Bize verdiği sözü tuttu. Bu bizim için çok müstesna bir bayram hediyesidir. Babalarımızın, amcalarımızın katliam emrini veren kişi durumunda olan insanın adının alay edilir gibi Özalp’teki kışlaya verilmesi, bize ikinci bir katliam yaşatmaktan başka bir şey değildi. Şehit astsubayın isminin verilmesine ise hiçbir itirazımız yok, o bizim de evladımızdır” dediler.

1943 yılında, Van’ın Özalp ilçesinde, 33 köylünün hayvan kaçakçılığı iddiası ve 3. Ordu Komutanı Orgeneral Mustafa Muğlalı’nın emriyle yargısız olarak kurşuna dizilmesi ve 32’sinin ölümü, birinin yaralı olarak kaçması ile sonuçlanan olayın son tanıkları, alınan bu karardan memnun.

Menemen olayından sonra kurulan İstiklal Mahkemesi’nin de başkanı olan, 1943’teki katliamın sorumlusu olarak yargılanan ve 1951’de hapiste hayatını kaybeden Orgeneral Mustafa Muğlalı’nın Genelkurmay tarafından sahiplenilmesi karşısında, kurbanların yakınları, bu olayı, “Bu bize ‘sizi Türkiye’de istemiyoruz demektir” şeklinde değerlendiriyorlardı. Aynı kişiler şimdi daha mutlu.

1943’Ü DÜN GİBİ HATIRLIYORLAR

Olayın meydana geldiği tarihte yaşananları hatırlayabilen ve bugün 70 yaşın üstünde olan tanıklardan Hasan Uzuntaş, Fariz Çelikol ve Hasan Tunç, babaları, amcaları ve diğer yakınlarının katledilişlerine tanıklık etmekle birlikte, katliamdan sonra geride kalanlara reva görülen tüyler ürperten uygulamaları bugün gibi hatırlıyorlar. Kendileriyle daha önce de görüştüğümüz her üç dede de, Mayıs 2004 tarihinde Van’ın Özalp ilçesindeki jandarma sınır taburunun adının Mustafa Muğlalı Kışlası olması konusunda, “Böyle bir hareket Muğlalı’nın itibarını iade eden 27 Mayısçıların dahi aklına gelmemişti” demişlerdi. Genelkurmay’a çağrı yapan Hasan Uzuntaş, Fariz Çelikol ve Hasan Tunç, şunları kaydediyorlardı: “Biz ne AİHM’e, ne şuraya ne buraya gitmek istiyoruz. Sadece Genelkurmay ve diğer kuvvet komutanları kendilerini bizim yerimize koyup vicdanlarıyla baş başa kalsınlar yeter. Ondan sonra bu kararı tekrar düşünsünler.”

UZUNTAŞ: ŞİMDİ BAYRAMIMIZ DAHA GÜZEL GEÇECEK

Katliama 15 kurban veren Harapsorik Köyü’nden Hasan Uzuntaş, geçtiğimiz aylarda yaptığımız görüşmede, 2004 yılında Özalp’teki kışladan “Mustafa Muğlalı” adının kaldırılması için umutsuz çağrılar yapıyordu. Kışlanın isminin değiştirilmesi üzerine Akit’e konuşan Hasan Uzuntaş, “Bu kararla birlikte şimdi bayramımız bayram gibi geçecek. Sayın Başbakanımıza şükranlarımızı sunuyoruz. O bize her şeyin düzeleceğini söylemiş ve sabır tavsiye etmişti. Şimdi karşılığını gördük. Allah razı olsun” dedi.

BU KARAR BDP’YE DE BİR TOKAT OLDU

Uzuntaş, söz konusu kararın bu olay üzerinden istismar yapan BDP için de tokat niteliği taşıdığını söyledi. Uzuntaş, “BDP bu olayı istismar ediyor ve kendi amaçları uğruna propaganda yapıyordu. Biz aileler olarak bu tür istismarlara üzülüyorduk. Ama diğer taraftan da babalarımızı, amcalarımızı suçsuz yere kurşuna dizmiş olan, bunun emrini veren adamın adının getirilip gözümüzün önündeki kışlaya verilmesi karşısında da üzülüyorduk. Şimdi devletimiz bu yanlışı düzeltti ve bu karar BDP’ye de tokat oldu.

Bizim şehit astsubayın isminin kışlaya verilmesine de bir itirazımız yok, zira o bu topraklarda şehit düşmüştür, onun ismiyle şeref duyarız” diye konuştu. Uzuntaş, kurbanların bir mezar yerinin olmadığını belirterek, katliamın yapıldığı yerin ziyaretlerine açılmasını da istedi. Uzuntaş, böylece ailelerin gidip Fatiha okuma imkanına kavuşacaklarını sözleri ekledi.

BAŞKA İSİMLER DE GÖZDEN GEÇİRİLECEK

“Orgeneral Mustafa Muğlalı Kışlası”nın adının “Şehit Astsubay Erkan Durukan Kışlası” olarak değiştirilmesi kararının Genelkurmay Başkanlığı tarafından Türkiye genelinde yürütülen bir çalışma sonrası alındığı belirtilirken, sadece Van’a dair değil, bütün yerlerin isimlerini gözden geçirip, yenileme ve mümkün olduğunca terörde şehit verilen kişilerin ismini buralara verme yönünde bir eğilimin başladığı bildiriliyor.

1943’TEKİ FACİANIN SORUMLUSU

Orgeneral Mustafa Muğlalı, 1943 yılında Van’ın Özalp ilçesinin sınır bölgesinde, 33 köylünün ölümünden sorumlu tutularak, Genelkurmay Askeri Mahkemesi tarafından yargılanmış ve idam cezasına çarptırılmıştı. Cezaevine konulan Muğlalı’nın cezası 20 yıl ağır hapse çevrilmişti. Söz konusu karar Askeri Yargıtay tarafından bozulmuş ancak Mustafa Muğlalı dava yeniden görülmeden Aralık 1951’de cezaevinde ölmüştü.

CHP ÜSTÜNÜ ÖRTMÜŞTÜ

Demokrat Parti, CHP iktidarının son yıllarında olayı TBMM gündemine aldırmayı başarmıştı. TBMM Başkanlığı’na verilen bir soru önergesinin kabul edilmesi ve CHP’nin, özellikle de Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün olayın sorumluluğundan kurtulma niyeti gereği, olayla ilgili asker ve sivil yöneticiler hakkında soruşturma açıldı.

Bütün sanıkların Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nde tutuklu olarak yargılandığı davada kurşuna dizme emrini verdiğini söyleyen Mustafa Muğlalı, 2 Mart 1950’de önce ölüm cezasına, ancak ileri yaşı ve “hafifletici sebeplerden” ötürü 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak askeri Yargıtay bu kararı bozdu. Muğlalı, yeni yargılama başlamadan, 11 Aralık 1951’de (71 yaşında iken) hapiste öldü.

Böylece dosya kapandı, ancak bir süre sonra DP iktidarı tarafından olay tekrar TBMM’de gündeme getirildi. Bu kez olayın geçtiği dönemdeki bütün TBMM üyeleri ve CHP’nin sorumluluğu iddiasıyla, bizzat İsmet İnönü için yargılanma talep edildi. 12 Şubat 1956 ve 25 Şubat 1956 tarihlerinde Meclis’te görüşülen konu, 1958 tarihli Meclis Tahkikat Komisyonu raporu ve Meclis görüşmeleriyle zamanaşımı ve çeşitli af yasalarından dolayı tekrar kapatıldı.

Mustafa Muğlalı olayı 1960 darbesiyle, diğer sorumlular yönünden tamamen kapatılırken, cunta ilk iş olarak Muğlalı’nın itibarını iade etti. Mayıs 2004 tarihinde Van’ın Özalp ilçesindeki jandarma sınır taburunun adı Mustafa Muğlalı Kışlası oldu. Böyle bir hareket, Muğlalı’nın itibarını iade eden 27 Mayısçıların dahi aklına gelmemişti.
yeniakit