Bu hafta sizleri  Karadeniz'in kuzeyinde tarih boyunca, jeopolitik önemini  koruyan Kırım tarihinin belirli dönemlerinde bir çok uygarlık ve milleti  coğrafyasında ağırlamıştır.Bilinen ilk yerleşimciler olan Kimmerler'in akabinde İskitler,Yunan,Roma,Bizans ve İtalyan kültürleri ile tanışmıştır.Daha sonra Hunlar,Köktürkler,Onogurlar, Kuturgurlar,Hazar Türkleri,Peçenekler,Kıpçaklar,Cengiz İmparatorluğu,Altın Ordu İmparatorluğu'na ev sahipliğini yapan Kırım, Hacı Giray kuruculuğunda Kırım Hanlığı İsmini almıştır.Uzun süre Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı kalan Kırım daha sonra Rusya ve Ukrayna gibi devletleri de  yakından tanımış günümüzdeki yeni gelişmelere kadar ise özerk olarak  günlerini geçirmiştir.Tarih boyunca Anadolu ile köklü ilişkiler kuran Kırım, kültür coğrafyamızda hiç de yabancı olmadığımız bir diyar.Kırım Hanları döneminden kalan camileri, Anadolu yemeklerine yakın  damak tatları, Rus Mimarisinin soğan kubbeli  kiliseleri ile  Kırım keşfedilecek çok değer barındırıyor. Tabii Kırım'ın her yıl milonlarca turistin ziyaret noktası olması buranın bir kültür hazinesi olmasının ötesinde bir gerçekliğe dayanıyor;Kırım kelimenin tam anlamıyla bir doğa harikası!

Karadeniz'den yüklendiği su ile gelen bereket dolu yağmur bulutları Kırım dağlarını zümrüt yeşili mücevher yığınlarına çevirmiş.

Kırım, yüzölçümünün küçüklüğüne rağmen bulunduğu coğrafyanın en önemli turizm merkezlerinden biri olarak kabul edilmekte. her yıl milonlarca turistin geldiği Kırım'da dolayısıyla her  keseye uygun pek çök otel bulmak mümkün.Nikita Devlet Botanik Parkı,Cur Cur ve uçan Su Şelaleleri, Demirci, ve Ay Petri Dağları, Kırm'daki doğal güzeliklerin görülebileceği bir kaç adres,Tırmanış, dağ,yürüyüşleri, Mağara keşifleri, kayak ve bisiklet sporları  için Kırım kırsalı çok keyifli ve ilgi çekici olanaklar sunuyor.

Dünyanın En Uzun Troleybüs Hattı'nın Kırmde bulunduğunu biliyor muydunuz?

Akmescit ile Yalta arasında 86 km uzunluğunda hattır.Dağları aşıp kıyı  kentlerine tren hattı ile ulaşmak yerine alternatif olarak 1950'lerde inşa edilmiştir. Hava kirliliği yaratmayan  ucuz ulaşım ağıdır. Bu hattı kullanarak Simferopol'dan  Muhteşem Karadeniz manzarası eşliğinde son durak Yalta'ya 3 saatte gitmek  mümkün.

Hansaray

Hansaray veya Kırım Han  Sarayı Kırım'ın tarihi başkenti Bahçesaray'da Kırım Hanlığı döneminde Giray Hanedanı tarafından yaptırılan ve hanlığın yönetim merkezi olan saray, Zincirli Menderese ile birlikteİ.Mengi Giray tarafından inşa edilmiştir.Sarayda  Han Türbeleri'nin yanı sıra 'Harem'Han Cami' ve Göz Yaşı Çeşmesi' gibi yapılar bulunur. Günümüzde saray dünyanın dört bir yanından gelen yılda yaklaşık 200.000  ziyaretçiyi ağırlamaktadır. Ayrıca güney- doğu Avrupa'da Türk-iSLAM KÜLTÜRÜNÜN bir abidesi olarak özel bir öneme sahiptir.Görenlerin" Tatar El Hamrası" diye nitenlendirdiği Hansaray, birbirine bağlı fakat farklı zamanlarda inşa edilmiş binalardan meydana gelen  büyük bir komplekstir. Topkapı sarayının küçük ama zarif bir benzeri gibidir.

16.yy.'ın başlarında(1503'te) Kırım Hanı I.Mengli Giray Han döneminde inşasına başlanan Hansaray, genel görünüm olarak Osmanlı saraylarından, özellikle de Topkapı Saray'ından belirgin izler taşımaktadır. Bunda İstanbul'da yetişen Kırım Hanlarının geri döndüklerinde İstanbul'da  gördüklerini Hansaray'da uygulatmaları etkili olmuştur.Evliya Çelebi Hansaray;"Dört yanı kale gibi dört köşeli, kagir duvarlı bir saray" olarak  anlatmakta ve çevresinin beşbinaltmış adım olduğunu, dört bir yanında demir kapıların, bünyesinde de darphane, mutfak, kiler, hamam,vs. yapıların bulunduğunu belirtmektedir.

Saray bir yandan Kırım Hanlığı'nın yönetildiği bir idari merkez iken, öte yandan  da  pek çok kültürel faaliyete de ev  sahipliğini  yapmaktaydı. Kırım Hanı Kırım Giray Hanı'ın(1758-1764)bir resim koleksiyonunun bulunduğu     sarayda Moliere'den oyunlar sahnelenmekteydi.Hansaray,içinde barındırdığı birbirinden kıymetli sanat eserleriyle ve hikayeleri ile  ziyaretçilerini derinden etkiler.Vaktiyle atlı süvarilerin volta attığı saray avlusunda , artık  sarayı gezebilmek için sırasını bekliyen kalabalık  turist grupları beklemektedir. Sarayı rehperiniz eşliğinde gezmeye başlandığında her köşede size anlatılacak ayrı  bir tarihin ve hikayenin olduğunu göreceksiniz. Gözyaşı çeşmesinde  mermere işlenen sevdayı, Puşkin'in Bahçesaray çeşmesi şiirinin mısralarında ise, bu büyük aşkın ölümsüz izlerini bulursunuz.Demirkapı size Kırım Hanlığı'nın  haşmet ve gücü hakkında ipuçları verecektir.Altın Çeşme, geçmişteki zenginliğinden izler taşırken, Altın  Oda'da  azamet ve ihtişam, Harem'de geçmişin gizemlerini derinden derine teneffüs edersiniz aslında. 1917 yılında ünlü sanatçı, tarihçi ve arkeolog Üsein Bodaninskiy'in çalışmaları  ile Hansaray'da  bir müze  kurulmuş ve Kırım Tatarlarına ait pek çok kiymetli eser  müzede  toplanmıştır. Fakat 1944'te Kırım Tatarlarının sürgüne  gönderilmesinin ardından  müze kapatılmış ve pek çok  kiymetli eser geçen zaman içinde  kayolmuştur. 1950 yılında" Doğu Müzesi" adıyla  ziyaretçilere kapılarını açan  Hansaray  sergilenen ve depolarda bekletilen  binlerce  eserleriyle Kırım Tatarlarının en önemli tarihi yapılarının başında gelmektedir.

Aluşta Şehri

1400 yılın  üzerindeki  tarihi sakinliği ve güzeliği ile  kışları  sesizce dinlenen, yazın ise  onbinlerce turist uğradığı bir şehir Aluşta.Aluşta'nın  hemen yanında  hüzünlü efsanesi ve 577 metrelik yuksekliği Ayu Dağ(Ayı Dağı) bulunur. Efsaneye  göre, hayatını kurtardığı bir kıza aşık olan ayı, onon kendisinden kaçıran gemiyi geri getirmek için deniz suyunu içiyor ve uzanmış bir şekilde  ölüyor. Bu efsane  dağı yerinde  görmek isteyen çok sayıda turist, Aluşta- Yalta yolu üzerinde  dağın  silüetini anlamak için ya yavaşlıyor yada yolun kenarında  bir kaç  dakikalığına duruyorlar.

Çanakaleye  Giderken   Burhaniye  Gömeçte  Atatürk  dağı  Atatürk suliyetini  görebiliyorsunuz,Diğer Atatürk suliyeti ise Ardahan' Damal sırtlarında, Karadağ'da  görme imkanı var.

Zincirli Medrese

Zincirli Medrese Bahçesaray Salacık'taki  Kırım Tatarlarının önemli Mimari  eserlerinden biridir. Doğu Avrupa'daki en eski eğitim kurumlarından biri olan  Zincirli Medrese  tek giriş yeri olan dar bir  kapı üzerindeki kitabeye göre  I.Mengli Giray Han tarafından 1500  yılında yaptırılmıştır. Kırım Han I.Mengli  Giray Han , medresenin  inşasında bizzat  kum taşımak suretiyle çalışmış ve inşaat bittikten sonra da ilmin öninde her kim olursa olsun eğilmek gerek" diyerek  medresenin tek girişine zincir çektirmiştir. Kırım hanlarının ilme verdikleri önem ve saygının göstergesi bu zincir, Medresenin ismi olarak kalmış ve büyük İslam Üniversitesi sıfatıyla Zincirli Medrese,Kırım sınırlarının dışında  da büyük nam  ve ün kazanmıştır, Medrese kapısında  asılı zincir, geçmişte olduğu gibi bugün de ilmin önünde eğilmek gerektiğini hatırlatmaktadır. Zincirli Medresede filoloji, mantık, felsefe, hitabet, hukuk, matematik,astronomi, ve diğer alanlarda eğitim veriliyor.

Simferopol Şehri

Simferopol, Kırımın  başkentidir. XVIII. Yüzyılın sonunda Rus çarıçesi Büyük Catherine  tarafından kurulmuştur. Kırım Tatarcasın'da adı  Akmescittir. Kırım Parlamentosu, Puşkin Bulvarı(vul pushkina) Karl Marx Bulvarı(vul Karla Marksa)

Lenin Meydanı(pl Lenina), vul Rozy Iyuxemburg pl Sovestkaya, Kebi djami Cami  bu bölgede buunan cafelerin, restaurantların, dükkanların,  bazı tarihi  binaların yer aldığı dar çarşı sokakları, şehrin gezilecek yerleridir.

Evliya Çelebi'nin  Akmescit hakkında yazdığı çok şey var, Ama ben " Bahçesaray doğusunda Akmescit bütün Kalgay Sultanların Tahtıdır, demiştir.iki yüz dükkanı, iki kapısı, iki tücar hanı vardır.Kalgay  Sultan Saray avlusunda Mengli Giray Camii, Şehir dışındada Abdurrahman Bey Camii meşhurlarıdır, Saray Meydanında Söylemeye değer  Taş Minareli Camii vardır.

Sivastopol Şehri

Sivastopol Karadeniz kıyısında  yer elen güzel bakımlı bir şehirdir. Sanayi, Liman, Bilim, kültür şehri olarak bilinir. Şehir;Rusya ve Ukrayna açısından büyük önem  taşır. Körfezde  her iki ülkenin donanmasına ait  çok sayıda gemi görebilirsiniz.Sıra sıra dizilmiş  bu gemileri gördüğünüzde aklınıza"Sevastopol Önünde Yatar Gemiler" türküsü  gelecektir.Sivastopol'da  mutlaka görmeniz gereken yerler başında "Panorama Müzesi gelir. Müze Şehir  merkezine yakın bir tepe üzeride, Kırım  Savaşı ile ilgili birçok anıt ve obje bulunan geniş bir park ala içinde, resim için özel  olarak inşa edilmiş yuvarlak bir binada yer alır. 360 derecelik  bir turla seyir platformundan  resimlere baktığınızda avaşa katılan  taraflar arasındaki mücadeleyi tüm detayları ile görebilirsiniz.  Kırım Savaşı  1853-1856 yılları arasında Osmanlı imparataorluğu, Fransız imparataoluğu, Sardinya Krallığı, Birleşik Krallık ile Rus İmparatorluğu arasında yapılmış, bir bölüm savaş sırasında bir bölümü hastalık ve açlıktan her iki taraftan 500.000'nin  üzerinde kişi  hayatını kayıp etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun kaybnın 175.300  civarında olduğu  hayatını kaybedenlerin  anısına  Sivastopol yakınında bir ağaçlık arazide  "Kırım  Osmanlı Şehitleri Anıtı  ve Temsili şehitlik oluşmuştur.

Ayrıca UNESCO  Dünya Kültür  Mirası listesinde yer alan,antik Yunan ve Bizans kültürünün karıştığı,Chersonesos antik yunan şehir kalıntıları, St,Vladmir'sKatedrali,Prens Vladmir Anıtı, bazilika kalıntıları, Türk toplarından yapılan çan  ile bölgeden çıkarılan  eserlerin  sergilendiği bir müzenin  yer aldığı" Tauric Chersonesos" bölgesi de  ziyaret etmek isteyenlere tavsiye edilen yerlerdendir, Mutlaka  görün.

Tatarlar Eski çağdan beri  tarımla  ve hayvancılıkla uğraştıkları için  yiyecek  maddeleri de tarımsal   ve hayvansal ürünlerin tamamıdır. Bu Yüzden Mutfaklarında hamur işine ağırlık verilmiştir."Tatar hamursuz doymaz"  sözü bunu doğrular.Oğmaç Çorbası, Mercimekli  Lakşa  Çorbası, Kartoplu Alişke Çorbası, Kuzu Sorpa,Üyken Börek, Kaşık Börek, Çiğ börek,Köbete  Saraylı, Sarıburma, Cantık, Kıyık gibi yemekler Kırım Tatarlarının mutfağının en bilinen çeşitleridir.Tatar Mutfağında  yaşamın dönemlerinde ve dinsel günlere  özgü  yiyecek ve içecekler hazırlanır. Örneğin Bebek doğduğunda cyın adı verilen  bir kutlama  yapılır. Bütün akrabalar bir araya gelir, yer içerler, bu kutlamaları değişmez  yiyeceği köbetedir. Yanında HOŞAF VERİLİR. Tavalokumu'da  meşurdur.

Düğünlerde  önce ise,  düğün evine, oraya gelecek konuklara sunulmak üzere karanfilli yağlı kurabiye götürülür. Bu kurabiyeler, sinilerin üzeri parlak kırmızı jelatin kağıdı ile  kaplanarak ve kurabiyelerin yanında kuruyemişle şekerlemeler de konup düzenlenerek verilir. Düğün Sahiplerine  kolaylık ve iyilik dilenir.Aileden  yaşlı bir bayanı  gelen konuklara  sunmakla görevlendirler, o da  bunları  önceden  hazırlamış  bir yiyecek sandığında depolar ve uzun süren  düğün boyunca gelen konuklara  sunar.

I.K.Ayvazovski Müzesi (Ayvazoski Manzara Resimleri  Sanat Galerisi

Kefe  Şehri  ile adeta  özdeşleşmiş bir ressam olan Ayvazovski'nin en meşhur eserleri bu müzede  yer almakta  ve ziyaretçilerine "Denizler Resamı" Ayvazovski'nin  en güzel  eserlerini  bir arada görebilme imkanı sunmaktadır.

Resme  meraklı  olanlara ve yolu Kefe'den geçenlere bu büyük ressamın  eserlerinin  sergilendiği bu müzeyi  mutlaka  ziyaret etmelerini  tavsiye ediyorum, Aydın Avcı olarak.

Sonuç- İvan  Ayvazovski Kimdir?

Kırım'da  bir Karadeniz liman  şehri olan Feodosiya'da  dünyaya gelen Ayvazovski,  lisede iken  resim yeteneğinden  ötürü 16 yaşında Çar I.Nikolay'ın emriyle St. Petersburg  Akedemisi'ne  alındı. Akademiden mezun  olduktan sonra  devlet tarafından  Avrupa'ya  gönderildi. Yıllar süren seyahatları  sırasında  birçok ülkede  sergiler açtı, Çağın en yetenekli Rus Ressamı olarak ün kazandı. 1844'te  Rusya'ya dönüşte  Rus donanması'nın  resmi  resamlığı  görevine atandı. Bu görev dolayısıyla yaşamı boyunca  çok sayıda  deniz ve gemi resmi yaptı. 1845'te  geldiği İstanbul'da Sultan Abdülmecit tarafında  Beylerbeyi sarayı'nda kabul edidi.1845-1890  arasında  İstanbul'a toplam  dört ziyaret yaptı, 1874'teki  ziyaretinde  Mimarbaşı Sarkis Balyan'ın  Kuruçeşme adası Şimdiki  Su adası  Galatasay mülkiyeti olan ada üzerinde bulunan  ikametğahında  bir ay kadar misafir  olarak  Sultan Abdülaziz'in Dolmabahçe Sarayı için sipariş ettiği  tabloları hazırladı.1890'daki  son ziyaretinde SultanII.Abdülhamid'in huzuruna  kabul edilerek padişaha  iki tablosunı  hediye etti.  Beşbinin üzerinde   eseri olan Ayvazovski'nin  tablolarının büyük bir kısmı  St. Petersburg, Moskova  ve Erivan devlet müzesinde  sergilenmektedir. 30 kadar eseri  Türkiye'de  Dolmabahçe Sarayı, Deniz Müzesi, Askeri Müze, Fener Rum Patrikhanesi ve İstanbul  Kumkapı  Ermeni Patrikhanesi'nin  koleksiyonmlarında bulunmaktadır.

Aydın Avcı’dan  bu hafta  bu kadar, başka güzel yazılarda buluşmak üzere, hoşçakal der, değerli yorumlarınızı beklerim.