Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, "90 yıllık enkazı kaldırdık" sözünden sonra önceki gün de Osmanlı İmparatorluğu'nun dillere destan olan haremini savundu ve "Harem bir eğitim yuvası; okuldur" dedi. Oysa herkes bilir ki haremler her zaman Padişahların zevkhaneleri; sarayın da entrika merkeziydi. Bu düzene ilk darbeyi İttihatçılar, enkazı kaldırıp kadını yücelten de Kemalistler oldu. Cumhuriyet, Kurtuluş Savaşı'nda erkeğiyle omuz omuza savaşan ve onun cephede karnını doyuran kadına hak ettiği yeri verdi. Erkeğiyle eşitledi. Medeni haklar verdi. Cumhuriyet devrimimiz aynı zamanda bir kadın hareketiydi! Ne acıdır ki Cumhuriyet'in yıktıklarını birileri yüceltmeye çalışıyor. 

ercan140316.jpg

İttihatçılar Harem'i dağıttı 

Emine Hanımların savunduğu harem, feodal düzende bir sistemin ürünüydü. Bir erkeğe onlarca kadını hak görüyordu. Küçük yaşta kızlar ya aileleri tarafından para karşılığı, ya da kadın tacirleri tarafından zorla kaçırılarak satılıyordu. Körpe kızlar pazardan Saray'a bu yöntemle geliyordu. Öyle ki, bazı valiler Padişahlara hediye olarak cariye bile gönderiyordu. Abdülhamid'in sarayında da bu yöntemlerle getirilmiş yüzlerce kadın vardı. Kızı Ayşe Sultan'a göre 75 yaşında ölen Sultan Abdülhamid'in 13 eşi vardı. Başka kaynaklara göre ise 16. Sekiz Kadın Efendisi, beş İkbal'i, üç gözdesi vardı. Bunlardan da sekizi erkek, 11'i kız toplam 19 çocuğa sahipti. Abdülhamid'in 33 yıl süren ve Osmanlı İmparatorluğu'nu içten çökerten rüşvet ve baskı düzeni, İttihatçıların önderlik ettiği 23 Temmuz 1908 Devrimi'yle sarsıldı. 31 Mart 1909 gerici ayaklanmasından sonra da (27 Nisan 1909 günü) yıkıldı. 

 

300 cariyesi vardı 

Bugün 'eğitim yuvası' denilen haremini de yerle bir etti. Abdülhamid yıkıldıktan sonra İttihatçı yönetim tarafından oluşturulan Yıldız Komisyonu bütün Saraylara el koydu. İçindeki herşeyin sayımını yaptı. Yaptığı işlerden biri de Yıldız Sarayı'nda bulunan Harem'e el koymak oldu ve burada bulunan 300 cariyeyi dağıttı. 13 Haziran 1909 tarihli Tanin gazetesinin haberine göre, önce anne ve babası belli ve yakın akrabası İstanbul'da olanlar istediği adrese gitmek üzere serbest bırakıldı. 218 kadın geçici olarak Topkapı Sarayı'na nekledildi. 190 cariye burada vasilerine teslim edildi. Geri kalanlar ise ya uygun bulunan kişilerle evlendirildi ya da Saray'da kalarak uygun işlerde çalıştırıldı. Cariyelikten kurtarıldılar! (Osman Selim Kocahanoğlu, 31 Mart Ayaklanması ve Sultan Abdülhamid, Temel Yayınları, 2009, s.491.) 

 

Harem'de eğitim niçin verilirdi 

Abdülhamid dönemi yöneticilerinden Vali Süleyman Kâni İrtem, Harem'e devşirilen kadınların çoğunun yabancı olduğu için Türkçe bilmediğini, bunlara verilen eğitimin amacının ise 'daha iyi hizmet etmeleri' için verildiğini yazıyor: "Bunlar bir kalfanın terbiyesi altına verilirdi. Bu terbiyede okuyup yazmadan ziyade musiki, raks, teganni, yürüyüş ve endama verilecek ahenk, sarayın usul ve âdeti, el işleri gibi zarafet ve zevki okşayacak noktalara ehemmiyet verilirdi. Padişah veya şehzadeye meşrubat, yahut terlikleri ve çamaşırları takdim edilirken, efendisi ellerini yıkarken alınacak hürmet edilme tavrı gibi şeyler de bu talimler meyanında idi." (Süleyman Kâni İrtem, Bilinmeyen Abdülhamid, Hususi ve Siyasi Hayatı, Temel Yayınları, 2003, s.103.) 

 

Memleket işgalde Vahtettin aşk peşinde 

Son Padişah Sultan Vahdettin de Harem düzenini devam ettirenlerdendi. Muntazam bir tahsil görmeyen Vahdettin, yabancı dil de bilmezdi. Kanun çalar ve biraz da resim ve fotoğrafla uğraşırdı. Abdülhamid mektebinden yetişmeydi. Ondan çok şey öğrendi. Abdülhamid onu sever bol paraya boğardı. O da küçük yaşından itibaren ona casusluk ederdi. Sultan Reşad kadar dindar bile olmayan Vahdettin Nakşibendi tarikatına bağlıydı. Sarayda da pek seveni olmayan Vahdettin, birçok padişah gibi kadınlara ilgi duyar ve hareminde bol kadına yer verirdi. Dört nikahlı eşi vardı. İlk gözdesi Nazikeda son nikâhlısı ise asıl adı Fatma Nimet olan bahçıvan kızı 17 yaşındaki Nevzâd Hanım'dı. 

Son günlerde yanıp tutuştuğu Nevzâd Hanım'la olan ilişkisini Vali İrtem şöyle anlatır: "Vahdettin kafasını yorarak Nevzâd için şarkılar besteliyordu. Bu yolda bütün âşıkane edaları, niyazları redde uğrayınca Vahideddin karar verdi: Nevzâd Hanımı nikâhlayacaktı. (...) Nihayet zamanı geldi. Saray İmamı Mustafa Efendi, Vahdeddin ile Nevzâd Hanım'ın on bin lira mihir üzerinden nikahlarını kıydı. Bütün bu işler İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edildiği günlere rastlıyordu. (...) Peri masallarında olduğu gibi bahçıvan kızı padişah haremi olmuştu! Vahdeddin için şimdi, dünya varsa Fatma Nimet Kadın için vardı. Dışarda kıyametler kopsa Vahdettin hareminde gül üstüne gül koklamaktan başka şey düşünmezdi! " (Süleyman Kâni İrtem, Sultan Vahdeddin, Temel Yayınları, 2003, s.328-336.) 

 

Türk halkı onu da devirdi 

Türk halkı Anadolu'da işgalden kurtulmak için canını dişine katıp mücadele ederken o, onları 'vatan haini' ilan etti ve Mustafa Kemal Paşa gibi öncüler haklarında idam fermanları yayımlattı. 1 Kasım 1922 günü Millet'in Meclisi Saltanat'ı kaldırdı. İngilizlere sığınarak yurt dışına kaçtı. Yakalansaydı yargılanacak; belki de idam edilecekti. Sevr'i imzalayanlardandı... İngilizler için "Önce Allah'a sonra size sığınırım" demişti!