Bir ressam temel renkleri kullanarak binlerce ton elde eder ve tuvalin üzerinde oluşturacağı kompozisyona dahil eder. Ressam, resmi yaparken anlatmak istediği öyküye, kurgulamak istediği perspektife göre rengi kullanır. Milim milim, ton ton, renkleri işler.

Leonid Afremov, çağdaş resim sanatında rengi en iyi kullanan ressamlardan biri. Leonid Afremov’un bir resmini paylaştım sizlerle. Renkli olan orijinal resim, sağdaki de bu resmin siyah beyaz hali. Ne dersiniz hangisi güzel? Hangisi etkileyici?

 

      akin-yakan0304.jpg

 

Klasik bir anlatımla “zevkler ve renkler tartışılmaz” denebilir. Bazı okuyucularımız siyah beyazı da tercih edebilir. Ama Leonid Afremov bu resimde renk çeşitliliği ile muhteşem bir kompozisyon yaratmış.

İnsanlar farklı görüşte olabilirler. Faklı şeylerde hoşlanabilirler. Farklı tercihleri olabilir. Farklılıkları insan olmanın en doğal sonucudur. Zaten farklılıklar güzellikleri oluşturur. Yukarıdaki Leonid Afremov’un tablosunda olduğu gibi.

Asıl olan, farklılıklarımızı kabullenerek, birbirimize saygı duyabilmek. Kırmızı yanında mavinin olmasına, siyah yanında yeşilin olmasını saygı ile karşılayabilirse, kabullenebilirse işte o zaman uyumu yakalayabilir, barış içinde yaşayabiliriz.

16.Nisan.2017 tarihinde gerçekleştirilecek referandum için iki haftadan az bir zaman kaldı. Fakat, Cumhuriyet tarihinde ilk defa toplum bir seçim öncesi bu kadar gerildi. İlk defa bir seçimde, taraflardan biri diğerini teröristlikle itham etti. Eğer kendi isteği dışında bir sonuç çıkarsa iç savaş çıkacağını ifade etti. Sözüm ona bir kabadayı halkı ölümle tehdit etti.

Hatırlayalım mı ister misiniz?

Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Hayır oyu, çukur demektir" ifadesi;

Başbakan Binali Yıldırım’ın referandum için söylediği "Neden 'evet' diyoruz? PKK 'hayır' diyor, onun için 'evet' diyoruz. FETÖ 'hayır' diyor, onun için 'evet' diyoruz. HDP 'hayır' diyor, onun için 'evet' diyoruz. 'Hayırcılara bakın ona göre kararınızı verin" sözleri ile 'Hayır diyen teröristtir' ifadesi;

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak,  “Bütün vatan hainleri 'hayır' diyor” ifadesi; Adalet Bakanı Bekir Bozdağ;  “Bütün terör örgütleri "Hayır" için işbirliği içinde” ifadesi

Antalya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Cevdet Kayafoğlu, “Sandıkta hayır diyecek olanlar PKK ile aynı muameleyi göze alıyorlar demektir. Küsmece yok” mesajı.

Bir seçim döneminde kendinden olmayanı dışlamak, terörist ilan etmek, ötekileştirmek olağanüstü tehlikeli bir tavırdır. Darbe girişimi yaşamış bir topluma, güven ortamı sağlayarak, birlik ve beraberlik duygusunun verilmesi gereken bir dönemde, devletin yönetenlerin bu şekilde ayrıştırıcı mesajları doğru değildir.

Yöneticilerin bu şekilde davrandığı bir Türkiye’de, AKP li sıradan bir vatandaşın kendisi gibi düşünmeyen karşı taraftaki bir insana yaklaşımı nasıl olur? Hiç düşündünüz mü?

29.03.2017 günü, Sivas’ın Akıncılar ilçesinde bir kişi, girdiği köy lokalinde “Var mı burada ‘Hayır’ verecek?” diye bağırıp küfür ettikten sonra, kendisine tepki gösteren 62 yaşındaki bir vatandaşı pompalı tüfekle vurarak öldürdü.

Demek istediğim de tam olarak bu işte!

Bizim dinimiz, bizim kültürümüz, bizim geleneklerimiz böyle miydi?

Mevlâna yaşadığı devirde insanlara sözleri ve davranışları ile örnek olduğu gibi, hoşgörü felsefesi eserleri ile birlikte günümüze kadar ulaşmıştır ve etkisini sürdürmeye devam etmektedir. Mevlâna’nın dil, din, ırk, mezhep ve sınıf ayrımı yapmadan tüm insanlığı kucaklayan hoşgörüsüne uyarak dünyanın her yerinden gelen insanlar Hakk Aşkını bulmaya çalışmaktadırlar.

Mevlana, Divan-ı Kebir’de şöyle dile getiriyor; “Dünyada çeşitli diller, çeşitli lügatler var, fakat hepsinin de anlamı birdir, çeşitli kaplara konan sular kaplar kırılınca birleşirler, bir su halinde akarlar.”

Mevlâna insan ilişkilerinde kibir, gurur ve nefreti bir yana bırakmış, Yunus Emre’nin sözünde de yer aldığı gibi yaratılanı yaratandan ötürü hoş görmüştür. Gönlünde samimi olarak Allah aşkını taşıyan kimseler, doğal olarak insanları da sever, hoşgörü ile yaklaşır.

Sağlıklı iletişim kurmada asıl olan aklımızdan geçen mesajları karşı tarafa iletmek ise; kaynak olarak yanlış anlaşılmaları hoşgörü ile karşılamak, açıklama yapmak gerektiği hallerde tekrar etmek, niyetimizi farklı şekilde ifade etmek önemlidir. Alıcı konumunda ise kaynağın ilettiği mesajı anlamaya çalışmak, niyetinin ne olduğunu, hangi amaçla bu mesajı iletme çalıştığını çözmeye çalışmak önemlidir. Bu bağlamda hoşgörü ve insan sevgisi esastır.

İnsanlarla etkin iletişim kurmak ve hayatı pozitif olarak yaşamak isteyen tüm insanlara Mevlâna’nın oğlu Sultan Veled’e Öğüdü bir yol göstericidir. Mevlâna nasihatinde şöyle diyor:

“Ey oğul!

Eğer daima cennette olmak istersen,

Herkesle dost ol,

Hiç kimsenin kinini yüreğinde tutma!

Fazla bir şey isteme ve hiç kimseden de fazla olma!

Merhem ve mum gibi ol, iğne gibi olma!

Eğer hiç kimseden sana kötülük gelmesini istemiyorsan;

Kötü söyleyici, kötü öğretici, kötü düşünceli olma!

Çünkü bir adamı dostlukla anarsan, daima sevinç içinde olursun.

İşte o sevinç cennetin ta kendisidir.

Eğer bir kimseyi düşmanlıkla anarsan, daima üzüntü içinde olursun.

İşte bu dert de cehennemin ta kendisidir.

Dostlarını andığın vakit gönül bahçen çiçek açar, gül ve fesleğenlerle dolar.

Düşmanları andığın vakit, gönül bahçen, dikenler ve yılanlarla dolar;

Canın sıkılır, içine pejmürdelik gelir.”

17.Nisan.2017 günü herkesin birbirine söyleyecek sözü, herkesin birbirine verecek bir selamı, herkesin birbirine bakacak yüzü olsun. Hepimiz aynı gemideyiz. Bu gemi batarsa hepimiz yok olacağız. Ne gemisini kurtarmaya çalışan kaptan, ne tayfa, ne miço, nede yolcu kurtulabilecek. Bunun farkındasınız değil mi?

Farklılıklarımız bize güç ve anlam katmalı. Farklı renklerin Leonid Afremov tablosuna anlam kattığı gibi…

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA