Kendisinden 'Salı için' randevu sözünü, hafta sonu almıştım... 'Stockholm Sendromu' yazısını yazarken, duyduğum bu haberi genel başkan düzeyinde doğrulatmak, konuyu sormak üzere telefonla aradığımda... Saat önce, 17.30 olarak bildirilmişti. Sarkan öteki randevular nedeniyle, kapının açılması üç saat sarktı.
 
 Hemen söyleyeyim ki, 25 yılı geride bıraksanız bile bu, mesleğin tuhaf cilveleriyle karşılaşmayacağınız anlamına gelmez. Ki niye söylüyorum bunu? Haberin yaşattığı geniş etki alanının, beraberinde 'yalanlatma' çabaları doğurduğundan, görüşmeye girerken haberdar olduğum için. O sebeple, odadan içeriye girer girmez konu, kaçınılmaz olarak Stockholm Sendromu'ndan açıldı.
 
Zaten kapıda 'hoş geldiniz' derken, Kemal Bey'in yüzünde de farklı bir gülümseme gördüm.
 
Konuya, cumartesi günü kendisini aradığımı ve kısa süreli de olsa konuştuğumuzu anımsatarak direkt girdim. 
 
-Stockholm Sendromu haberimiz rahatsızlık yaşattı değil mi?
 
-Evet. Fakat tartışmayı, haberinizin manşetten kullanılması büyüttü. Size o gün de söyledim.
 
Biz bu konuyu MYK'da konuştuk. Orada beni rahatsız eden iki unsur var. Bir: MYK'da konuşulan konunun dışarıya yansımasıdır. Ki, doğal olarak, bunu size soramam, etik olmaz.
 
Ama yarınki (bugün) MYK'da arkadaşları uyaracağım.
 
İkinci rahatsız eden unsur, bunun sanki AK Parti'ye oy verenlerin tamamı böyle bir sendrom altında vermişler gibi belli çevreler tarafından CHP'nin görüşü olarak yansıtılmış olması. Oysa siz yazınızda, bu kuralın bütün AK Parti'liler için olmadığını zaten belirtiyorsunuz. Ama bir siyasetçi, bir haberin, yazının tümünü okuyup ona göre yorum yapmalıdır. Gerek bazı gazeteciler, gerek bazı siyasiler olayı çarpıtarak farklı bir noktaya taşıdılar. Dün buraya Amerikalı Ermeni ve Türk gazeteciler gelmişti. Onlar da sordu. Kendilerine, 'Hiçbir MYK üyesi, 'herkes bu sendrom altında AK Parti'ye oy verdi' demedi' dedim. 
 
-Konuyu size soran meslektaşlara, yalanlama ya da 'ben söylemedim, falanca arkadaş söyledi' diye bir ifadeniz oldu mu?
 
-Hayır. Baştan beri söylediğim düşünce. Size de o gün söyledim. Biz bunu MYK'da konuştuk.
 
Beraberce konuştuk ama belli medya grupları ve gazeteciler bu çerçeveden aldıkları için rahatsızlık yaşattı. Bu sabah Hürriyet'ten sordular, orada da söyledim. İsim sordular bana, isim vermek istemedim ama bizim MYK, partimizde her konunun konuşulduğu bir alan. Bu konu da seçim değerlendirmesinde ortaya çıktı. Pek çok unsur görüşülerek değerlendirilirken, 'Yakında, PM'yi toplayacağız, MYK'ya rapor hazırlamamız gerekiyor' diye ifade edildi. Kısa süre, hatta biraz da espriyle karışık ele alınıp değerlendirildi. Ama manşete çekilmesi haberi gören açısından, 'acaba CHP bunu gerekçe olarak mı kullanıyor' diye yorumlandı. Keşke o açıdan Çiğdem Hanım'ın yazısının tümünü okusalardı. 
Durum, ayrıntıları merak edenler için budur...
 
akşam