Ülkemiz terör belasıyla hizaya çekilmek isteniyor.

İstanbul ve Kayseri’de 58 insanımızı teröre şehit verdik.

Memleketin her köşesinden teröre isyan yükseliyor.

Oyunun farkında olan insanlarımız vatandaşlarımıza sükunet telkin ediyor.

En önemli ve değerli sükunet açıklaması sayın Bahçeli’den geldi.

Türkiye üzerine oynanan oyunu görmemek mümkün değildir.

Bakmayın siz sanal medyada atıp tutanlara “Ben demiştim” diyenlere.

Onlarda olacakların ve yapılmak istenenin farkında.

Ne ki, kendilerini siyasi körlüklerinden kurtaramıyorlar.

Böyle yaparak siyasi sonuç alacaklarını düşünüyorlar.

Bu siyasi körlük sadece iç terör bahanesiyle söyleyenlerle sınırlı değil.

Halep’te yaşananlar üzerinden de benzeri oyun tezgahlanıyor.

Halep’te yaşanan insanlık dışı saldırıların ve bu saldırıların bir tarafında çakallık peşinde olan İran politikalarının üzerinden mezhep hesaplaşması yapmaya çalışanların varlığı da aşikar.

Buradan neyi murad ediyorlar. ne elde edecekler bilmiyorum.

Bildiğim bir şey var.

Suriye’de yaşananların mezheple alakası yok.

Zalim iktidar ve destekçileri bir mezhebi zulümlerini örtmek için “Şal” olarak kullanıyorlar.

Devletimizin en tepesi “Ben ne Sünniyim ne Şiiyim, ben müslümanım” derken birilerinin devlet politikalarını mezhepçi bir anlayışa mahkum etmeleri doğru değildir.

Suriye’de öldürülen “adalet, merhamet ve insanlık” değerleridir.

Bunu böyle bilelim.

Ülkemiz Gezi olaylarından beri sistemli olarak saldırı altındadır.

Bu saldırıları yaptıranların nihai hedefi “Diz çöktürülmüş Türkiyedir”

Bunu elde etmek için saldırılarını sürdürecektir.

Son tahlilde yapacakları en büyük tuzak “Türkiye İran savaşıdır.”

Şartlar bizi oraya sürüklerse bu savaştan kaçmayız.

Ama göz göre göre bu tuzağa düşmek doğru değildir.

Bizim söyleyeceğimiz budur.

Ne Şii fanatizmi, ne Sünni fanatizmi için bölge tehlikeye atılmamalıdır.

Türkiye bir mezhebin değil kadim insanlık değerlerinin savunucusudur.

Erdoğan kararmış vicdanların değil, aksine insanlığın temiz vicdanıdır.

Bu sebeple Amerika’nın yeni başkanının kızı Erdoğan hayranıdır.

Bu temizlik ve safiyetin üstüne “mezhep ve ırk” gölgesi düşmemelidir.

Mücadele meşru zemininde sürdürülmelidir.

Bu mücadelede feda edilecek ne bir Şii, ne bir Kürt olamaz.

İnsanlık değerlerine ihanet edenler “Mezhebi ve ırkı” bakılmadan muamele görmelidir.

Doğrusu budur.

*****                         *****                   *****

Geçen hafta ilimizde gündem sayın Rektörümüzdü.

Şahsıyla ve yönetim anlayışıyla ilgili bir çok şey konuşuldu yazıldı.

Bütün bunlar elbette olur.

Burası özgür bir ülke. eleştiri serbest.

Hakkında yazılanlara ve söylenenlere kendisinin vereceği bir cevap vardır mutlaka.

Cevap verip vermeyeceği kendisinin uhdesindedir.

Kimseye avukatlık yapacak değilim.

Ancak beni ilgilendiren bir tarafı olduğu için bir kaç kelam etmek isterim.

Ben Ak partinin kurucularındanım.

ADÜ ile ilgili geçmişte neler yaptığımız ve orada görev yapanlar hakkında bilgi sahibiyim.

Dün orada bırak Ak Parti karşıtlığını, farklı ideolojik ve mezhebi yapılanmalar yapılırken etkili makamlarda olup susanların şimdi konuşmasına itirazım vardır.

ADÜ çok uzak değil, yakın zamanlarda milletiyle ve değerleriyle buluşmuştur.

Bayır Bucak Türkmenlerine yardım tırı üniversiteden kaldırılmış, diğer üniversitelere örnek olmuştur.

Bunlar Cavit Bircan Hoca ve ekibiyle olmuştur.

Böyle bir üniversiteden niye rahatsızlık duyuluyor?

Doğrusu FETÖ sürecinde yaptıklarıyla birilerini rahatsız etmiş olduğu için cephe açılmış olabilir mi? Diye düşünmeden edemiyorum.

AK partililer rektörle uğraşacağına sahip çıkmalıdır.

ADÜ Rahmetli Başvekile uygun demokrasi kalesi haline gelmelidir.

Akademik eğitimiyle, başarılarıyla gündeme gelmelidir.

 

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA