Eski Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, 12 Eylüldeki anayasa değişikliği referandumundan sonra Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinin hızlanmasını ve reformların hız kazanmasını beklediğini söyledi.

Stratejik Düşünce Enstitüsünce, Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen ''Uluslararası Değişen Güç Dengeleri ve Türkiye'' konferansının ''Avrupa Birliği-Türkiye İlişkilerinde Sorunlar ve Fırsatlar'' başlıklı oturumunda konuşan Lagendijk, AB ve Türkiye'nin birlikte işbirliği yapmaktan karşılıklı faydalar göreceğini vurguladı.

Lagendijk, bazı konularda Türkiye ile AB arasında ihtilaflar olduğunu belirterek, İran ile ilgili yürütülen politikaların buna örnek oluşturduğunu dile getirdi.

Bazı insanların, Türkiye'nin AB üyeliğine, din ve ifade özgürlüğü gibi gerekçeler göstererek karşı çıktığını ifade eden Lagendijk, ''Hapishanelerde yatan gazeteciler ya da aydınlar bir faktör olarak karşımıza çıkıyor'' dedi.

Lagendijk, reformların devam etmesinin önemine işaret ederek, ''Ancak daha açık ve demokratik bir Türkiye, karşı çıkanları bu şekilde ikna edebilir. Türkiye bölgesel anlamda çok kuvvetli bir güç olma isteği ve kararlılığını gösterecekse, bunu yapmanın yolu, belki de ilk gereklerinden biri, kendi iç problemlerini doğru bir şekilde çözmesi. Kendi sorunlarınızı çözemezseniz geri kalan çok zorlaşır. Bunların başında da Kürt problemi geliyor. İnsan hakları, politik reformlar ve Kürt meselesi hakkında da ciddi bir hareket bekliyor Avrupa Türkiye'den'' diye konuştu.

-''MÜZAKERELER HİÇBİR ZAMAN DURMAYACAK''-

Durmuş göründüğü zamanlarda bile müzakerelerin aslında durmadığını aktaran Lagendijk, şöyle devam etti:

''Hiçbir zaman da durmayacak müzakereler. Bu makine bir kere çalışmaya başladığı zaman, hem süreçten kaynaklanan hem de siyasetten kayaklanan sebeplerden durması mümkün değildir. Türkiye üzerine düşen görevi yaptığında ve tam olarak kriterlere uyum sağladığında bu üyelik gerçekleşsin istiyor insanlar. Bir kere başladıktan sonra bu müzakerelerin AB tarafından durdurulması neredeyse imkansız. Bir tek ülke var bu süreci durdurabilecek, o da Türkiye. Türkiye, kendi adına 'Artık bana bu kadarı yetti, daha fazla yapamayacağım' diyebilir. Ben kimsenin bunu yapacağını düşünmüyorum. Türkiye'deki partilere baktığımda, fişi prizden çekecek bir parti ya da yaklaşım görmüyorum. 12 Eylülde yapılan referandumdan sonra bu sürecin hızlanmasını, reformların hız kazanmasını bekliyorum.''

Lagendijk, Türkiye'nin insan hakları ihlalleri, ifade ve din özgürlüğü konularında yol alması gerektiğini vurgulayarak, orta ve uzun vadede hem AB'nin hem de Türkiye'nin, birlikte oldukları sürece her iki taraf için daha iyi ve olumlu sonuçlar ortaya çıkacağını fark etmeye devam edeceklerini kaydetti.

Bunun zor bir yol olduğunu, Türkiye'nin reformlara devam etmesinin tek seçenek olarak göründüğünü ifade eden Lagendijk, ''Kürt meselesi tekrar gündeme geldi. Temennim, son 4-5 senedir belki de ilk kez ana muhalefet liderinin de bu konuda iktidar partisiyle bunu konuşabilecek şekilde ve esneklikte olması. Türkiye için de başka ülkeler için de bu kesinlikle elzem. Kürt meselesindeki çözüm, ancak muhalefet ve iktidarın konuşarak anlaşması vasıtasıyla sağlanacak diye düşünüyorum'' şeklinde konuştu.

Lagendijk, AB'nin kendi içinde de farklılıklar olduğunu dile getirerek, İsrail ile ilgili politika konusunda, AB'de yer alan ülkeler arasında farklı fikirler olduğunu söyledi.

A.A.