Ulusa Sesleniş konuşmasında, Ermeni soykırımının reddini suç sayan karara ilişkin Fransa'da alınan kararı değerlendiren Erdoğan,  Aydınlanma Çağı'ndaki Fransa'nın, aklı merkeze alan bir Fransa olduğunu, Sarkozy dönemindeki Fransa'nın ise dogmaları, önyargıları, hezeyanları temel aldığını belirterek şöyle devam etti:

"Biz bu konuda söylenecekleri daha önce söyledik, Fransa'ya gerekli uyarılarımızı yaptık. 'Parlamentoların görevi tarih yazmak değildir' dedik. 'Bu işi tarihçilere, bilim adamlarına havale edelim' dedik. Ne var ki Sarkozy, yaklaşan seçimlerde birkaç bin oy devşirme uğuruna, Avrupa değerlerini ayaklar altına almaktan çekinmemiştir. Daha önce de söyledim, Fransa Ulusal Meclisi'nde ve Senato'da kabul edilen bu teklif, bizim için tamamen yok hükmündedir. Sarkozy'nin Fransa'sı, parlamentoda tarih yazmaya kalkışarak çok tehlikeli bir sürecin kapısını zorlamaktadır. Onun için biz Türkiye olarak, Fransa'da filizlenmekte olan bu zehirli sarmaşığın daha fazla sulanmaması için Fransız dostlarımızın, Fransa halkının sesini yükseltmesini bekliyoruz. Bu aşamada, yasa teklifine karşı oy kullanan senatörlerin, Anayasa Konseyi'ne başvurmaları için gerekli girişimleri sürdürüyoruz. İnanıyorum ki, Fransa'daki aklıselim, Sarkozy'nin öncülük ettiği bu ırkçı ve ayrımcı gidişata, bu Türkiye düşmanlığına dur diyecektir.Türkiye büyük bir ülkedir ve büyüklüğüne yakışır bir şekilde hareket edecektir. Gelişmenin seyrine göre tavır takınacak, yaptırımlarımızı etaplar halinde uygulamaya koyacağız."

 

"Tutuklu gazeteci davaları ortadan kalkacak"

Erdoğan konuşmasında 3. Yargı Paketi'ne de ilişkin bilgiler verdi. Düzenlemenin içeriğini aktaran Erdoğan şunları söyledi:

"Yaptığımız bu düzenleme ile hiçbir vatandaşımız artık basit suçlar kapsamına giren suçlar nedeniyle hâkim önüne çıkmak zorunda kalmayacak. Molotof Kokteyli kullananlar, patlayıcı madde kullanma suçundan cezalandırılacak. Yani Molotof Kokteyli kullanan artık elini kolunu sallayarak dolaşamayacak. Her suçun nasıl cezai müeyyidesi varsa bunun da artık cezai müeyyidesi var. Hiçbir vatandaşımız, ömür boyu sabıkalı sayılmayacak.Kamuoyunda uzunca bir süredir tartışılan tutukluluk meselesine ilişkin yeni bir çerçeve çizdik. Tutuklamanın alternatifi olarak, adli kontrol tedbirinin kapsamını genişletiyoruz. Ayrıca, tutuklama kararının verilmesini zorlaştırıyoruz. Kuvvetli suç şüphesi, tutuklama nedenlerinin varlığı, tedbirin ölçülü olup olmadığı artık güçlü şekilde gerekçeli olacak. Diğer yandan yolsuzlukla mücadeleyi daha da etkin kılıyoruz. Özel yetkili mahkemelerde savunma hakkının kullanımını genişletiyoruz. Yaptığımız en önemli düzenlemelerden biri de, ifade ve yayın özgürlüğünün önündeki mevcut engelleri kaldırmak noktasındadır.Yine bu kapsamda ele alınabilecek bir düzenlemeyi yapıyoruz, yayın durdurma cezasını kaldırıyoruz. Daha önceden verilmiş tüm toplatma kararlarını hükümsüz hale getiriyoruz. Adli para cezasının, ya da üst sınırı 5 yıldan fazla olmayan hapis cezası gerektiren bir suçtan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmaların ertelenmesine imkân sağlıyoruz.Bu sayede, şu anda hakkında dava açılmış olan onlarca gazetecinin davası da işlemden kalkmış olacak. Son olarak şunu da ilave etmekte yarar görüyorum. Üçüncüsünü açıkladığımız bu yargı reformu paketi ile birlikte, adliye koridorlarında, mahkeme salonlarında bekleyen 2 milyon dosya etkilenecek. Altı aylık bir geçiş süreci içinde, yasaklı durumda bulunan 23 bin kitap özgürleşecek. Böylece Türkiye hem yargı ayıplarından, hem de yargı yükünden ciddi biçimde arınmış olacak."

 

"Esas öğretmen alımları Ağustos'ta"

Eğitim alanında yapılan yatırımlar ve öğretmen atamalarına da değinen Başbakan Erdoğan kendi iktidarlarından önce eğitimin, bir siyasallaşma aracı olarak görüldüğünü, geçmiş hükümetlerin bu kadroları siyasal amaçları doğrultusunda kullandıklarını öne sürdü.

Erdoğan, "Biz, eğitimin önündeki en büyük tehlikelerden birinin siyasallaşma olduğuna inandık. Bu inançla, diğer pek çok alanda olduğu gibi, öğretmen atamalarında da objektif kriterleri benimsedik. Suiistimale, kayırmacılığa, partizanlığa son verdik. İktidarımız süresince gerçekleştirdiğimiz bütün öğretmen atamalarını tamamen bilgisayar ortamında gerçekleştirdik" dedi.

2012 bütçesinde yapılan düzenlemelerle 29 bin memur alınması kararı verildiğini, bunun da 17 bininin Milli Eğitim Bakanlığı kadrosuna tahsis edildiğini hatırlatan Erdoğan şunları söyledi:

"Bu vesileyle, Şubat ve Ağustos aylarında öğretmen alımlarını gerçekleştireceğimizin müjdesini vermek istiyorum. Ancak, esas alımları Şubat ayından ziyade Ağustos ayında gerçekleştireceğiz. Bunun özellikle bilinmesini istiyorum. Bu vesileyle Şubat ayında atanamayan öğretmen adaylarımızın herhangi bir umutsuzluğa, herhangi bir ye'se kapılmamalarını bilhassa rica ediyorum."

 

"Hiçbir AB ülkesinde Milli Güvenlik Dersi yok"

Başbakan Erdoğan geçtiğimiz hafta açıkladığı Milli Eğitim müfredatından Milli Güvenlik Dersi'nin çıkarılması konusuna da değindi. Bu dersin kaldırılması beklentisinin kendi iktidarlarının öncesine dayandığını ifade eden Erdoğan, "Bu konu, Hükümet olarak, uzun bir süreden bu yana bizim de gündemimizde yer alıyordu. Keza, Milli eğitim şuralarında da bu dersin kaldırılması teklif ediliyordu. AB raporlarında da Türkiye'nin eleştirilmesine neden oluyordu. Şunu da hatırlatmak isterim. Avrupa Birliği ülkeleri içinde yalnızca Polonya'da benzer bir ders yer alıyor. Başka hiçbir Avrupa Birliği ülkesinde Milli Güvenlik Bilgisi dersi bulunmuyor. Bütün bunlar ışığında, biz de önemli bir adım attık. Buna göre,2012-2013 eğitim-öğretim sezonundan, yani bir sonraki eğitim sezonundan itibaren bu dersi müfredattan kaldırıyoruz. Artık, Milli Eğitim Müfredatını, çağın gereklerine, bilimdeki ilerlemeye, demokrasideki gelişmeye paralel bir seviyeye taşıyoruz. Söz konusu dersin müfredatı, Sosyal Bilgiler, Tarih, Vatandaşlık Bilgisi gibi dersler içerisinde anlatılacak. Bu yeni uygulamanın da Türkiye için, eğitim camiamız için hayırlı olmasını diliyorum" diye konuştu.