Bizim  Tralleis’den çalınan ve Danimarka’da Kopenhag kentinde sergilenen  dünyanın ilk notalı müziğinin Seikilos tarafından kazınmış olan anıt mezar taşımız var. Bu taşı ender kılan özelliği, Seikilos’un eşi, Euterpe için yazmış olduğu şarkının söz ve notalarını barındırmasıdır. Euterpe aynı zamanda eski Yunan mitolojisinde müzik ve lirik şiirin ilham perisidir. 1882-1883 yılında Aydın-İzmir demiryolunun inşaatı sırasında Tralleis’te bulunmuştur. Buradan kaçırılarak, önce Buca’daki bir villanın bahçesine götürülen mezartaşı, 1921-1922 yıllarında gerçekleşen Kurtuluş Savaşı sırasında İzmir’den İstanbul’a, daha sonra da yurtdışına kaçırılmıştır. Seikilos anıtsal mezar taşı 1966 yılından beri Danimarka’da Kopenhag Ulusal Müze’de sergilenmektedir.

2300 yıl önceleri yaşamış, mermer mezar taşında ilk notalı müzik ve şu şarkı sözleri yer alıyor. ‘’Yaşadığın sürece göster kendini / Dertsiz tasasız ol / Hayat çok kısa / Ve zaman her şeye gebedir.” Taşın üzerinde ayrıca “Ben bir mezar taşı, bir simgeyim. Seikilos beni buraya ölümsüz anısının sonsuz işareti olarak yerleştirdi.” yazısı da yer alıyor. Yazının transkripsiyonunda, müzik sözleri harflerle sembolize edilerek kısa bir müzik notası ortaya çıkarılmış. Müzik, MÖ 2. yüzyılda Phrygia’da bilinen nota sistemine uygun olarak yazılmış. Şiiri oluşturan sözler, 6/8′lik nota ölçüleriyle ezgiye dönüştürülerek batıda müzik marketlerde, özgün müzik olarak müzikseverlere sunulmaktadır. Ayrıca tüm dünyada Seikilos hakkında 60 kitap ve binlerce makale yazılmış durumdadır.

İngilizce yayın yapan Daily News gazetesinin 2 Mayıs 2014 tarihli sayısının 7. Sayfasında Danimarka’dan Türkiye’ye iade edilecekler listesi yayınlanmış, ama bu listede maalesef Seikilos taşı yer almamıştır. Bu taşın iade edilecekler sayfasında bulunmamasının nedenini İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün açıklamasını bekliyorum. Ayrıca Müdürlüğün bu konuda yapmış olduğu çalışmalar varsa bilgilendirilmek istiyorum. Elbette buradan kaçırılan yalnız bu taş değil. Yüzlerce, binlerce, bilinen veya bilinmeyen eserler var. Bir Aydın sevdalısı olarak, tüm bu eserlerin ait oldukları yerlere iadesini istiyorum. Herkesin de aynı duyarlılığı gösterip aynı isteklere sahip çıkmasını ve her platformda bu isteklerini demokratik ölçülerde dillendirmelerini istiyorum.

Aydın’ın kültür, tarih ve tanıtımında bir marka olabilecek, dünyanın ilgisini çekebilecek bu anıt taşın geri kazanımı ve Aydın’da yeni açılan Arkeoloji Müzesinin özel bir bölümünde sergilenmesi için, kamu ve STK’lar başta olmak üzere herkes  el ele vermelidir. Müzenin duvarına kocaman bir pano yapmakla, kütüphanenin duvarına afiş asmakla sorun çözülmüyor. Mezar taşının doğduğu topraklara geri getirilmesi için etkinlikler düzenlenmeli, her türlü demokratik gücü ve tepkiyi kullanabilmeliyiz. Aydın’da yaşayan her kişinin, tarihi ve kültürel zenginliğimizi sahiplenme anlamında görev ve sorumluluğu olmalıdır. Özellikle bu konuda ellerinde yetki bulunduran kişilere daha büyük görevler düşmektedir. AYTO gibi etkili çalışan kurumlar örnek alınmalıdır. Yetki, koltukları işgal etmek değil, koltuğun hakkını vermektir. ‘’Hayat çok kısa ve zaman her şeye gebedir.

 

Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınkonuşuyor etiketiyle paylaşın, yayınlayalım! 

facebook.png twitter.png

habericiuygulamalar.jpg