Geçen hafta Büyükşehir belediyesinin yaptıkları ve söz verip yapamadıklarıyla ilgili yazım iki ayrı günde yerel gazetede manşet oldu.

Büyükşehir belediyemizin “Yapacağım!” diye söz verdiği hizmetler bakımından sınıfta kaldığını yazmıştım.

2014’ten bu güne yapılanlar, bir elin parmağını geçmez.

Bu yıl ki bütçe, yaklaşık bir buçuk milyar.

Geçtiğimiz yılların bütçesi de belediyenin sair gelirleriyle hemen hemen aynı oranda.

Yani bu yılın bütçesiyle beraber toplam altı milyar türk lirası bütçe.

Bütçenin toplamı, en asgarisinden budur.

Ortada sözü verilen ve yapılan hangi hizmet var?

Biz yapılanların, söz verilenler yanında “Devede kulak” olduğunu görüyor ve söylüyoruz.

Tabi takdir vatandaşımızın.

Geçtiğimiz hafta Büyükşehir tarafından Kuyucak ilçemizin Yamalak mahallesinde Menderes Nehri üzerine bir köprü temeli atıldı.

Köprünün maliyeti 2 milyon lira.

Bitirme süresi dört ay.

Konuyu yakından takip edeceğiz.

Bakalım söz verdikleri gibi dört ayda bitecek mi?

Yoksa “Astim kavşağı” gibi verilen sözün iki katı zamanda mı bitecek?

Temeli atılan köprü, Yamalak, Azizabat, Aksaz gibi nehrin öbür tarafında mukim olanlara ve Kuyucaklı vatandaşlarımıza hayırlı olsun.-

 

***

 

Büyükşehir açısından şov devam ediyor, üretilen yerli sebze fide dağıtımı sürüyor.

Bu hafta Buharkent ilçemizde devam etti.

Halkımız başkanla tokalaşmak için izdiham(!) oluşturmuş.

Acaba “Domates biber patlıcan” dağıtımından sonra sırada ne var?

Merak ediyorsunuz değil mi? Bende ediyorum.

“Çorbada tuzumuz olsun” diye bir kaç öneride bulunayım.

Malum, okullar yaz tatiline giriyor.

Tatile girecek öğrencilere hediye verilebilir.

Ama hediyeler öğrencilere nasıl ulaştırılır bilemiyorum.

Bir yolunu bulursanız bu günlerde pek revaçta olan “Stres Çarkı” dağıtsanız olur.

Çaresini bulamadınızsa alın size yeni öneri;

Malum yaz geldi sahillerimiz, halk plajlarımız dolup taşacaktır.

Sahillere gelen bay ve bayanlara halk plajlarında deniz havlusu,  çocuklara şişme bot hediye edin.

Oturduğunuz sarı binada size ulaşmanın bir hayli zor olduğunu duyuyorum.

Sarı binadaki personelleriniz sizi vatandaşlarımızdan kıskanıyor(!) olabilirler.

Bu siyasetçiler için kötü bir durum.

Ara sıra çıkın meydanlara, “Ulaşamıyoruz!” şikayetlerine inat, ‘izniniz dahilinde’ vatandaşların size dokunmasına müsaade edin, fotoğraflar çektirin, mutluluk karelerini medyaya servis ettirin.

Bilgi bankanızda oluşturduğumuz kişilerin doğum günlerinde, evlilik yıl dönümlerinde telefonlarına mesajlar,  bayram kutlamaları göndermek sizin halkınızla iç içe (!) olmanız için yetmeyebilir.

Düşünebiliyor musunuz?

Bir pazar günü elde havlular ve çocuklarımız için değişik figürlü şişme simitler, kolluklar insanlarımıza dağıtıyorsunuz.

Plajlarda bir izdiham...

İnsanlar mutlu siz mutlu…

Didim ve Kuşadası sahillerimizde bir bayram coşkusu ve neşesi…

İlçelerin yatırım bekleyen ve vaad ettiğiniz projeleri mi?

“Beklesin biraz. Onlara da sıra gelecek!

Acemilik dönemimizi atlattık, ‘Kalfalık dönemini’ tamamlayalım.

‘Ustalık dönemi’ için halkım beni yeniden seçecektir. Hem o zaman seçimler birlikte yapılacak.

Partimde Sizden Yürütme yetkisini alırsa işler daha kolay olur. O size sözünü verdiğim bütün projeleri bir bir yapacağım. Sakın benden umudunuzu kesmeyin!” diyorsunuz.

Öyle olsun.

Biz sizi umutla bekleriz.

Umut etmek güzel şey değil mi zaten?

Hem sizi rahatlatıyor hem bizi...

Bu arada hafta sonu Denizli’nin içinden geçtim.

Yolumuz üzerinde Osman Zolan’ın “Söz verdik Yapıyoruz” afişleriyle çalışmasına tanık oldum.

Zolan “Söz verdik yapıyoruz” diyor.

Çerçioğlu talep toplarcasına; “Halk ister Büyükşehir yapar!” diyor.

Yani birisi ne yapacağını halka söylemiş ve yapıyor, diğeri “Ne yapacağımı bilmiyorum vadettiklerimi unutun, isteğinizi söyleyin yapayım” diyor.

Milli bankamızın reklamıyla açık kapatmaya çalışıyor.

“Halk ister, Halk Bank yapar!”

Yapar mı? Yapar, yapar...

Yahu niye bu ‘Kötü komşu bizi ev sahibi yapmıyor?’