BEKLENEN VE ÖZLENEN AYDIN'DAN AYDIN'A BATIDAN BAŞLIYARAK KUZEY DOĞU VE (BATUM GECE GÜNDÜZ GÖRÜLECEK)KARADENİZ 2014 TUNCALLAR TURİZM A GRUBU SEYAHAT ACENTESİ GÜVENCESİYLE YAPILDI DETAY YAZIM AŞAĞIDAKİ GİBİDİR.
___________________________________________________________________________
24-AĞUSTOS-2014- 01-EYLUL-2014 Tarihleri arasında Bolu Abant'tan başlanılarak,Gölcük, Yeniçağ üzeri Mengen Amasra Batı Karadeniz Bölgesinde Bartın iline bağlı bir ilçedir, Çeşmi Cihan(Dünyanın gözleri) Denize doğru uzanmış bir burun iki yanında korunaklı birer liman görevi gören iki koy ve ana karaya bağlı ve bağımsız adaları ile eşsiz bir görsel güzelliğe de sahip balık ve salataları ile meşhur Amasra gezilip görüldükten sonra akşam saatlerinde Safranbolu’ya varıldı, geç olduğu için Park otelimizde akşam yemeği alınarak konaklamaya geçildi,Klasik Osmanlı kent mimarisi yansıtan, tarihi evleri ile ünlü Safranbolu, Cinci hoca han ve hamamı- pazaryeri-Yemenciler çarşısı- Güneş saati,İzzet paşa camii Akça su kanyonu-Manifaturacılar Çarşısı, Demirciler çarşısı, Bakırcılar çarşısı ve Hıdırlık tepesi , Safranbolu lokumu İmren lokumcusunda sinevizyonla yapılan tanıtımdan sonra, Safranbolu’dan ayrılıyoruz, Kastamonu, Hükümet konağı, Şerife bacı anıtı,Şeyh Şaban-i veli türbesi.
Kastamonu Karaçomak Deresinin iki yakasına kurulmuş olan Kastamonu, Kurtuluş savaşında verdiği örnek mücadeleden sonra "Şehitler Diyarı" adıyla anılır, Diğer özelliği Kıyafet devriminin yapıldığı ilimiz, Ilgaz dağları ile meşhur, Rıfat Ilgaz’ın meşhur Hababam sınıfı Gezimiz ardından ünlü ilimiz Sinop'a varıyoruz, Küçük ve şirin bir il olan Sinop'ta ülkemizin tek fiyortu, yemyeşil ormanı, denizin bir nehir gibi kara içine girdiği Hamsilos Koyu, Akliman, Maket gemi yapım Atölyeleri, liman,romanlara ve türkülere konu olmuş Tarihi Hapishaneyi gezip, yeni yapılan otobandan, 1.5 saat sonra Samsun ilimize varıp 4 yıldızlı YAFEYA otelimizde akşam yemeği alınıp, konaklama faslına geçildi, Sabah kahvaltısı ardından, Gazi müzesi, Heninrich Kripplle'in ünlü Atatürk Heykelini İlk adım anıtını Atatürk'ün Samsuna Çıktığı
Temsili Bandırma vapuru gezilip görüldükten sonra Terme, Çarşamba,Perşembe, Ordu Giresun, Trabzon üzeri Rize'ye varış, Gidişte Ordu'da Boztepe, Teleferik ile çıkıldı,Ordu Kentinin sembolü olan Boztepe’ye çıkmalı, Şu orduya bakmalı sözünün mekanı olan Boztepe'ye çıkıyoruz, Burada Orduyu ve Karadeniz'i ayaklarımızın altında hissettik, Öğlen yemeği yenip Teleferikle tekrar aşağı inilerek, yolumuza devam ettik, akşam saatlerinde Rize’ye varıldıktan sonra Rize Green Hotel'de akşam yemeği ve konaklama, Konaklama öncesi dolmuşlar tutularak ziraatçılar tepesine gidildi, Çaykur’un özel çayları içildi bu tepeyi yapan Muğlalı Zihni Derin'dir, Allah gani rahmet eylesin.Rize halkı için özel bir mesire yeri.
Sabah açık büfe kahvaltımız ardından 1350 metre yükseklikteki Ayder yaylasına çıktık,Yayla gezimiz ardından Fırtına deresinde rafting yapan gruplar seyredilerek, benekli alabalıklar yenilerek,Arhavi üzeri Hopa tur işbirliği ile Sarp sınır kapısına varıldı, Karşıya geçiş inanınki bir cehennem azabından farkı yok, uzun uğraşlar neticesi karşıya geçildi, bizi bekleyen aracımız ile rehber eşliğinde Batum’a hareket edildi. Sarp sınır kapısında giriş işlemlerimizi tamamladıktan sonra Gürcistan/ Acara bölgesine geçildi.Hz İsa’nın on iki havarisinden biri olan St.Mathias’ın mezarının da bulunduğu Roma döneminden kalan ve en son Osmanlılar döneminde kullanılan Gonio kalesi görüldü. Batum şehir merkezine doğru devam ederken Bayburt’dan doğup Batum sınırına kadar kendine keskin çizgiler oluşturan Çoruh nehrini ve üzerindeki eski Gonio köprüsü görüldü.Bir sonraki durağımız şehir merkezinden 9 km uzaklıktaki Dünya’nın el ile hazırlanmış ikinci büyk bahçesi olan tropik bitkileri ile ünlü Batum botanik bahçesi oldu.Bu birbirinden farklı tropik çiçekler ve ağaçlar görüldükten sonra tekrar şehir merkezine dönülerek kent gezildi. Burada tarihi Meryem Ana kilisesi, tarihi Orta Camii,Rus Ortodoks kilisesi, Ermeni Ortodoks kilisesi, Posedion anıtı, Tiyatro binası, Medea Heykeli, Batum limanı ve yeni oluşturulan yüzüyle Avrupa meydanı görüldü.Daha sonra Akşam yemeği yeni açılan Batum’u geen guide rivera restaurantında alınarak, grupta bir arkadaşımızın doğum günü kutlanarak, Batum'dan ayrılıp, Hopa’daki Cihan Otel'e yerleşerek, sabah kahvaltısı ardından Uzungöl’e gidildi İnan kardeşlerinin 1970'li yıllarda başında Dursun Ali İnan'ın sıfırdan başlayarak temelleri attığı konaklama tesisleri ve alabalık üretimi bugün Uzungöl'ün bütün dünyaca tanınan bir turizm merkezi olmasının önünü açmıştır.
Yöredeki turizmin Uzungöl'ün nüfus yapısını ve kültürel değerlerini bozan değil, koruyan bir yoldan geliştirilmiş olmasını sağlayan en önemli unsur DURSUN ALİ İNAN'NIN kurduğu tesislerin adeta turizm okulu işlevi görmüş olmasıdır.
Bu açıdan Uzungöl'de turizmin gelişmesi ülkemiz için örnek alınması gereken bir model teşkil etmektedir.
Yılın 12 ayı hizmet vermektedir.
Anlayacağınız, Doğu Karadeniz yağmurlarının suladığı bitki ile Dünya'da marka oldu,o yüzden Çayın ANAVATANI RİZE.
Fındığın Anavatanı GİRESUN Fiskobirlik,ülkemizde üretilen fındığın işlemesi suretiyle ürün kalitesi ve çeşitliliğini artırmak, damak zevkine yeni tatlar sunmak, hammadde, yarı işlenmiş ve mamul ürünlerle ülke ekonomisine daha büyük katkı sağlamak amacı ile 1981 yılında " Entegre Fındık İşleme Tesisleri San Tic. A.Ş. adı altında birlik iştiraki olarak çalışmalarına devam etmektedir.
Giresun’da toplam 52.000m2 alan üzerine kurulu tesiste, idare binası, tartı ünitesi, 2200 ton kapasiteli ön silo, fındık kırma fabrikası, iç fındık silosu, fındık işleme ve paketleme fabrikası, kalite kontrol laboratuvarı, mikrobiyoloji laboratuvarı sosyal tesisler ve depolar yer almaktadır.En büyük en önemli ünitesi Fındık İşleme Fabrikası'dır. 6120 m2 alan üzerine kurulu olan bu fabrikanın yıllık işleme kapasitesi(günde 8 saat ve yılda 300 gün olarak) 33.420 ton iç fındıktır.Fiskobirlikte bütün üniteler otomatik olarak yapılır.
Tabi Çayın anavatanı olan Rize Cumhuriyet Çay fabrikasını da unutmamak gerek, Zaim oğlu Rize bezleri.
Rize Anadolu’nun topografyasına ve bitki örtüsüne bakarak Rize'yi tahmin etmek olanağı yoktur. Rize Anadolu'ya oranla daha engebeli sarp haşindir.Bitki örtüsü yer karası görülmeyecek kadar gürdür. Kıyı şeridi ve iç kesimler değişik tonu ile adeta yeşile boğulmuştur. Rize flora olarak ta dünyada ün yapmıştır. 20 civarında endike bitki Rize'de yetişmektedir.
Kıyı şeridi yanında iç kesim, o arada dağ ve yaylalar apayrı bir görüntü ile bu tabloyu tamamlamakta geleneksel köy ve yayla ev mimarisi doğayı etkileyici bir zenginlik katmaktadır.
Rize'yi gezip görenler umduklarından daha zengin ve her yönü ile büyüleyici doğa ile karşılaşırlar, Rize’ye gelen dağcılar Doğu Karadeniz’in yüksek zirvesi Kaçkar'lara çıkabilmekte dünyanın ünlü balını ANZER'DE tadabilmekte, AYDER KAPLICALARINDAN Yararlanabilmektir.
Bunları anlattıktan sonra, Sürmene’de sürmene bıçakları alındıktan sonra ARŞİN'DE ARŞEN otelde akşam yemeği ve konaklama.
KAYALARA OYULAN TARİHİ" SÜMELA MANASTIRI"
Trabzon'un Maçka ilçesinin güneyinde Karadağ'ın bir tepesinin yamacına yapılmış olan manastıra halk tarafından MERYEM ANA MANASTIRI deniyor.MERYEM(Panaghia) adına kurulan bu manastırın Sümela" adı ise kara-siyah karanlık anlamına gelen MELAS Kelimesinden aldığı söylenir.Gitme şansını yakalayan grup kayaların siyahlığını fark ettik, Ayrıca burada saygı gören siyah Meryem tasvirinden manastırın Sümela adını aldığını ve bu dağın adına da manastırdan dolayı OROS MELA- Karadağ olduğu söylenmekte.
Bu arada , artık manastırın her türlü tanıtımının Meryem ANA adıyla yapılması yönünde bir karar alındığını da hatırlatmakta yarar var. Bana sorarsanız yanlış bir karar ama büyüklerimiz her şeyi bilir diyerek bu kısmı geçelim.
EFSANELER
Sümela Manastırının kuruluşu efsaneye göre iki Atinalı Barbabas ile yeğeni Sophronios rüyalarında Hz. Meryem'i görmüşler rüyada Meryem Ana onlara bir manastır yaptırmalarını ve yerini,nasıl gideceklerini tarif etmiş.
Bunlar St.Luka'nın yaptığı rivayet olunan tabloyuda beraberlerinde alarak yola çıkmışlar. Deniz yoluyla Trabzon'a gelip Karadağan sarp yamacında kiliseyi kurmak için karar vermişler. Ve böylece 375-395 ilk kaya kilisesi kurulmuş. Bu tarihi manastırın kesin kuruluş tarihi değilse de bahsedilen tarih aralığında yapıldığı sanılıyor. Bu tarihler ve efsaneler bir tarafa bırakılacak olursa manastırın tarihini Trabzon Bizans hanedanları devrinden sonra incelemek de mümkündür. III. Alexios burasını 1360 yılında inşa ettirmiş 17 m yüksekliğinde 40 m uzunluğunda 14 m genişliğinde 72 odalı bir eser yaptırmış. Trabzon kralları bu manastıra vermiş olduğu hediye ve haklarla, halkın desteğini sağlamıştır. Trabzon Türkler tarafından alındıktan sonra da Osmanlı Sultanları bu manastırın haklarına dokunmamışlardır.
Patika Yol
1962 yılında merdivenleri ile kapısı tamir edilerek turistlerin ziyaretine elverişli bir duruma getirilmiş olan görkemli yapı hayranlık ve şaşkınlık uyandırıyor insanda. 1972 yılında ören yeri olarak ziyarete açılan yapıya orman içerisinden 23-30 dk’lık bir patika yoluyla ulaşılabilindiği gibi manastıra minibüsler ile de ulaşılabilir. Patika yolu tavsiye ederim. Biraz zorlu fakat çok zevkli bir tırmanışla birlikte güzel manzaralar armağan ediyor. Manastırı gezerken dünyanın kuruluşunu ve hristiyanlığın gelişimini anlatan yüzlerce yıllık duvar resimlerinin ( fresk ) üzerinde bazı yüzlerin kazındığını duvarlara Ali Ayşe'yi seviyor gibi çok anlamlı ve gelecek vaat eden edebi yazılar yazıldığını da görebiliyorsunuz. Sümela elimizden kaçıp giden tarihe inat bence görülmesi gezilmesi gereken bir yer.
Sümela Manastırı gezimiz ardından Atatürk köşkü,Ayasofya müzesi ve minik bir Trabzon şehir turu yaparak Akçaabat üzeri Giresun Amazon Aretias Hotel'e varış yapıp canlı müzik eşliğinde açık büfe akşam yemeğimizi de alarak günün yorgunluğu atıldı. Ertesi gün açık büfe sabah kahvaltısı ardından Ünye'ye doğru yola çıkıldı. Ünye merkez ve Atatürk parkı gezildikten sonra Samsun Havza üzeri Amasya'ya varıldı. KARADENİZ TURUMUZUN FİNALİNİ ŞEHZADELER ŞEHRİ AMASYA TARİHİ VE TURİSTİK YERLERİNİ GEZEREK YAPMAK İSTEDİK. Müze-Kent görünümü, doğal güzellikleri, 15 medeniyetin izleri, kayalara oyulan Kral Mezarları ve Su Kanallarıyla sizleri bekliyor. Arkeolojik bulgulara göre Amasya''nın 7500 yıl öncesine (M.Ö. 5500) kadar uzanan bir geçmişi vardır. O dönemden itibaren Hititlerden Perslere, Romalılardan Osmanlılara kadar çok farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Amasya gezimiz ardından The Apple Palace Hotel'e gidilerek akşam yemeği yenip konaklama yapıldı. Ertesi gün Açık büfe sabah kahvaltısı ardından otelden ayrılıp.Amasya-Çorum-Kırıkkale üzeri Ankara’ya vardık. Atamızın ebedi istiratgahı ANITKABİR ziyareti ardından Afyon-Denizli-Nazilli karayolu üzerinden Aydın’a varıldı. Bu turumuzda toplam 4200 km yol yapıldı. Tuncallar Turizm Karadeniz turunda Tur operatörü Aydın AVCI yönetiminde ve rehberliğinde şirketin yönetim kurulu başkanı Ali Tuncal önderliğinde Amasra-Safranbolu-Batum-Trabzon-Amasya 5 adet bölgesel kokartlı rehberler eşliğinde gezimiz yapılmıştır. Kısa zamanda içinde dolan Karadeniz turumuza gösterilen ilgi ve alaka için acentemiz adına teşekkür ediyorum. Bir başka Karadeniz turunda siz değerli okuyucularımı görmek üzere diyerek yazımı sonlandırıyorum.
AYDIN AVCI’NIN GEZİ NOTLARI :
- TURİZM YETERİNCE BENİMSENMEMİŞ BÖLGE HALKI SAHİP OLDUĞU DEĞERLERİN TAM OLARAK FARKINDA DEĞİL
- TURİZM SEKTÖRÜNDE Kİ İŞLETMELER GELİŞMEYE ÇOK AÇIK DEĞİL
- HERYERDE AYNI OLMAMAKLA BİRLİKTE BİR ÇOK RESTAURANTLARDA VEYA OTELLERDE HİZMET VE SERVİS KALİTESİ DÜŞÜK ( GARSONA ‘’BU PORSİYON AZ DEĞİL Mİ ?’’ DİYE SORDUĞUNUZDA SİZE ‘’ AMA FİYAT UCUZ ‘’ CEVABINI ALABİLİRSİNİZ.
- ORDU’DAN GEÇERKEN BOZTEPE’DE MUTLAKA DURUN KENTİ TEPEDEN İZLEYİN.
- GİRESUN KALESİNİ ZİYARET ETMEYİ SAKIN UNUTMAYIN.
- UZUNGÖL ÇEVRESİNDE BİSİKLET İLE GEZİLEBİLİR.
- UZUNGÖL’DE TEREYAĞINDA TAPTAZE ALABALIK VE SÜTLAÇ YİYEBİLİRSİNİZ.UZUNGÖL’DE İÇKİ SATIŞI YOKTUR.BURADA ÇOK SAYIDA ARAP TURİST GÖRMENİZ MÜMKÜN. YAZ AYLARINDA ARAPLARIN EN ÇOK TERCİH ETTİĞİ YERLER ARASINDA UZUNGÖL BAŞTA GELİR.
- SİNOP’DA CEVİZLİ MANTI YİYİN.
- KARADENİZ’İN BİR ÇOK KENTİNDE BULABİLCEĞİNİZ LAZ BÖREĞİNİ MUTLAKA DENEYİN.
- GÜZEL BİR KENT OLAN SİNOP’DAKİ TARİHİ CEZA EVİNİN SUNUMU ÇOK DAHA İYİ YAPILABİLİR. KENDİMİ TARİHİ BİR YER DEĞİLDE HARABE BİR YER GEZER GİBİ HİSSETTİM. CEZA EVİNİN BARINDIRDIĞI TONLA HİKAYE VAR. BİR TANESİ ORADAKİ MAHKUMLARDAN BİRİNİN BAŞLATTIĞI AĞAÇTAN OYMA KÜÇÜK YELKENLİ YAPIMI HAPİSTEN ÇIKTIKTAN SONRA BU İŞİ ÖĞRETTİĞİ KİŞİLER GEÇİMLERİNİ BU KÜÇÜK YELKENLİLERDEN SAĞLIYOR. DEV DÜKKANLARDA KÜÇÜKLÜ BÜYÜKLÜ BİNLERCE YELKENLİ GÖRMENİZ MÜMKÜN.
Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınkonuşuyor etiketiyle paylaşın, yayınlayalım!