Bu hafta sonu Dachau’daki Nazi Toplama Kampı tutsaklarının 70 yıl önce Amerikalılar tarafından kurtarılması anıldı. Başta Başbakan Angela Merkel olmak üzere, Bavyera Başbakanı Horst Seehofer, birçok ülkeden bakanlar, diplomatlar, müttefik güçlerin askeri temsilcileri ve eski tutsaklar yakınlarıyla katıldı.
 
Dünya Basın Özgürlüğü gününe denk gelen bu etkinlikte, yaklaşık bir metre ötemdeki Dünya’nın en güçlü kadın politikacısı olan Merkel’i hiç bir koruma zorbalığı yaşamadan ajansım için kameraya çekmenin tadını çıkardım.
 
Nazi Almanya’sının ilk toplama kampı olan Dachau Toplama Kampı 1933’de kurulurken Nazi rejimi karşıtları için bir hapishane olarak kurulmuş ve daha sonra zamanla çoğunluğu Polonya Yahudileri ve Ruslar olmak üzere 33 ülkeden 200 bin kişiyi barındırmış. 29 Nisan 1945’de Amerikalılar kampı ele geçirdiklerine kadar bu kampta yaklaşık 41 bin 500 kişi yaşamını yitirmişti. Ölenler arasında farklı kaynaklara göre sayıları 27 ile 45 arasında değişen Yahudi, Müslüman ve Ortodoks Türk vatandaşları vardı. Kayıtlarda bunların doğum yerleri İstanbul, Nazilli, Berlin, Antwerpen, Adraponol, Mons, Zeum veya Odessa olarak görünüyordu. Dachau tutsaklarından Türkiye’nin Budapeşte Büyükelçiliği Basın Ataşesi gazeteci Dr. Emrullah Nerin Gün ise kurtarılanlar arasındaydı…
 
70. yıl anma töreninde kamptaki kurbanların ve kurtarıcıların ülkelerinin bayrakları arasında Türk bayrağı da unutulmamıştı. Kurbanların ülkelerinin diplomatik temsilcilikleri ve değişik dernekler çelenkler hazırlatmış ve bu çelenkler törenle soykırımı anıtına konuldu. Çelenkleri tek tek okuduğum halde benim gözüme Türkiye’den bir çelenk ilişmedi.
 
Herhalde gözümden kaçtı…
 
Başta Yahudi cemaatinin din adamları olmak üzere, Katolik, Protestan, Rus Ortodoks, Yunan Ortodoks ve diğer dinlerin temsilcileri şaşalı kıyafetleriyle törende en ön sıralarda yerlerini alırken, Müslümanları temsil eden bir din adamı göremedim..
 
Herhalde gözümden kaçtı…
 
Nazi Toplama Kampı girişinde başta Uluslararası Af Örgütü olmak üzere değişik kuruluşlar bilgilendirme stantları kurmuş, broşürler dağıtıyorlardı. Orada aklıma onlarca Yahudi’ye Türk pasaportu vererek canlarını kurtaran kahraman Türk diplomatları geldi. Son olarak Alman meclisinde geçen „Ermeni Soykırımı“ tartışmaları geldi. Acaba dedim, son günlerde sadece Türkiye’deki seçimlere odaklanan Münih’teki Türk STK’lar burada bir stant kurup ta, Nazi zulmünden kurtarılan Yahudiler konusunu ve Ermeni tehciri konusundaki Türk tezlerini içeren broşürler dağıtamazlar mıydı… Dünyanın otuzun üzerinde ülkesinden yüzlerce insan etkinliğe katılmıştı da… Ben de herhalde fazla hayalciyim,
anma töreninde görevli medya mensupları haricinde Türk göremedim, Dachau’da yaşayan Türkler’in bile etkinlikten haber leri yoktu…
 
Herhalde gözümden kaçtı…
 
Bu biraz sitemli izlenim yazımı Münih’teki Türk STK’larına bir öneri ile sonlandırmak istiyorum.
 
Nazi döneminde bir çok Avrupa ülkesindeki onlarca Yahudi’ye Türk pasaportu vererek ve onlar için mücadele ederek ölümd
en kurtaran Türkiye Büyükelçilikleri’nde görev yapan kahraman Türk diplomatlarının zorlu mücadelesini a nlatan „Türk Pasaportu" filmini , kentteki bir Yahudi cemaati işbirliği yaparak bir sinemada gösterilmesini organize etmelerini öneriyorum.
 
Ermeni tehci
ri konusunun Almanya’da ayyuka çıktığı bu günlerde bu tür bir filmin, Türkün insancıl yüzünü göstermesi açısından önemli olabileceğini tüm iyi niyetimle düşünüyorum.