Meclis üyeleri “Savurganlık” dedi. Otoriteler de “En fazla 120 bin liraya olurdu” dedi.

BİR SEVGİLİ KÜSTÜRDÜ, BİR SEVGİLİ BARIŞTIRDI

Seren Serengil ile Gülben Ergen 14 senelik küslüğe geçtiğimiz günlerde son verdi.

Günlerdir Seren Serengil'den, "Birlikte dondurma yiyeceğiz, Gülben'i dondurmacıya davet ettim" açıklamaları geliyordu.

Dondurmacıda değil ama Gülben'in evinde buluştular.

Sarılıp öpüştüler ve yine arkadaş olduklarını ilan ettiler.

Yahu bu nasıl bir işti?

Bu kadar uzun süre küs kalan, birbirlerine söylemediklerini bırakmayan, egosu yüksek iki ünlünün aniden barışması tuhaftı.

Aralarındaki kavga taa 1998 yılına dayanıyordu.

Aslında ondan önce, ikisi çok iyi arkadaştı.

Gülben Ergen, assolist Seren Serengil'in alt kadrosunda çalışıyordu.

Seren, arkadaşlığını sevdiği çaylak şarkıcıyı koruyor ve kolluyordu.

Bazı günlerde gardırobunu dahi kullanmasına izin veriyordu.

Ancak bir gün gizlice, Seren'in sevgilisini paylaşınca iş çığırından çıktı.

Köpeği 'Gülben'i duydukça havlıyordu

Hem aşık olduğu erkeği hem sırtından vuran dostunu terk eden genç kadının öfkesi dağları aşıyor, okyanusları taşırıyordu!

Aralarındaki nefret öyle büyüdü ki Seren Serengil'in köpeği Tiny bile işe karıştı.

Seren'in en büyük zevki, Tiny'nin şovunu kameralara göstermek olmuştu:

Minik köpek, sahibi "Gülben" dedikçe havlıyordu.

Çok çok komikti.

Peki ne olmuştu da Seren Serengil bu kadar öfkeli olduğu bir insanla barışmaya karar vermişti...

Ne Seren ne de Gülben bu konuda şimdiye kadar tatmin edici bir açıklama yapmadı.

Seren Serengil ile hiç yapmadıysam 3 kez röportaj yaptım.

Arayıp sordum, "Herkes çok merak ediyor, bu işin arkasında ne var?"

O güzel kahkahasını patlatarak uzun uzun güldü.

"İnsanlar merak etmekte haklı, bunca küslükten sonra değil mi ama" dedi bir kahkaha daha patlattı...

"Barışmamızın sebebi erkek arkadaşım"

"Bak ilk kez sana konuşuyorum ne dondurma reklamında oynayacağız ne de başka bir şey. Bizim barışmamızın sebebi erkek arkadaşım Oğuz!"

Seren Serengil, genç işadamı Oğuz Aşıcı ile 6 aydır birlikteydi.

Peki sevgilisinin bu işte nasıl bir rolü olabilirdi ki...

"Oğuz psikolog gibi bir insan. Huzurlu olmam için, herkesle iyi olmamı, affetmeyeceğim kişilerle dahi barışmam gerektiğini söyler durur. Televizyonda ne zaman Gülben'i görsem tepki gösteriyormuşum. Bana, 'Onu gördüğün zaman yüzün değişiyor, niye böyle oluyorsun, bu halinden kurtulmalısın' dedi. Oğuz ile birlikte bir programa çıktık. Gülben, 'Tam emin olmamakla birlikte mutlu olsunlar' diye bir tweet attı. Ben de ona, "Hakikaten yıllar bazı şeyleri götürmüyor ama teşekkür ederim" diye cevap verdim."

"Gülben mutsuzdu ama bundan beslenmedim"

90'lı yıllarda, üstü açık spor bir arabam vardı. O zamanlar Moda'da 'Dondurmacı Ali' meşhurdu. İlk defa dondurmayı, fındık, fıstık kırıntılarına, çikolata sosuna batırmayı o çıkarmıştı. Gülben'i sık sık alır o dondurmacıya götürürdüm.

O nedenle, 'Onu dondurmacıya götüreceğim' diye tweet attım. 'Dondurmacı' aramızda şifredir, arkadaşlığın şifresi. Bunu ikimizden başka kimse bilemezdi."

Sormaya devam ettim:

"Peki, geçenlerde Gülben Ergen'in evine gittin, onca şeyden sonra karşılaşmanız nasıl oldu?"

"Çok sıcaktı. Sarıldık, öpüştük" dedi ve şöyle sürdürdü:

Bir sevgili küstürdü, bir diğeri barıştırdı

"Çok samimi davrandı. Yıkılan bir yuvanın ardından üç çocukla kalmıştı. Mutsuzdu. Ama asla bununla beslenmedim. Geçmişle ilgili yüzleştik. Ona bazı şeyler sordum, anlattı. Desen ki 'İkna oldun mu?' İnan artık o tarafında değilim. Ona, 'Biz seninle barıştık ama bunu Oğuz'un sayesinde başardık' dedim, Oğuz'la konuşmak istedi, aradım; telefonu Gülben'e verdim, tanıştılar, teşekkür etti. Hatta Oğuz'a, 'Seren'e dikkat et, ona iyi bak. O çok iyi bir kızdır' diye referans da verdi."

Dinlediklerim çok ilginçti.

14 yıl önce Seren'in o zamanki sebebiyle küsmüşlerdi ve 14 yıl sonra Seren'in son sevgilisi sayesinde barıştılar.

Hayat ne garip!

Sibel Can'a 120 bin harcandıysa geriye kalan 40 bin lira ne oldu?

Geçenlerde, Antalya'nın Finike ilçesi Belediye Meclisi Sibel Can yüzünden karıştı...

MHP'li meclis üyeleri, konser için Sibel Can'a 160 bin lira ödenmesine tepki gösterdi.

Öyle ya, 4 gün sürecek 'Finike Festivali'nin 326 bin lira bütçesi vardı.

Bunun yarısı Sibel Can'a gidecekti.

Bu savurganlık değil de neydi?

Daha az para isteyecek bir sanatçı bulunamaz mıydı?

Belediye Başkanı söz alıp konuştu:

"Bu festival 24 yıldır yapılıyor, kaliteyi düşüremeyiz."

Doğrusu, bu ücret bize de çok geldi...

Tanıdığımız birkaç menajere danışıp, Sibel Can'ın en son konser ücretini sorduk...

Tahmin ettiğimiz gibi 90 bin liraydı.

Tüm vergilerle 120 bin lirayı buluyordu...

Tecrübeli bir menajer arkadaşım şöyle söyledi:

"Bu tür festivallerde genellikle ses ve ışık orada hazır olan düzenden kullanılır. Yani ayrı bir masraf yapmaya gerek kalmaz."

İşte şimdi insanın kafası karışıyor...

Sibel Can için ödenen para 120 bin lirayı geçemeyeceğine göre, geriye kalan 40 bin lira nereye harcandı?

Ahhh, ah!

Finike'nin portakalı güzeldir, olsa da yesek!

Bugün