Tanzimat’la başlayan süreç devam ediyor.

Nedir o süreç?

İstikameti değiştirilmek istenen büyük nehrin yatağını değiştirmek.

Omuzlarında taşıdığı ağır yükten yorgun düşen büyük nehir, halini beğenmeyenler tarafından aslından koparılmak, mecrasından çıkarılmak istendi.

Yorgun nehir, büyük savaştan sonra toparlandı ve yeniden ayağa kalktı.

Kurutmak isteyenlere direndi, varlığını korudu.

Sonra birileri nehre sahip çıktı.

Nehre bir güzergâh tayin etti.

Nehir, tayin edilen güzergâhı beğenmedi.

Yatağında akarken önüne çekilen setlere direndi.

Varlığını ve kimliğini korumak iradesi gösterdi.

Önüne kurulan setler, yatağını değiştirmek için açılan kanallar suyun yatağını değiştiremedi.

Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası, Serbest Fırka, Demokrat Parti, Adalet partisi, MHP, MSP-RP, ANAP, BBP ve diğer milletin partisi olanlar, Demokrat Parti’nin 1946'da “Yeter söz milletindir!” prensibini önemsediler.

2001’de AKPARTİ ise, “Yeter sözde, kararda milletindir” prensibiyle nehrin yatağında varlığını sürdürme iradesi olarak değerlendirilmelidir.

Yani diyebiliriz ki, nehir mecrasını hiç terk etmedi.

Yatağında akmaya devam ediyor.

Gün geçmiyor ki, bin bir desiseyle ayrıştırılanlar nehrin ana yatağıyla buluşmasın.

2002 yılında, yüzde otuz dört ile yatağını bulan nehir, kendinden ayrı düşürülenlerle günden güne buluşuyor.

Eski ihtişamlı günlerine, birliğine, dirliğine, coşkun ve heybetli çağıldayışına kavuşuyor.

Nehir her zaman asaletini korudu, iradesine yapılan müdahalelere karşı taşkınlık etmedi.

Darbeler ve müdahalelere prim vermedi.

Yatağından, kendi mecrasında akmaktan vazgeçmedi.

Kaygılandığı, endişeye kapıldığı zamanları oldu.

Ama hiç ümitsizliğe düşmedi.

Sükunetle ve sabırla akışını sürdürdü.

Kendinden koparılmak istenen her parçası için üzüldü, onları özledi.

Ama kırılmadı, küsmedi.

Koparılan parçalarla buluşacağı günün özlemiyle yaşadı.

Nehir her gün büyüdü, çoğaldı.

Küçük dereler halinde yatağını arayanlarla buluştu.

Bu gün, nehrin ana gövdesi yüzde elliyi buldu.

Nehrin, ayrılanlarıyla buluşmasının önü açılıyor.

On altı Nisan buluşmanın gerçekleşmesi ve kalıcı olması için bir milattır.

On altı Nisandan sonra artık nehrin akışına müdahale dönemi bitecektir.

Nehir kendisinden bereket bekleyen toprakların hizmetinde olacak, ulaşabildiği her toprak onunla bereketlenip, insanlar bereketli güzel günlere, refah, huzur ve mutluluğa ulaşacak.

Coğrafyamız; nehrin özgürleşeceği, istiklal ve istikbalin belirleyici gücü olmasının hasretiyle yanıp kavrulmaktadır.

Direnen nehir; Anadolu’dur, Türk milletidir.

Güzel günler yakındır, kendi ellerimizdedir.

“Sözünde Kararında bizde” olduğu günlere erişiyoruz.

Kararımızı gür bir sesle haykırmak, cihana ilan etmek bizim elimizde.

Darbelere, müdahalelere, üzerimizde vesayet kurmak isteyenlere HAYIR!

İdam sehpasında asılan başbakanlara, mahpuslara atılan siyasilere HAYIR!

Siyasetin sanık sandalyesine oturtulmasına HAYIR!

Darbe mahkemelerine HAYIR!

Soygun ve vurguncu sermayenin emeğimize tasallutuna HAYIR!

Bölünmüşlüğe, eli böğründe bırakılmışlığa, çaresizliğe HAYIR!

Bürokratlar tarafından terbiye edilmeye HAYIR!

Hâsılı;

Sömürge ülkesi muamelesi görmeye HAYIR!

***

Kendi mecramızda, tabi halimizle akmaya, istiklal ve istikbalimize sahip çıkmaya EVET!

Milletin üstündeki vesayetin kalkmasına EVET!

Darbesiz ve istikrarlı demokratik ülkeye EVET!

Siyasetin korkusuz bir şekilde yapılmasına  EVET!

Büyük millet buluşmasına, ortak iradeye, hizmete adanmış Yürütme’ye EVET!

Emeğe saygılı üretimi önceleyen yerli sermayeye  EVET!

Nasıl yönetileceğimizin usul ve Kanununu koyan, Yasama’nın kuvvetlenmesine EVET!

Yargının Milli İradenin emrinde, millet adına Bağımsız ve Tarafsız olmasına EVET!

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA