Afetlerde planlı hareket etmenin önemine işaret eden ve son yaşanan Van depreminde de bu hususun bir daha ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Recep Akdur, “Van depremi her ailenin, apartmanın, sokağın, mahallenin ve köyün bir deprem planının olması gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Aksaklık eksiklik ve şikayetlerin çoğu sarsıntı başlangıcı ile dış yardımın ulaştığı zaman arasında kalan dönemle ilgilidir” dedi.
Düzensiz kentleşme ve yapılaşma nedeniyle her türlü doğal olayın Türkiye'de afet olarak yaşandığını ve bunların başında da depremlerin geldiğini kaydeden Prof. Dr. Recep Akdur, “Yapıların dayanıksız olması nedeniyle belli büyüklüğün üstündeki depremler büyük yıkım ve kırımlarla sonuçlanmaktadır. Oysaki depremler dört milyar yıldır sürmektedir ve dünya var oldukça da sürecektir. Depremlerin yıkım ve kırım nedeni olmasını önlemenin yolu mühendisliğe uygun yapılaşmadan geçmektedir. Tüm yapılar güvenilir hale getirilinceye dek arama kurtarmada (kriz yönetimi) başarılı olabilmek için ise yurttaşların önceden hazırlanması gerekmektedir. Deprem olma riski olan yerlerdeki her ailenin, apartmanın sokağın, mahallenin ve özellikle de köylerin bir deprem planı olmalıdır” dedi.
Türkiye’nin önemli fay hatları üzerinde bulunduğunu ve her 1.5 yılda bir hasarlı, her 10 yılda bir de büyük sayıda ölümlü deprem yaşandığını kaydeden Prof. Dr. Recep Akdur, “Depremden hemen sonraki ilk saatler, özellikle de ilk dört saat arama ve kurtarma çalışmaları açısından çok önemlidir. Buna karşılık, olay yerine dışarıdan gelecek ekiplerin bu süreden daha kısa bir zaman içinde ulaşması olanaksızdır. Bu yalnızca Türkiye için değil tüm ülkeler, hatta en gelişmiş ülkeler için bile geçerlidir. Dolayısı ile de bu süre içinde hatta bazen daha uzun ve ilk 24 saat süresince depremzedeler başlarının çaresine bakmak ve komşuları ile baş başa kalmak zorundadır. Bu dönemde birbirine ve komşularına yardımcı ve bunda da başarılı olmak için bir an önce işyerlerinde, apartmanlarda, sokaklarda mahallerde ve köylerde gönüllü deprem komiteleri kurulması ve her bir birim için deprem ve kurtarma planları ile bunların tatbikatları yapılarak komşular birbirine yardım için hazır hale gelmelidir” ifadelerine yer verdi.
“DEPREM PLANLARI”
Açıklamasında deprem planlarını Aile Planı, Bina Apartman Planı, Sokak Planı ve Köy Planı olarak açıklayan Ankara Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Akdur, açıklamasının devamında “Aile Planı: Deprem konusu mutlaka aile içinde özel olarak konuşulmalı ve aileler deprem olması halinde nasıl hareket edecekleri konusunda bir plan yapmalıdırlar. Bina Apartman Planları: Bina sakinleri, yönetici ya da seçecekleri bir kişinin başkanlığında toplanarak deprem konusunu ayrıntılı bir biçimde konuşmalı, konut ve iş yeri temsilcilerinden oluşan bir deprem komitesi kurmalıdır. Bu komite kendi arasından bir başkan ve iki yardımcı seçmelidir. Deprem komitesi, deprem için yapılacak işleri içeren bir plan hazırlamalıdır. Bu planda, her bina için güvenli bir toplanma bölgesi belirlenmeli ve bu yer tüm bina sakinlerine duyurulmalıdır. Tüm bina sakinleri yer sarsıntısı geçtikten sonra burada toplanmalıdır.Sokak ve Mahalle Planları: Tüm sokaklarda, mahallelerde gönüllü komiteler kurulmalı ve bunlar sorumlu oldukları yerleşim alanı ölçeğinde deprem planı yapmalıdır. Gönüllü sokak ve mahalle komitelerin kurulmasına belediyeler öncülük etmelidir. Köy Planı: Ailelerin temsilcilerinden oluşan gönüllü köy komitelerinin kurulmasında, eğitiminde kaymakamlıklar ve il idareleri öncülük etmelidir. Köy muhtarı ve encümenin bu komitede olması yararlıdır. Komite kendi arasında bir başkan ve iki başkan yardımcısı seçmelidir.”