Ülkemizde ve bölgemizde öylesine hızlı gelişmeler oluyor ki yetişmek için epey zaman ayırmak gerekiyor.

Buna birde yerel olayları katarsanız gerçekten yetişmek zor.

Kuzey Irak’ta,Suriye’de, İran’da, Rusya’da gelişen hadiselerin her biri bölgemizin geleceği açısından bir hayli önemli.

Irak petrolleri, Rus doğal gazı kısacası enerji politikaları risk almayı gerektirmektedir..

Suriye’de yaşananlar ve el’an devam eden iç savaşın etkileri ve doğurduğu belirsizlik bizi hem insani, hem siyasi açıdan ilgilendiren konular.

İçeride ise bir türlü rayına oturtamadığımız “Çözüm Süreci”.

Süreç hep dalgalı bir şekilde seyretmekte.

Güneydoğuda yaşanan olaylar, Kürt Siyasetinin temsil iddiasında olanların sahaya hakim olamamaları, diğer tarafta ise sürece zarar verecek söylemler, sürecin geleceği hakkında toplumun zihninde soruları artırmaktadır. Son olarak Cizre’de yaşanan olaylar bu tedirginliği artırmaktadır.

Bilinmelidir ki; artık olayların üzerine “Provokasyon Şalı” örterek izah etmek mümkün değildir.

Toplum bu gerekçelere sığınan “Kürt Siyasetçilerine” inanmamaktadır.

Bizim beklentimiz bu olayların yaşanmadan sürecin yoluna devam etmesidir.

Milletin Türküyle, Kürtüyle sürecin nihayetlenmesi için verdiği fırsat ve imkan heba edilmemesidir.

Milletin büyük çoğunluğunun istediği de budur.

Türkiyenin ve bölge insanının geleceğinde bu projenin önemi büyüktür.

Bölgesinde birbirleriyle barışık Türk, Arap ve Kürt halklarının düşüncesi bile, geçmişte bu halkları ayıran egemen güçlerin tedirgin olmasını ve husumetlerinin artmasını artırmaktadır.

Bölgede yaşananlar tesadüfi değildir.

Her şey bir plan dahilinde gerçekleşmektedir.

Bu planlar hem değişim isteyenler, hemde statükoyu korumak isteyenlerce uygulanmaktadır.

Türkiye’nin oynadığı rol ve bölgeyle ilgili talepleri statükonun efendilerini rahatsız etmektedir.

Statükonun devamı için bölge insanının birliğini sabote edenler, bunun bedelinin neye mal olacağını iyi hesap etmelidirler.

Küçük hesapların aleti olmamalıdırlar.

Sebep olacakları bedeli, top yekûn bölge insanımız ödeyecektir.

Unutulmamalıdır ki, ülkede süreçle ilgili yaşananlardan rahatsız bir kitle de vardır.

Bu kitlenin bastırdığı duygular her an ateşlenebilir.

Bu uğurda çaba sarf edenlerin varlığı ve gücü göz ardı edilmemelidir.

Provokasyon ateşini elinde tutanlar, kendileriyle birlikte bölge insanının geleceğini de yakacaktır..

Hükümet ve konunun muhatapları bu konuda hassas davranmalı, kamu düzenini sağlamalıdır.

Cizre’de yaşananların arkasında kim veya kimler varsa ortaya çıkarılmalı yargıya teslim edilmelidir.

Şimdi savrulma değil, istikamet üzere yol almak zamanıdır.

Kararlılık ortaya konmalı ve yaklaşan seçimler sağlıklı bir şekilde geçirilmelidir.

Sandıktan çıkacak onay ülkenin ve bölgenin inşasında ve inkişafında önemli olacaktır.

Bu sebeple küçük hesap peşinde koşacaklara, hırslarını yenilecek olanlara fırsat verilmemelidir.

Son olarak söylemek isterim ki;

Hedeflerimizde duygusal olduğumuz kadar, pratiklerimizde soğukkanlı ve akılla hareket etmeliyiz.

Bizi birbirimizi düşman edip kırdırarak yönetmek isteyenlerden kurtulup, bölgede geleceğimizi hep birlikte “Demokratik Zeminde” inşa etmeliyiz.

Biz bölgede yaşayan halklar birbirimizin akrabası, komşusu ve kardeşiyiz.

Bu gücümüzü doğru kullanmak bizim elimizde.

Zaman savrulma değil, toparlanma zamanıdır.

Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınpost etiketiyle paylaşın, yayınlayalım! 

facebook.png twitter.png

appstoreee.jpg     googleplay.jpg