İŞTE TUNA'NIN YAZISI:

Erdoğan'ın en çok güvendiği adamın müthiş buluşu

Öyle katsayıyla falan uğraşmaya tenezzül etmedi. İktidara geldiğimizde üniversite sınavını kaldıracağız, demekle meseleyi kökünden halletmiş oldu; helal olsun!

Kim mi?

Kim olacak; Baykal elbette.

Hatırlarsanız, yaklaşık bir ay evvel, AK Parti'ye seçim kazandırmakta en çok katkısı olabilecek anlamında, "Başbakanın en çok güvendiği adam" demiştim ona.

Sayın Erdoğan da partisinin geçen günkü grup toplantısında, "Senin gibi ana muhalefet liderine can kurban..." dedi.

Ha "en güvendiği adam", ha "can kurban"; ne fark eder değil mi?!

Mühim olan, nasıl tesmiye edildiği değil, neyi bulduğu!

Hiç uzatmayalım:

Sayın Baykal sınavsız üniversiteyi bulan adamdır.

Gerçi ondan önce de Demirel'den Ecevit'e kadar birçok lider hin-i hacette aynı şeyi bulmuştur.

Gelgelelim kimsecikler Baykal kadar fonksiyonel kullanmadı bunu.

Çünkü katsayıya, Danıştay'a, YÖK'e, İmam Hatiplere hiç değinmeden soruna çözüm getirmiştir.

Belediye seçimleri öncesi çarşafa, şimdilerde de Cüppeliye geçmiş olsun açılımında bulunan bir lider, İmam Hatiplere, (eskisi gibi) irticanın arka bahçesidir, diyecek hali yoktu ya!

Mayınlı araziye hiç girmeden hem günü kurtaracak, hem de seçime yatırım yapmış olacaktı.

Meslek liseleri deyip duruyoruz, ama, asıl maksadın İmam Hatiplerin önünü kesmek olduğu herkese malum sır mesabesindedir.

Takdir edersiniz ki, İmam Hatipleri cezalandırmayı maskelemek için kolektif bir cezalandırma yöntemiyle meslek liselerinin alayına kıyılmıştır.

Şöyle bir durum var:

Üniversite sınavı kaldırılınca, haliyle katsayı farkı da kalkacağı için, meslek liseleri ile genel liseler eşitlenmiş olmuyor mu?

E'ee, bu da Danıştay'ın eşitlik anlayışına ters düşmez mi?

Yani, Baykal'ın sınavsız üniversite vaadi Danıştay'dan dönmez mi?

İmdi, diyecekseniz ki, Baykal'ın sınavsız üniversite sisteminde sınav kalksa da, katsayı kalkmıyor...

İyi de, nasıl olacak bu?

YÖK (meslek liseleri aleyhine) 50 puanlık katsayı farkını 10 puana düşürdü diye Danıştay iptal etmedi mi?

Şayet...

28 Şubat sürecinden "yadigar" katsayı farkı eskisi gibi sürgit devam edecekse, o zaman da sınavsız üniversitenin ne anlamı var?

Zira genel liselerle meslek liseleri arasındaki bu muazzam katsayı farkı olduktan sonra, her daim "sınavsız üniversite" mavalı okusanız ne olur, okumasanız ne olur?

Sınavı "katsayı"ya indirgemiş olursunuz sadece.

Baykal'ın sınavsız üniversite vaadi, Star gazetesinden Mehmet Altan'a "Con Ahmet'in Devri Daim Makinesi"ni hatırlattı; bana "Erge Dönergeci"ni.

Kendi kendine enerji üreten Erge Dönergeci nihayetinde Ergenekon zihniyetinin bir buluşuydu.

Sınavsız üniversiteye de Baykal'ın buluşu diyelim.

Danıştay'ın "eşitlik" buluşunun kime ait olduğunu doğrusu bilmiyorum.

Lakin bir "buluş" olduğu kesin.

Prof. Ergun Özbudun tevekkeli demiyor: "Yürütmenin hürriyet ve eşitlik alanını genişleten bir düzenlemesini eşitliğe aykırı saymak, herhalde dünya hukuk literatürüne geçecek bir buluştur..."

Demokrasilerde eşitlik asıl olduğuna göre, Özbudun yerden göğe kadar haklı demektir.

Danıştay eşitlik ilkesine aykırı bularak katsayı uygulamasını vaktiyle iptal etmemiş miydi zaten?

Peki şimdi ne yapıyor?

Eşitlik adına, daha fazla eşitsizliğin altına imza atıyor!

"Eşitlik, eşit insanlar arasında olur..." diyen bir zat-ı muhteremin başkanlık yaptığı baronun açtığı dava sonucunda, katsayı eşitsizliğini minimal düzeye düşüren YÖK düzenlemesini iptal etmek gerçekten de bir "buluş" olsa gerek.

HSYK'nın yargıya müdahale etmesi anlamına gelen Erzurum'daki özel yetkili savcıların yetkisinin kaldırması ise tam anlamıyla "altın buluş"tur.

Yenişafak