Ekranlarımızda bir Hürrem Sultan vardı, Kanuni Süleyman’ın başını bağlayıp Saltanat’ın tozunu attıran. Şimdi bir de Diyarbakırlı ‘Sultan’ımız oldu Deyyus Şeyhmus’un başını ağrıtan. Ne mutlu bize! Uzun soluklu tanıtımla akıllara kazınan ‘Sultan’ ile bozuk Türkçeli bir dilbere daha kavuşmanın mutluluğunu yaşamalıyız hep birlikte. Gerçi, Nurgül Yeşilçay’la can bulan‘Sultan’ın şivesi Meryem Uzerli’ninki gibi doğal değil ama olsun. Maksat, fark yaratıp ilgi çekmek! Eh, ‘Sultan’ da bunu şimdilik başardı doğrusu. Aldığı reytingle, ‘Arka Sokaklar’la ‘Yer Gök Aşk’ı koltuklarından edip ‘Survivor’ın arkasından ikinciliğe yerleşti. Bu başarıda, günlerdir gözlere sokulmanın yarattığı merakın büyük etkisi olsa da, dizi ilk gazını aldı. Önemli olan, bu gazın yarattığı gücü iyi kullanıp zaman içinde tıkanmamak.

Sultan’ın, Şeyh Musa türbesinde şiir okur gibi dilekte bulunduğu başlangıçla kendini belli eden dizi, aralarına her telden mesajlar sıkıştırılmış bir komedi. Kadının, aile desteği olmadan ayakta kalma teması ana tema. Yan ekler ise memleket davası için dağa çıkma konusundan öğrenci yurtlarındaki yerleştirme aksaklıklarına uzanan dokundurmalar...

Bu toplumsal mesajlar için ‘özenti’ demek daha doğru. Çünkü hiçbiri yerli yerine oturmamış.‘Yabancı Damat’ havasını, gerek oyuncuları gerekse işlenişiyle, fazlaca solutan ‘Sultan’da, akrabaların işyeri rekabeti, komedinin temeli. Yöresine uygun olarak, baklavacı yerine kahvaltıcı dükkânlarıyla yaratılan çatışmadan besleneceği belli olan yapımda en çok güldüren bölüm, Pınar’ın elde bavul gelişinde yaşananlar.

Dante’yi Diyarbakır’ın evliyalarından yapıp bir anlamda buradaki peygamber bolluğuna dikkat çeken sahnenin ardından Pınar, karnını doyuracak ucuz yer arar. Sanki yabancı bir ülkede turist! Çevredeki kahvaltı dükkânlarını geçtim, yanı başında seyyar simitçi bulunmakta. Ama o ne yapar? Göstermelik masa yeri kavgasıyla komedinin suyunu çıkartan, Zülküf’le Aziz’in arasına girer. Aval aval bakınıp ‘Simit satan yer var mı’ diye sorar. Yüksek öğrenim için gelen birinin bu denli şapşallaşması mümkün müdür, diye sormak da ekran başındaki akıllılara düşer.

Gerçekçiliği ve mantığı daha bu noktadan itibaren sıfırlayan ‘Sultan’da göze batan pek çok ayrıntı mevcut. Bunların başında, ayarı bir türlü tutturulamayan ‘şive’ geliyor. Şiveli dizi yapmak zor iş. Burada en önemli görev oyunculara düşüyor. Konuşma tarzında aynı çizgiyi tutturmak lazım. Oysa ‘Sultan’da Nurgül Yeşilçay başta olmak üzere tüm oyuncuların şivesi oynak. Bu zoraki Diyarbakırlılık canlandırması, Sultan’ın Pınar’la konuşmalarında kendini çok iyi gösteriyor. Dizide bir tek Pınar’la Deyyus Şeyhmus’un şive problemi yok. Pınar zaten Diyarbakırlı değil. BKM’nin Hıyarlı Baba’sı Şahin Irmak’ın canlandırdığı Deyyus Şeyhmus ise senaryoya göre 15 yıldır Diyarbakır’a Fransız kalmış. Arada bir dili kayıyor ama onunki hoş görülebilir. Fakat eğitimini Fransız okulunda yapan ve yarı Fransız olan Küçük Deyyus François için aynı iyimserlik imkânsız. Çocuğun aksansız Türkçe konuşması inandırıcı değil. Nasıl ki, dişleri kitli konuşarak ya da aralara ‘Oli, görmiyek, bilesiiz’ serpiştirerek Diyarbakırlı olunmuyorsa ‘Papa, mama’ demekle de Fransız olunmuyor!

Şivenin dışında, Diyarbakır’daki kadına karşı yerleşik toplumsal bakışı vurgulayan sahnelerde de tutarsızlıklar diz boyu. Kocasından nikâh masasında ayrılan Sultan’ın ‘çocuk yapamamak’ şikâyeti mantıksızlığın ötesinde. 15 yıl koca yüzü görmüş mü de çocuğu olmamış! Güya, bölge kadınının sorununa değinilecek. ‘Kadının kaderi erkeğini beklemek’diyerek ‘Beni bekleme’ mektubu yollayan ve sonrasında tek satır yazmayan adamın yolunu onca zaman gözleyen Sultan’ın, ‘Şeyhmus bana değil eve dönmüş’ alınganlığıyla gece vakti sokağa düşmesi de aynı mantıksızlığın ürünü. Çocukla döndüğü için kırılmışmış... 15 yıl bu adam düz duvara tırmanmadı herhalde. Bunun ötesi, saflıkta tavan yapan ve cep telefonunu unutmayıp yanına kimlikle para almadan gecenin karanlığına dalan Sultan’ın oteldeki komedisi! Acaba diyorum biz de gitsek ‘Ver şu anahtarı’ diyerek parasız-pulsuz oda istesek aynı iyiliği yaparlar mı? Denemesi bedava…

Kanal D’nin doğulu dizi babında ATV’yle yarışa girmesini sağlayan ‘Sultan’ı eşeledikçe çok falso çıkacak. İyisi mi, gerçeklerin aksine, herkesin şakır şakır Türkçe konuştuğu(!) Diyarbakır’ın tarihi mekânlarına dalıp iyimserlikle yaklaşalım diziye. Tabii, şimdilik kaydıyla ve ilk bölümün hatırına…


Anibal GÜLEROĞLU - TELEVİZYON GAZETESİ

[email protected]
www.twitter.com/guleranibal