Rap müziğin yaramaz kızı Sultana Arena Dergisi"ne çarpıcı fotoğraflar eşliğinde çok özel bir röportaj verdi.

Açık sözlü sanatçı, pek çok duygunun yozlaşmasından şikayet ederken, bilinmeyen yanlarını da ortaya çıkardı. Yıllarca Amerika"da yaşayan Sultana, İstanbul"da insana dair kutsal değerlerin git gide yitmeye yüz tuttuğunu söylüyor. Sahnedeki agresif ve hiperaktif performasından çok uzak sakin bir duruşu olan Sultana, korkularından ise lunaparkta Rollercoaster"a binip çılgınca haykırarak arınıyormuş.

- Şöhret Yolu albümünüz şarkı sözleriyle öne çıkıyor. Sizin şöhretle ilişkiniz nasıl?
Hep iyi ve hayatta kalıcı olacak bir şeyler yapmak istedim. İyi işler ortaya çıkarıldığında şöhret kendiliğinden geliyor.

- Biliyordunuz bu işin ün getireceğini.
Kendi sözlerimi yazana, profesyonel olarak müzik yapana dek kilise korolarında şarkı söyledim, dersler aldım ama sahneye dair öyle hayallerim yoktu. Sadece küçükken sinemayı hayal ettim; kendime ait fantezilerim vardı ama peşinden koşmadım o işin.

- Şarkı sözlerinizin birilerinin canını acıttığını düşünmüyor musunuz?
Türkiye"de kadın hikâyelerine baktığınızda orada garsonluk yapmış, sonra bilmem ne eğitimi almış, oradan paraya koşturmuş da şunu başarmış gibi örneklere rastlamak çok zor. Dergilere, gazetelere bakınca, sürekli gördüğümüz insanların fotoğraflarının altında bilmem kimin eşi yazıyor. Meslek bu. Ben bunları anlatıyorum, olmayan şeyler değil ki.

- Hayatınızda da böyle sözünü sakınmayan bir tip misiniz?
Düşündüğümü söylerim ama bazen öyle bir şey oluyor ki; işe yaramayacağını biliyorsam söylemiyorum bile.

- Sizin idolleriniz kimlerdi?
Kimse gibi olmak istemedim ben; birisi gibi olmaya çalışma fikri benim için bir kısıtlama açıkçası. Ben hep kendi içimdekileri çıkartmayı hedef aldım kendim için.

- Mantık mı ağır basıyor kararlarınızda, duygularınız mı?
Ne istediğimi, yapabileceklerimi biliyorum. Bunun için temkinli çıkıyorum yola; mantığımı da duygularımı da dinliyorum, kör gözle girmem genelde hiçbir şeye.

- Korkularınıza karşı tavrınız ne?
Lunaparka gidiyorum. Rollercoaster"a binip çığlık atıyorum; korkularımdan arınma metodum bu benim.

- Peki "asla"larınız var mı?
Belli dönemlerde oluyor ama zamanla geçiyor, değişiyor fikirlerim...

- Bu ara "asla" ne olmaz?
Bu ara “Asla yapmam” dediğim bir şey yok. Aksine bir "asla"mı yıkmaya çalışıyorum. Mesela bana göre ilişkiler söz konusu olduğunda, biriyle berabersen "asla" başkasına bakmazsın. Yapabilecek miyim bilmiyorum ama bunu değiştirmeyi istiyorum çünkü İstanbul"daki ilişkilere bakıyorum; bence buradaki ilişkiler sadakati hak etmiyor.

- Neden böyle düşünüyorsunuz?
Bilmiyorum. Bizim kültürümüzde flört diye bir şey yok. Batı"da "dating" diye bir şey var; birileriyle çıkarsın, birlikte vakit geçirirsin ama kimseye bağlı değilsindir. Ama bağlılığa söz verdiğin zaman, o kişide karar kıldığın zaman bunun bir sorumluluğu var; saygı, sadakat, sevgidir. Maalesef İstanbul"da böyle yaşanmıyor artık; hem kadınlar hem erkekler için değerini yitiren şeyler var.

- İstanbul"un alışamadığınız, sizi zorlayan başka neleri var?
Bir sürü güzelliği bir sürü de zorlayıcı yanı var. Geçenlerde şunu fark ettim; gardırobumda bir sürü mini elbisem, topuklu ayakkabılarım var. Kendikme yakıştırdığım kıyafetleri, kadın olarak içinde kendimi seksi bulduğu kostümleri seviyor ama artık giymiyorum. Çünkü yiyecek gibi bakıyor insanlar