Hepimiz dünyaya bir yaratıcı tarafından gönderiliriz.

Her birimizin dünyaya gelişi değişik sebeplere göre farklıdır.

Dünyaya gelişimiz ve varoluşumuzda bizim hiç etkimiz olmaz.

Biz, dünyaya  geliş aşamasının hiç bir evresinden sorumlu değiliz.

Ne bizim dünyaya gelmemizde önemli sebep olan anne ve babamızı seçeriz

Ne cinsiyetimizi, doğduğumuz yeri, mahalleyi, ili ve ülkeyi seçeriz.

Biz, kendimizi bir çevre içinde buluruz.

Bu çevrenin değerleriyle hayata başlarız.

Önce ailemizin doğru ve yanlışlarıyla karşılaşırız.

Sonra mahallenin değerleriyle tanışırız.

Okula gideriz ve devlet bize “İyi yurttaş” yapmak(!), hayata hazırlamak için bilgiler ve değerler yükler.

Bize, hazır olarak sunulan bu değerin sorgulamasını ve sağlamasını seçme ve irade beyan etme zamanımız geldiğinde yaparız.

Tabi böyle bir eyleme ihtiyaç duyuyorsak.

 

İnsanın ilişkide bulunduğu çevre, içine doğduğu ailenin değerleri ilk kazanımlarıdır..

İnsan sırf bu sebeple kınanmaz.

Ancak, bununla yetinir, yeni değer ve düşüncelere yelken açmaz ise kınanır.

Çünkü insan içinde bulunduğu çevreye mahkum olsun diye yaratılmadı.

Onun başka yaratılış amaçları vardır.

İnsan yaşadığı çevre ile birlikte evrensel ölçekte değerlere tanımakla ve ilahi bildirimlerle bildirilen değerler hakkında yükümlülük sahibidir.

İnsanın ben böyle bir yükümlülüğe girmem deme hakkı yoktur.

Böyle bir itiraz kendini kandırmaktan başka anlam içermez.

İnsanın yapacağı itirazın bu sebeple geçerliliği yoktur.

Yaratanın nezdinde İnsan başlı başına bir değerdir.

Neye göre?

Elbette diğer yaratılmışlara göre.

 

Yaratıcı Allah insanı “Eşrefi Mahlukat” yaratılmışların en şereflisi olarak tanımlamıştır.

Bu özellik insanda sürekli ve kalıcı bir özellik değildir.

Sorumluluklarını yerine getirmeyen insan, yine yaratıcı Allah tarafından “Esfel-i Sefilin” olarak da tanımlanmıştır.

İnsan bu tanımla yaratılmışların en sefili durumuna düşme riskiyle karşı karşıyadır.

Bu yüzdendir ki, insanın sahip olduğu değerler çok önemlidir.

Konunun diğer taraflarını burada değerlendirme imkanımız yok.

Sadece bir yönünü değerlendirmekle yetineceğiz.

Değerlendireceğimiz tarafı birlikte yaşamamız için önemlidir.

 

Farklılıklarımızı kabul etmek;

Birbirimizin fiziksel, biyolojik farklılıklarını kabul etmek değildir.

Her birimizin saç, göz, ten rengi farklı, boyu, farklıdır.

Bu bizim elimizde olan sebeplerle oluşmamıştır.

Bu farklılıklar yaratılıştandır.

Farklılıkları kabul etmek;

Bizden farklı düşünen, inanan, yaşayan, konuşan insanların varlığını kabullenmektir.

Bu farklılıklarla yaşamak, konuşmak, anlaşmaktır değerli olan.

Bu farklılıkları zenginlik saymak erdemdir.

Hiç bir değerin fanatiği olmak doğru değildir.

Fanatizm, hayatımıza “Sevgi, taraf olmak ve aidiyet” duygusu şeklinde girer.

Buna haddinden fazla sevmekte diyebiliriz.

Fanatizm insanları körleştirir.

Bu körleşme;

Siyasette “Bizim partiden değil, bizim buralı değil, din veya mezhepten değil, bizim ırktan değil, bizim takımdan değil” diye kendini ele verir.

Kimi zaman tansiyonlar yükselir;

Karşımızdakini Hayat hakkı tanımamak şeklinde tecelli eder.

Hiç hakkımız olmadığı halde insanın hayat hakkına müdahale ederiz.

Ne adına?

Kuru bir fanatizm (aşırı bağlılık) adına.

 

Fanatizm;

Kimi zaman “Ben” diye, kimi zaman “Biz” diye girer hayatımıza.

Yaptığımız çirkin işleri bize güzel gösterir.

Şimdi kendinize sorun.

Hayatınızda karşılaştığınız farklılıkları ne kadar zenginlik sayıyorsunuz?

Değerlerinize ve düşüncelerinize muhalif olanlara ne oranda tahammül gösteriyor sunuz?

Bu farklılıklardan istifade ediyor, kendinizi zenginleştiriyor musunuz?

Yoksa, onları tahammül dahi edemiyor musunuz?

Hala farklılıkları zenginlik sayıyorsanız, kendinizi takdir edin.

Etmiyorsanız, kendinizi kabullenmediğiniz insan ve değerlerini kendi değerleriniz yerine koyun.

Dışlandığınızı, suçlandığınızı iliklerinize kadar hissedin.

Bu belki size iyi gelir.

Ne dersiniz?

                  *****                                     *****                              *****

 

Geçtiğimiz günlerde Aydın siyasetinin önemli isimlerinden

AK parti Aydın Milletvekili adayı sayın Abdurrahman ÖZ’ annesini,

Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Özlem ÇERÇİOĞLU babasını ebedi aleme yolcu etmiştir.

Dünyamızdan Dar-ı Bekaya göç edenlere rahmet, geride kalanlara  Sabr-ı Cemil niyaz ediyorum.