Eskiden Ağustos ayı geldiğinde Münih’te caddelerinde tek tük Türk görünürdü. Bu süreye Almanlar “Türkenfreies München” (Türklerden arınmış Münih) derlerdi. Çünkü, çoğu BMW ve MAN gibi büyük firmalarda çalışan Türkler 1 Ağustos’tan itibaren Türkiye’ye doğru yollara dökülürdü. Altı haftalık tatillerini Türkiye’de köylerinde, kasabalarında veya yazlık evlerinde geçirirlerdi.

Bu günlerde Münih sokaklarında eski Ağustos’lara oranla çok sayıda Türk’ü görünce bazı alışkanlıkların değiştiğini fark ettim.

Zaten artık emekli olan birinci ve bir kısmı emekli olan ikinci nesil genelde yaklaşık olarak yılın yarısını Türkiye’de yarısını Almanya’da geçiriyor.

Çoğu Almanya doğumlu olan üçüncü nesil ise, artık anne babaları gibi tatilleri altı hafta köylerinde veya kasabalarında geçirmiyor. Bir hafta kadar anne babalarının ve diğer akrabalarının yanında geçirip, protokol ziyaretlerini yapıyorlar. Tatillerinin kalanını da Akdeniz veya Ege sahillerinde otellerde geçiriyorlar.

Zaten bu nesil artık altı hafta iznini bir defada Türkiye’de geçirmiyor. Ortalama olarak üç ayda bir, üç dört günlüğüne olsun İstanbul veya başka büyük kentlere tatile gittiklerinden izinlerinin çoğunu kullanmış oluyorlar. Bunlardan, hafta sonu üç büyüklerin derbi karşılaşmalarına, İstanbul’daki önemli bir konsere gidenlerin sayısı da az değil. Bu nesil, artık Avrupa içi büyük metrepollere kısa seyahatlere de alıştı.

Dördüncü ve hatta beşinci nesle gelince... Artık bunların çoğu daha çok Dünya’yı tanımak için, başka ülkelere, kıtalara gitmekten, Türkiye’ye çok az zaman ayıramıyorlar. Bu gezilerinde bir çok eğitim, staj ve öğrenci değişimi olanaklarını kullanıyorlar. Bu nesilden eğitim düzeyi düşük olanlar pek mutlu olmasalar ise hala  anne babalarına takılıp, ucuz tatile zorunlu razı oluyorlar.

Türklerin izin alışkanlıklarını değişimlerinde bir başka etken de mesleki durumlarının değişmiş olması olarak gözümüze çarpıyor. Türkler artık ille de herhangi bir fabrikada bantta çalışanlar değil, günümüzde binlerce işçi çalıştıranlar sınıfına girmeye başladı. Almanya’da artık yüz bine yakın Türk kökenli işveren var. Tabii ki bunlar da ille de bir defada altı hafta izin yapma zorunda değiller.  Bir de maddi durumu iyi olan bu kesim de artık Dünya’nın en uzak yerlerinde tatil yapabiliyorlar.

Tüm bu izin alışkanlıkları konusundaki değişimlerin  bir de diğer yüzü var. Almanya'da binlerce fakir emekli, işsiz ve sosyal yardıma muhtaç yaşayan Türkler var. Bunlar çok istedikleri halde maddi nedenlerle Türkiye’ye gidemiyorlar. Çok az para ile yaşam mücadelesi veren bu insanlardan, metrolardaki çöp kutularından şişe toplayıp satarak günlük ekmeğini çıkarmaya çalışanlar var.  

İzinde olanlara güzel bir izin, benim gibi daha yeni izine gideceklere de hayırlı yolcuklar dilerim...