Sedef hastalığının toplumda görülme sıklığının yüzde 1 ila 3 olduğunu anlatan Uzm.Dr. Resul Avcı, sedef hastalığının tıbben tam olarak sebebinin bilinmediğine de dikkat çekti. Stresin hastalığın üzerinde tetikleyici etkisi olduğunu belirten Avcı, fakat yapılan güncel araştırmalardaki bir anormalliğin derideki mikrobik olmayan iltihap olayını tetiklediği ve hastalığın gelişmesine yol açtığını söyledi.

İltihaptan dolayı derinin üç-dört günde bir döküldüğünü ifade eden Dr. Avcı, şöyle konuştu: "Bu normalden yedi sekiz kat daha hızlıdır. Üstü gümüş rengi pullarla kaplı kırmızı lekelerle yansıyan, nedeni bilinmeyen deri hastalığı. Lekeler çoğunlukla

kasıntısız olduğundan, hastayı yalnızca görünüş açısından rahatsız ederler. İlaçla geçirilebilseler de, bir süre sonra yeniden belirir. Bazı hastalarda sedef hastalığı, bir eklem iltihabıyla birlikte görülmektedir."

Sedef hastalığının başlangıç belirtilerinin deride kızarma ve pullanma olduğunu anlatan Avcı, şunları söyledi: "Hastalık, ömür boyu birkaç cilt lekesiyle sınırlı kalabileceği gibi, tüm vücuda yayılıp sonu diğer hastalıkların eklenmesi ve hastanın durumunun kötüleşmesine varan eklem iltihaplarına da yol açabilir. Kalıtsal etkenlerin sedef hastalığında belirleyici bir rol oynadığı kabul edilmektedir. Ama kalıtım yoluyla doğrudan hastalığın kendisinin değil, hastalığa karşı bir yatkınlığın geçtiği

düşünülmektedir. Sedef hastalığı olan kişilerin çocukları ya da akrabaları arasında hastalanma olasılığı, öteki kişilerden daha yüksektir. Hastalığın görülme sıklığı yüzde 2'dir. Sedef hastalığı olanların akrabalarının yüzde 6,4'ünde hastalık başlangıç evresindedir. Çocuklarla yaşlılarda ender olarak ortaya çıkar. Çoğunlukla 20-50 yaş arasındaki kişilerde başlar. Bazen 5 yaşından küçüklerde de oluşabilir."