metaller içerdiğine göre insan sağlığı bundan etkilenmekte midir? Türkiye’de kansere bağlı ölümler 2010-2013 arasında %18 iken, Aydın’da % 42 olarak tespit edilmiştir. Menderes nehrine yakın yerleşim yerlerinde kansere bağlı ölüm oranları oldukça yüksektir. Aydında sağlık ve ölüm oranları konusunda Aydın Valiliği ve Sağlık Müdürlüğü neden açıklama yapmamaktadır? Bu konuda bugüne kadar bilgiye ulaşılamamıştır. Sayın Rıza Posacı’nın AKP nin önde giden neferlerinden biri olması nedeniyle bu hususta Aydın Valiliğinden bilgi edinmemize yardımcı olmasını rica ediyorum.

 

                        Sonuç olarak, Rıza Posacı’nın dediği gibi “Herkes jeotermal davulu çalıyor. Ne olur insanlar net bilgi sahibi olmadan bu kadar konuşmasın" !

 

 

                            Rıza Posacı beyanatında  “…bugün Aydın'da Menderes Nehri'nin kirletilmesi en az jeotermal enerji kadar tehlikeli. Mesele şu anda arıtması olmayan birçok belediye, organize sanayi bölgesi atığını bir şekilde Büyük Menderes Nehri'ne bırakıyor. Çevrecilerin aynı duyarlılığı bu konuda da göstermesini bekliyoruz.” şeklinde açıklama yapmıştır.

                            Rıza Posacı’nın bu beyanlarına aynen katılıyorum. Büyük Menderesin kirliliği en az jeotermal kadar tehlikelidir. Aynı duyarlılığın kesinlikle Büyük Menderes içinde gösterilmesi gerekir. Fakat bu aşamada, Doğan Akar tarafından gerçekleştirilen Jeotermal Santrallerin Çevresel Etkileri isimli çalışmayı Rıza Posacı’nın dikkatine sunmak istiyorum [1]. Bu çalışma ile Jeotermal santrallerde oluşan atık suyun Büyük Menderes Nehrine akıtılmasının tarım havzası ve tarım alanları üzerindeki etkileri değerlendirilmiştir. Buna göre;  atıksuyun içeriğinde 25–30 mg/l Bor elementi bulunmakta ve elektrik kondaktivitesi 4000 micromhos/cm, Sodyum Absorbsiyon Oranı ise (SAR) 57 dolaylarındadır. Bu üç parametre, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Teknik Usuller Tebliği’nde belirtilen en önemli sulama suyu kriterlerini oluşturmaktadır. Bu tebliğde sulama sularındaki asgari değerler Bor için 1 mg/l, Elektriki Kondaktivite için 2000 micromhos/cm ve SAR için 26 olarak verilmiştir. Atıksuyun deşarj edildiği Büyük Menderes Nehri suları, havzada birçok kültür bitkisini sulanmasında kullanılmaktadır. Bor, bitki büyüme ve gelişmesi için zorunlu olan elementlerden birisidir. Ancak, bu elementin sulama sularındaki miktarı veya topraktaki çözünürlüğü bitkilerin ihtiyaçlarından fazla olduğunda bitki büyüme ve gelişmesini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu çalışmada, Devlet Su İşleri tarafından yapılan su analizleri, Menemen Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsü tarafından yapılan toprak analizleri ve İzmir Zeytincilik Araştırma Enstitüsü ile Aydın İl Tarım Müdürlüğü tarafından yapılan narenciye yaprak analizlerinden yararlanılarak Bor Elementi’nin su toprak ve dolayısıyla bitkilere olan olumsuz etkileri değerlendirilmiştir.

                            Yani bu bilimsel inceleme ile Büyük Menderesin en önemli kirlilik nedeni jeotermal tesislerden Menderese bırakılan sıvılardır.

 

                            Bu açıklamalardan sonra, Rıza Posacı’ya bir soru sormak istiyorum. Rıza Posacı, Umurlu Belediye Başkanlığı görevini yürüttüğü sırada Umurlu da arıtma tesisi var mıydı?  Bu atıklar nereye atılıyordu?

 

 

[1] http://www.mmo.org.tr/resimler/dosya_ekler/86659486e6f7919_ek.pdf