Her şey dursun kanısında değilim. Zaten daha seçim tarihi ortada yok. Neyi bırakıyoruz? Ne kadar silah susarsa, şiddet durursa o kadar özgüven oluşur” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Gül, Balyoz sanığı 3 generalin açığa alınmasını İsviçre yolunda şöyle değerlendirdi: Bu 3 generalin diğerlerinden farkı var. 30 Ağustos"ta bekleme süreleri dolduğu için ya terfi edeceklerdi ya da emekli olmaları gerekiyordu. Dolayısıyla diğerlerinden farklılıkları var. Bu çerçeve içinde düşünülürse daha iyi anlaşılır.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsviçre Konfederasyonu Başkanı Doris Leuthard"ın davetlisi olarak, devlet ziyareti için İsviçre"ye giderken gazetecilerle sohbetinde önemli mesajlar verdi. Balyoz davası sanığı üç generalin açığa alınması ülke gündeminin ana konularından biri oldu. Devletin zirvesinin açığa alma kararından önceden haberdar olduğunu vurgulayan Gül, “Önceden biliyordum, haberim vardı” dedi. Hareketinden önce Esenboğa Havaalanı"nda yaptığı açıklamada “Aslında bu hususu çok fazla abartmaya da gerek yok” diyen Gül, uçakta da “çok büyütülecek bir şey değil” görüşünü tekrarladı. Gül, Balyoz sanığı başka generaller de varken, sadece üç generalin açığa alınmasının nedenine açıklık getirirken, “Bu 3 generalin diğerlerinden farkı var. 3 general 30 Ağustos"ta bekleme süreleri dolduğu için ya terfi edeceklerdi ya da emekli olmaları gerekiyordu. Dolayısıyla diğerlerinden farklılıkları var. Bu çerçeve içinde düşünülürse daha iyi anlaşılır” dedi. Gül, “Yürütmeyi durdurma kararını 30 Ağustos"tan önce de verebilirdi mahkeme. Ama Eylül"de verdi” diye de ekledi.


"Büyütülecek şey değil"

Cumhurbaşkanı"na, Kürt sorununun çözümünün seçim sonrasına ertelenmesi de soruldu. Gül, adeta isim zikretmeden Başbakan"a ve hükümete mesaj verdi ve “Ben o kanıda değilim. Her şey dursun kanısında değilim. Zaten daha seçim tarihi ortada yok. Neyi bırakıyoruz? Ne kadar silah susarsa, şiddet durursa o kadar özgüven oluşur” şeklinde konuştu.

İsviçre yolunda Milli Güvenlik Siyaset Belgesi"ndeki köklü değişiklikten, Nobel ödüllü yazarın İstanbul"daki Avrupa Yazarlar Parlamentosu"na katılmamasına kadar değişik konularda değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı"na yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:

* Dün 3 generali açığa alma söz konusu oldu. Size önceden bilgi verildi mi?
Tabii, biliyordum. Önceden biliyordum, haberim vardı.


* Ne zamandan biliyordunuz?
Biliyordum. Önceden..

* AYİM"nin kararı tam açıklanacakken böyle yola gidilmesi hukuk açısından sıkıntı olacak deniliyor?
Bu olay belki ilk olması açısından önemli. Ama hukuk anlayışı, mevzuat açısından çok büyütülecek bir şey değil aslında. Böyle bir mevzuat var. Mevzuat daha önce Emniyet Genel Müdürü gibi daha üst düzey devlet görevlilerine uygulanmış. Normal mevzuat uygulanıyor. Böyle bir takdir yetkisi ilgili bakanların, hükümetin var. Onlar da gerçekleştirmişler.
* 100"e yakın subayın ismi geçiyor. Bunlar dava açtıkları için mi açığa alındılar?
Vaktiyle bu çok konuşuldu. Bu 3 generalin diğerlerinden farkı var. 3 general 30 Ağustos"ta bekleme süreleri dolduğu için ya terfi edeceklerdi ya da emekli olmaları gerekiyordu. Dolayısıyla diğerlerinden farklılıkları var. Bu çerçeve içinde düşünülürse daha iyi anlaşılır. Yürütmeyi durdurma kararını 30 Ağustos"tan önce de verebilirdi mahkeme. Ama Eylül"de verdi... Diğer subaylardan farklı yönleri var.

* Bu kanun hep vardı. Uygulanmaya başlaması Türkiye"nin normalleşmesiyle, AB ile ilgili mi?
Bunları AB meselesi olarak görmemek lazım. AB olmasa daÖTürkiye AB ilişkileri ilerlemese biz kendi demokratik standartlarımızı, hukuk standartlarımızı, sivil- asker ilişkilerimizi gelişmiş, en demokratik ülkeler sınıfına götürmeyecek miyiz?
* Asker-sivil ilişkileri ne zaman normal seviyeye gelecek? YAŞ"da kriz yaşandı, 29 Ekim resepsiyonunu komutanlar protesto etti.
Normalleşme süreci içinde Türkiye. Normalleşme bir gecede, bir günde olmuyor. Ben bayram açıklamamda belirttim. Gördüğümüz acılar, sıkıntılar, büyüme acıları derken bunu kast ettim. Atatürk, muasır medeniyet seviyesine ulaşmayı hedef göstermiş. Bu ne demek? Demokratik kalkınmışlık, gelişmiş ülkelerin seviyesine çıkmak demektir. Bunun da kuralları bellidir. Ümit ederiz ki bunlar daha süratli bir şekilde olur. Bugün tartışılan konular tartışılmaz. Geçmişte tartıştığımız birçok konuyu bugün tartışmıyoruz. Tabular vardı Türkiye"de.

* Genelkurmay Başkanı"yla konuşmuyor musunuz?
Bütün bu konular, bunların hepsi ne kadar daha olgun bir şekilde halledilebilirse tabii o kadar çok memleketin kazancına olur.

* AYİM terfilerine karar verirse o zaman ne olacak?
Detayları bilmem. Hukuk neyi söylüyorsa o. Bakanlar nasıl o tasarrufu yaptıysa, subaylar da mahkemeye müracaat haklarını kullandılar. Hukuki mevzuatımız neyse öyle olur.

* Resepsiyonu Genelkurmay Başkanı"na söylediniz mi?
O konu da kapandı gitti. Geleceğe bakmamız lazım.

"Silahla bir yere varılmaz"

* Diyarbakır Belediye Başkanı terörün, silahlı dönemin bittiğini söyledi. İmralı"dan belediye başkanını tehdit eden açıklama geldi. "Siyasete terör baskısı var" denebilir mi?
Ben isimler bazında söylemem. Ama silahla hiçbir yere varılmaz, varılamaz. Silahla, tehditle bir yere varılamaz. Ancak bu acılara sebep olur. Maliyeti olur tabii ki. Memleketimizde demokratik standart açısından yapılması gereken reformlar varsa geciktirir. Siyaset yapan bazılarının bunu görüyor olması tabii iyi bir şey. Hem dış, hem iç konjonktür açısından paylaştığım bir şey var. İç konjonktür ve komşularımız açısından bunun kimseye bir faydası yok. Bu sürdürülemez. Bölgenin istikrara, normalleşmeye ihtiyacı var. Irak sınırlarına sahip çıkacak. Şimdiye kadar bazı şeyler anlayışla karşılanıyorsa Irak"ın gücünün olmayışından ve Irak"ın içinden geçtiği kaosla, Irak"ın normalleşmesiyle ilgili. Suriye"nin dünyaya entegrasyonuyla ilgili. Türkiye için bu nasıl bir zaman Türkiye için koz olarak tutulduysa İran"ın da o gözle bakması gerekiyor. Bölgede silahı tolere edecek, müsamaha edecek bir güç kalmaz. Eğer terör olmasaydı, bu kadar kan olmasaydı Türkiye"de şikayet konusu olan birçok şeyleri de Türkiye çoktan kaldırmıştı. Türkiye"nin özgüveni ve aldığı yol çok ileride olacaktı.

* Tam tersini söylüyorlar PKK olmasa Türkiye yapmazdı diyorlar...
Bunlar sokaktaki insanın değerlendirmesi olabilir. Küçük yerleşim yerlerindeki propagandalar olabilir. Tepeden bakınca Türkiye daha hızlı yol alabilirdi. OHAL"ler, DGM"ler hep o günün getirdiği mecburiyetler olarak ortaya getirildi. Bunlar olmasa Türkiye AB yolunda hızla gelişirdi. Ayrıca Türkiye"nin kendi geleneğinde, kendi dokusunda bir ayrım yok. Türkiye"nin tarihi boyunca kendi dokusunda sen ben diye ayrım yok. Allah korusun Avrupa"da ABD"de gördüğümüz iç harplar, iç savaşlar Allah korusun Türkiye"de yok ki. Terör olmasa Türkiye çok farklı yerlerde olurdu.

Kılıçdaroğlu"nun Diyarbakır gezisi normalleşmenin parçası

n Kılıçdaroğlu"nun Diyarbakır ziyaretini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Anamuhalefet liderinin Türkiye"nin bir şehrindeki gezisinden söz ediyorsunuz. Bundan normal ne olabilir ki? Normalleşmenin bir parçası. Olmaması anormal. Milletvekilleri sadece seçildiği yeri değil, tüm Türkiye"yi temsil eder. Diyarbakır"dan seçilen sadece Diyarbakır"ı değil, Kayseri"den seçilen Kayseri"yi değil, Türkiye"yi temsil eder. Bunlar normalleşme göstergeleri. Tabii ki gidilecek, tabii ki gezilecek. Bu konu bile iyi trendde. Yan yana gelmeyecek insanların yan yana gelip konuşması güzel. Ben tüm gezilerimde TBMM"de grubu olan partilerin temsilcilerini alıyorum. En aykırı insanlar oturup, konuşuyorlar. Ne kadar gayret var. Zıt fikirler konuşuluyor. TV"lerde oturumlar yapılıyor.

* Türkiye"de terör varken ülkeyi idare edenlerin işi daha kolaydı. Kürt meselesi varken Türkiye bu meseleyi çözmek zorunda. Ana muhalefetin tavrı yararlı değil mi?
Tabii. İktidar partisinin ne kadar sorumluluğundaysa, ana muhalefet partisinin de, muhalefet partilerinin de sorumluluğunda. Türkiye"nin meseleleri bunlar. Anamuhalefet partisinin bu konulara daha çok ilgi göstermesi önemli. Bunlar eksik olan işlerdi. Herkesin, tüm partilerin daha sık gitmesi lazım. Türkiye"nin şurasına gidilemiyor, burasına gidilemiyor diye olmaz.

Düzenlemeler gelişmiş ülkelerin standartına göre...

* Kırmızı Kitap diye bilinen milli siyaset belgesi değişti. Yeni hali eskiye göre nasıl?
Ortaya çıkan düzenlemelerin hepsi Türkiye"nin ulaşmak istediği yere göre yapılıyor. Demokratik olarak da ekonomik olarak da gelişmiş bir ülke standartlarına göre yapılıyor. Nasıl değişecek Türkiye? Mevzuatlar değişecek. Uygulamalar değişecek.

* İç tehdit değişti...
Her şey yeni konsepte göre yapılıyor. Ülkelerin içeride, dışarıda alacağı durumlar var. Naif bir duruma da düşebilirsiniz. Ancak bakış konsepti çok önemli.

GÜL"DEN HÜKÜMETE..

Kürt meselesi seçim sonrasına bırakılmamalı...

* Kürt meselesinde seçime kadar beklemeden adım atın diye hükümeti teşvik etmenizi beklerdik. Kürt meselesi seçime kadar beklemeli mi?
Hayır bunlar her günün meselesi. Ne kadar silahlar susarsa, şiddet, terör olmaz ise adım atma konusunda o kadar çok özgüven oluşur. Herkes birbiri ile kenetlenir.

* Bütün bunlar seçimden sonraya bırakılıyor?
Ben o kanıda değilim. Her şey dursun kanısında değilim. Zaten daha seçim tarihi ortada yok. Neyi bırakıyoruz? Ne kadar silah susarsa, şiddet durursa, o kadar özgüven oluşur.
n Hayata Dönüş operasyonunda insanların yakıldığı iddiaları var...
Bunları inceleyip bakacağız tabii.

* Devlet Denetleme"ye mi inceleteceksiniz?
Devlet Denetleme bir savcılık teşkilatı değil. Savcılarımıza, Emniyet teşkilatına, jandarmaya sorarız.

* Antalya Film Festivali"ne gelen Kusturica"yı kovduk, Nobel ödüllü adamı da gelmeden gönderdik.
Günlük şeylere girmek istemem açıkçası. Cumhurbaşkanı olarak tek tek o konulara girmem. Türkiye"ye herkes geliyor. Gelip gidemeyen yok. O da gelmiş.