Ahmet Türk: `Ankara'yı, Parlamentoyu bir çözüm yeri olarak görmeseydik bugün parlamentoda olmazdık'

DEMOKRATİK Toplum Partisi (DTP) milletvekili Sebahat Tuncel, Türkiye'de ciddi bir bölünme fobisi ve korkusu olduğunu söyleyerek, bölünme korkusuyla halkların en küçük kültürel taleplerinin bile terörize edildiğini, bu korkunun devam etmesi ve demokrasi, özgürlük ve eşitlik gibi hakların sağlanmaması durumunda yarın o korkulan bölünmenin de gerçekleşebileceğini belirtti.

DTP Milletvekilleri Ahmet Türk ve Sebahat Tuncel Almanya'nın başkenti Berlin Eyalet Parlamentosu'nda dün düzenlenen `Türk-Kürt Uyuşmazlığı ve Barışçı Çözüme İlişkin Perspektifler' konulu bir Konferans'a katıldı.

DTP Grup Başkanı Ahmet Türk konferansta yaptığı konuşmada, Ankara'yı çözüm yeri olarak görmemiş olsalardı parlamentoda olmayacaklarını belirterek şunları söyledi:

"Bugün Türkiye'nin tüm hassasiyetlerini göz önünde tutarak, 72 milyon insanın hassasiyetlerini göz önünde tutarak gerçekten kardeşleşmeyi, bütünleşmeyi, özgürleşmeyi esas alan bir projeyle ortaya çıkmamız gerekiyor. Demokratik Toplum Partisi bu projeyi yerine getirmek için bugün demokratik siyasetin içindedir. Bunu çok açık ifade ediyoruz, eğer Ankara'yı, Parlamentoyu bir çözüm yeri olarak görmeseydik bugün parlamentoda olmazdık. Yaşar Büyükanıt askeri yöntemlerle bunun çözülemeyeceğini söylüyor. Burada kastettiği sosyal, ekonomik, kültürel tedbirler değil. Tüm halkı, her kesimi Kürt'lere karşı yönlendirmeye yönelik bir çağrıydı bu aslında. Bizim tepki göstermemiz yetmiyor diyor, halka çağrı yapıyor sizde tepki gösterin diye. Aslında onu öyle yorumlamak lazım. Sizler farklı ve yanlış yorumluyorsunuz. Yine yapılan mitingler bir ortamın hazırlanması içindi, halk ve sivil toplum örgütleri adeta yönlendirildi. 22 Temmuz seçimlerine gittiğimizde şoven ve ırkçı bir dalganın egemen olduğunu görüyoruz. Savaş kışkırtıcılığı yapan kesimler vardı. Tabi ki ürken Kürtler ne yapacaktı; bir tarafta MHP var, diğer tarafta şoven milliyetçi duygularla siyaset yapan CHP var, öbür tarafta da daha ümmetçi Kürtlere de zaman zaman destek veren bir AKP var. Kürtler aslında o seçimlerde AKP'yi sığınacak bir liman olarak gördüler. Bunu görmemiz lazım. Ama şunu da söylüyorum o sığındıkları liman kısa bir süre sonra rüzgarlara ve fırtınalara açık olduğunu da gösterdi.ö

TUNCEL: KÜRT SORUNU SADECE TÜRKİYE'NİN SORUNU DEĞİL

DTP Milletvekili Sabahat Tuncel de, artık çözümün ertelenmeyeceği bir noktaya gelindiğini belirterek, "Arkadaşlarımız AKP'nin değiştiğini, ordunun değiştiğini sorunlara farklı yaklaştığını söylediler. Evet bu doğru, çünkü artık sorunun bir kimlik sorunu olduğunu, kart kurt meselesinden öte bir Kürt meselesi haline geldiğini Türkiye'deki dinamikler ve bütün dünya biliyor. Bugün Kürt sorunu sadece Türkiye'nin sorunu değil, işte Almanya'nın da sorunu Avrupa'nın da sorunu, dünya sorunu haline geldi ve bu dünyada en çok tartışılan konulardan biri. Tabi ki bu değişim ve dönüşüm karşısında Türkiye kendisini değiştirmek zorunda ve bir yaklaşım belirlemek zorundaö dedi.

Tuncel konuşmasına şöyle devam etti:

"Şimdi Türkiye'de ciddi bir bölünme fobisi var ve bölünecek korkusuyla halkların en küçük taleplerini terörize ediliyor. Kim kimlikten bahsediyor, kim kültürden bahsediyor Kürtler'in kendi dilini, kimliğini özgürce kullanmasından bahsediyor `ölüneceğiz' diye ondan korkuluyor. Ama eğer Türkiye bu hakları sağlamazsa, Kürt halkının demokrasi, özgürlük ve eşitlik taleplerine cevap vermezse yarın o korkusunu duyduğu bölünme de gerçekleşebilir. Dünya değişiyor, Ortadoğu değişiyor dedi arkadaşlarımız, bu doğru. Kuzey Irakta bir oluşum var. Bugün Türkiye'deki 20 milyona yakın Kürdün yönü Ankara'dadır, Ankara'nın bu işi çözmesini istiyor. Eğer Ankara bu işi çözemezse farklı bir yöne de kayabilir. Bunlar dünya gerçekliği bunu görmek zorundayız.

ÇAKIR: `DTP TÜRKİYE'DEKİ KÜRT HAREKETİNİN GÜNDEMİNİ BELİRLEYEN BİR PARTİ OLAMADI'

Konferansa katılan Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır, PKK'nın yanlış yaptığını söyleyerek, "Ankara Ulus'ta ve Diyarbakır'da patlayan bombalar Türkiye'de toplumlar arasında çatışma ihtimalini körükleyen şeylerdir ve bunun kimseye hayrı yoktur. Bunun sonucu Türkiye'de batabilir ama hep birlikte batarız. Kabaca söylersek, bu bir intihar stratejisidir. İntihar ederken de karşı taraftan mümkün olduğunca fazla insanı birlikte götürme stratejisidir. Bunlar hiç kimsenin hayrına olmazö dedi.

Çakır, Sin Fenn'in İRA'nın radikal kanadına tepki duyarak ayrılıp kendi örgütlenmesini kurduğunu kaydederek, Türkiye'de DTP'nin bu noktada görülmediğini belirtti. Çakır, "Yani DTP Türkiye'deki Kürt hareketinin gündemini belirleyen bir parti olamadı maalesef ve olabileceği yolunda da çok fazla işaret yok. Bunu sadece DTP üzerine yapılan baskılarla açıklamak da yanlış olurö dedi.

Çakır, "Bazılarının iddia ettiği gibi AKP, şayet Kürt meselesini sadece orduya havale etmiş olsaydı, teskere çıkar çıkmaz operasyon olurdu ve büyük bir ihtimalle de kara operasyonu olurdu. Bu konuları yakından izlemeye çalışan bir gazeteci olarak hala AKP ile Ordu arasında Kürt meselesi konusunda ve PKK ile nasıl mücadele edilmesi gerektiği konusunda çok derin ayrılıklar olduğunu biliyorum" dedi.

Konferansın ardından DHA'ya açıklamada bulunan Ahmet Türk, kendilerine düşen sorumlulukları olduğunu söyleyerek şunlardan bahsetti:

"Barıştan yana bir inanca sahip bir insan olarak bu konuda bize düşen görev ve sorumlulukların olduğuna inanıyorum. Demokratik bilinci öne çıkarmaya yönelik çabaları gösteriyoruz. Barışçıl çözümlerin günümüzde yerine getirilmesi veya günümüze damgasını vurması için bu konuda gerçekten barışa inanan insanlarla birlikte neler yapabiliriz, neyi geliştirebiliriz barışa katkılarımız neler olabilir konularındaki düşüncelerimizi hem aktarıyoruz, hem düşünceler alıyoruz.
Vatan