Koç, krizde bankacılık sektörünün devlet yardımı almadan ayakta durabildiğini söyledi. Bu tablonun arkasında kalan reel sektörün ve özellikle KOBİ'lerin sıkıntılar içinde olduğunun altını çizen Koç, göstergelerin ortada olmasına rağmen, dikkate alınmadığını kaydetti.

YENİ BİR DALGA OLASILIĞI VAR

Reel sektörün iç ve dış pazarlarda yaşanan olumsuz etkilerinin devam etmesi halinde, güçlü yapısı ile övünülen bankacılık sektörünün de çok ciddi zarar görebileceğinin altını çizen Koç, “Bunu öngörebilmek için fazla derin analizlere gerek yok” dedi. Koç, genişleyici maliye ve para politikaları sayesinde, krizden çıkışın konuşulabildiği ortam oluştuğunu ancak bu kez de çıkış sürecinin kalıcılığı ve yeni bir kriz dalgasının küresel ekonomiyi vurma olasılığının tartışılır olduğunu anlattı.

GELİŞMELERDEN CİDDİ ENDİŞELİYİZ

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı'nda gündem demokratik açılım ve son günlerde meydana gelen terör olayları oldu. TÜSİAD YİK Başkanı Mustafa Koç, kültürel kimlikler ekseninde ortaya çıkan bir kutuplaşma olduğunu belirterek, "Siyasilerimiz toplumda yarattığı tahribatı görmezden geliyor. Siyasette yaratılan gerginlik ortamı kışkırtmaya uygun zemin oluşturuyor. Gelişmelerden çok ciddi endişe duyuyoruz." dedi.

KARIŞIKLIKTA KAYBEDEN TÜRKİYE OLUR

Mustafa Koç, kutuplaşmanın öngörülemeyen ağır sonuçlara sürükleyebileceğini savundu. Koç, şöyle konuştu: "Siyasi ortam sertleştikçe kaybeden her zaman demokrasi oluyor. Demokratik açılımın vazgeçilmez parçası olan seçim barajının indirilmesine ve siyasi partiler yasasına karşı bariz bir mutabakat söz konusu."

TÜRKİYE'NİN BÜYÜMEYE İHTİYACI VAR

İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Türkiye'nin büyümeye ihtiyacının olduğunu belirterek, 'Değil böyle düşük oranlı küçülmeler, düşük oranlı büyümeler dahi Türkiye'nin ihtiyacına kafi gelmez' dedi. Özince, Türkiye'nin kredi notunun artırılmasının devam edip etmeyeceğine ilişkin de 'Böyle bir not artırımı zaten uzun zamandır beklediğimiz ve hak ettiğimizi düşündüğümüz bir konuydu.' dedi.


Başkan'dan iddialı önerme

Yalçındağ: “Şu iddialı önermeyi yapacağım: Küresel ekonomik entegrasyon ve rekabet gücünün yolu, daha iyi bir demokrasiden geçer. Demokratik çerçeve ve katılımcılığın önemine olan inancımız nedeniyle Türkiye'de demokrasi seviyemizi yükseltmeye yönelik tüm girişimleri önemsiyor ve destekliyoruz. Ülkemizin ihtiyacı olan demokratikleşme atılımlarını birbirinden bağımsız gibi görünen hamlelerle gerçekleştiremeyiz. Demokratikleşme hamleleri bir bütündür.”


Sosyal sorunla ekonomi ayrılsın

Küresel ekonominin sıkıntılarını üzerinden atamayacağı 2010 yılında, yetersiz büyümenin sorun yaratacağını, bu sorunları aşmak için girişimciliğe güvenilmesi gerektiğine işaret eden Koç, zorlu ekonomik koşulların ağırlaşmaması ve sosyal sıkıntılarla iç içe geçmemesi için özen içinde olunması gerektiğini söyledi. Bu hassas ortamı kuşatan politik iklime her zamankinden daha fazla dikkat edilmesi gerektiğine vurgu yapan Koç, “Herşeyden önce partiler seviyesindeki politik havanın toplumdaki yansımaları daha sorumlu olmalı. İtidal ve sağduyuyu kesinlikle elden bırakmamalıyız. Eğer hükümet ve özel sektör ekonominin risk analizini birlikte yaparsa, en doğru yol haritası ile 2010 sonrasında yeniden yüksek büyüme hızlarına erişmenin kapısını aralayabiliriz.” şeklinde konuştu.


Krizde tek sorumlu hükümet değil

Hükümeti ekonominin geleceğiyle ilgili tek sorumlu olarak görmediklerini kaydeden Koç, elbette hükümetten bir ekonomiyi yönetmenin asgari gereklerinin yerine getirilmesi beklentisi içinde olduklarını geriye kalanı sırtlayacak olanların ise kendileri olduğunu vurguladı. Mustafa Koç, 'Atalet bizim en büyük düşmanımızdır. Tedbiri elden bırakmayalım ama hareketlenmeye ve hareketliliğimizi korumaya çalışalım. Yeni iş modelleri üzerinde düşünelim. Akıllı yatırım, İnovasyon ve pazarlamayla biraz da kendi yolumuzu açmaya çalışalım' diye konuştu.


40 milyar doları niye itiyoruz

Mustafa Koç, küresel plan ve gelişmelerin büyüme beklentilerini karşılamayacağının görüldüğünü, içerideki gayretlerin de hedeflenen ılımlı büyüme için dahi yetersiz kalabileceğini belirterek, "Böyle bir ortamda 30-40 milyar doları nasıl elimizin tersiyle ittiğimizi anlamanın da mümkün olmadığını söylemek zorundayız. IMF anlaşmasının getirilerini göz ardı etmenin iktisadi argümanlarını izah etmenin bir yanı da yok gibi gözüküyor" dedi.


Başkanlıkta iki ortak öne çıktı ama...

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) üyesi Aynur Bektaş, TÜSİAD Başkanlığı'yla ilgili yapılan ankette, genel teamülün Ferit Şahenk ve Ümit Boyner yönünde olduğunu belirtti. TÜSİAD YİK toplantısının ardından gazetecilerin TÜSİAD başkanlığı seçimlerine ilişkin sorularını cevaplayan Bektaş, anket çalışmalarında Ümit Boyner ile Ferit Şahenk'in ön plana çıktığını söyledi. Bektaş, 'O konuşuluyor şu anda. Ya o, ya o olacak. Öyle konuşuluyor. Bizlere bir anket gönderildi, biz de o ankete oy verdik. Ve bu ankette genel teamül Ferit Bey ile Ümit hanım' dedi. Halen başkanlık görevini yürüten Arzuhan Doğan Yalçındağ ise ekim ayında patronları şok ederek, başkanlığına devam etmeyeceğini açıklamış, Türkiye'nin çok zor bir döneminde bu görevi yaptığını ve 'hakikaten' çok yorulduğunu söylemişti.


Şahenk TÜSİAD'a aday değilim dedi

Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, TÜSİAD Başkanlığı'na aday olmayacağını açıkladı. TÜSİAD Başkanlığı için kamuoyunda adı geçen Şahenk, konuya açıklık getirdi. Şahenk şunları söyledi: "Ben teşekkür ediyorum herkese sahiden böyle bir bayrak değişiminde benim adımın da geçmesi bana gurur vermiştir. Yalnız gruptaki işlerimizin yoğunluğu ile koşturmama zaman ayırmak gerekiyor. Biz üye olarak da hizmetimizi veririz.”


Avrupa Türkiye'yi kaçırırsa hata olur

Federal Almanya Parlamentosu SPD Grup Başkanı, Eski Şansölye Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, Avrupa'da bulunan Türkiye'nin Avrupa değerlerini ve İslam, Doğu kültür ve görüşlerini yan yana getirmesiyle, insanların barış içinde yaşamasının gerçekleşebileceğini belirterek, 'Avrupa, bu şansı kaçırırsa korkunç tarihi hata yapacaktır' dedi. Frank-Walter Steinmeier, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin dinamik olduğunu kaydederek, 'Türk-Alman ilişkilerinden konuştuğumda, ekonomide her şey gayet iyi gidiyor. Almanlar ve Alman şirketleri Türkiye'de olmaktan çok mutlu ve Türkiye'ye çok bağlı' dedi.


Biz AB'ye üye olmadan GB'ye olmuşuz, gerisi boş...

YİK toplantısına katılan Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Türkiye'nin, AB üyesi olmadan Gümrük Birliği'ne dahil olan ilk ülke olduğunu belirterek, 'Bu durum, aynı zamanda Avrupa'da bazı kesimlerin önerdiği imtiyazlı ortaklık modelinin, 14 yıl önce zaten gerçekleşmiş olduğunun ve bu söylemin yeni bir içeriğinin olmadığının bir teyididir' dedi. Bakan Yazıcı, AB üyeliği için Türkiye'nin son bir yıl içinde de yasal ve idari reform çalışmalarını sürdürdüğünü ifade ederek, 'Bu çerçevede, Gümrük Birliğine dahil olmamızın ardından, 2000 yılından bu yana, 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nda beş kez değişikliğe gidilmiştir.' Hayati Yazıcı, 'Açılım projesine 'gerek yok', veya 'bunu yapmak isteyenler, şunun aleti oluyor, şununla birlikte hareket ediyor' demek, gerçeklikle bağdaşmıyor' dedi. Yazıcı, sözlerini şöyle tamamladı: 'Siyasette kriz varmış gibi beyanları abartılı buluyorum. Türkiye'de güven var, istikrar var. Halka bakalım... Biz büyük bir ülkeyiz. Ekonomimiz güçlü. Bu ülke hepimizin. Bu sorunları çözme noktasında diyalog kanallarımızın hep açık tutulması lazım. Bu kanalları açık tutalım. Daha çok görüşüp konuşalım. Bu sorunları birlikte çözeceğiz.'/yeni şafak