Hakem Joe Crawford da hassastı yönetiminde; oyuncularla sıkça diyaloğa girdi ve ilk 3 çeyrekte tam 4 teknik faul çalarak otoritesini bolca hissettirdi salonda.
İki buçuk saatlik gerilimden çok etkilendiğimizden olsa gerek, son dakika içinde, üstelik de skor 101-101 dengedeyken Howard"la Odom arasında yaşanan kapışmayla ayağa fırladık! Odom, Howard"ın sağ koluna son derece sert bir biçimde vurmuş, belki de ligin en kuvvetli oyuncusu Howard da kolunu kaldırıp Odom"ı savurmuştu geriye... Herkes olay yerine koştu, iki basketbolcuya da teknik faul vermesi, Howard"ı oyundan atması beklenen hakem Crawford da oradaydı; ama bizim sandığımız nedenlerle değil... Dev forvet Odom"ı sırtından tutmuş kavganın dışına çekiyor, ikiliyi ayırmaya çalışıyordu Crawford... Hiç kimseye teknik faul de çalmadı beklendiği gibi. Herkese bu kıran kırana maçın son bir dakikasında sahada olma şansı verdi, müsabakanın gerilimli havasını dikkate alarak yalnızca faulle geçiştirdi bu pozisyonu...

O gün
Belki de aynı oyuncular, bire bir aynı hareketleri, atmosferi bu derece gergin olmayan başka bir maçta yapsalardı, aynı hakem ikisine de çalacaktı teknik faulu ve atacaktı Howard"ı... Ama esas olan o gündü. O günün koşulları, o şartlar altında, o kararı almayı gerektiriyordu. O pozisyonla ilgili doğru kararı vermek için, yalnızca o 5 saniyeyi maçın içinden koparıp defalarca tv"de ileri-geri oynatmak faydasızdı. Hatta zararlıydı... Çünkü o 5 saniyeyle ilgili doğru kararı anlayabilmek, kalan 47 dakika 55 saniye boyunca o sahada, o “24 oyuncu + 3 hakem”le birlikte yaşamayı da gerektiriyordu.
Aynen, bire bir aynı hareketleri yapan 3 oyuncudan R.Madridli Raul ve M.Unitedlı Ronaldo cezalandırılmamışken, Beşiktaşlı Delgado"nun sarı kart görmesini anlayabilmek için, o maç günlerinde o sahalarda o sporcularla beraber olmak, beraber oynamak gerektiği gibi...

Delgado"nun kartı
Perşembe günü Fanatik"te sevgili Hakan Can"ın MHK Başkanı Oğuz Sarvan"la yaptığı röportaj, son derece dikkat çekici: “Kart isteyene kart uygulaması UEFA talimatında da var, dvdlerde de” diye başlıyor Sarvan... “(Sporcu) haksızlığa uğradığını düşünerek anlık bir tepki verebilir, bu konuda toleranslı olunmalı. Ama spesifik olarak kart istemek yanlış” cümleleriyle kuralı açıklıyor.
Ama sonraki cümleleri ironik, ve hatta Türkiye"de hakemlerin temel problemini ortaya koyar nitelikte: “(Ama) hakeme otoriteni sarsıyor mu, sarsmıyor mu diye bak ve inisiyatif kullan diyemezdim, çünkü çok spekülasyon olacaktı. Uygulama aynen devam edecek. Bu özel bir hareket... Gayri ihtiyari kart istemek olmaz. Oyuncular bunun antrenmanını yapacak”
Yani MHK Başkanı diyor ki, ligin ikinci yarısında da bu jestle ilgili inisiyatif hakemde değil, bu jestin karşılığı, her halükârda sarı kart... Yani, MHK"nın talimatı bu.
Yani hakemler televizyonda İspanya/İngiltere liglerini seyretmesin, Raul"u Ronaldo"yu filan boş versin... Otoritenin sarsılıp sarsılmadığını, tahrik unsuru oluşup oluşmadığını düşünmesin... Yıllardır sahanın neresinde olursa olsun her elle oynayan oyuncuya olduğu gibi; yıllardır faul olmayan bir pozisyonda (doğal bile olsa) düşen her oyuncuya olduğu gibi; her formadan çekene olduğu gibi, her kart işareti yapana da doğrudan sarı kartını çıkarsın. Gözlük işareti yaparsa, alkışlarsa, onlara da sarı kart çıkarsın.
Peki, oyuncu elini ağzına götürüp düdük çalma işareti yaparsa? Bayrak kaldırma işareti yaparsa? O zaman ne olacak? Peki oyuncular protesto amaçlı başka jest ve mimiklerde bulunurlarsa? Başka oyuncular da, o başka hareketleri protesto amaçlı olmaksızın yaparsa?
Peki, FIFA kokartlı Cüneyt Çakır, işler yolunda gider de önümüzdeki hafta premier kategoriye yükselir ve şubatta Ş.Ligi"nde Raul"ün maçını yönetirse... O müsabakada Raul aynı jestte bulunursa, Çakır neye göre karar verecek, kural kitabı ve FIFA talimatına göre mi, MHK kararlarına göre mi?
Bu soruların cevaplarını bilmiyoruz. Ama bir Türk futbolsever olarak Raul-Çakır buluşması ihtimali bile heyecanlandırıyor bizi doğrusu...


Hakemler pazartesi açıklanmayacak
Batmanlı Halis Özkahya"yı siz hakem statüsü ile tanıyorsunuz, ama onun bir de anahtar statüsü var, beden öğretmenliği yapıyor, hatta belki evli ve çocukları var... Pazar günü Kayseri"de bir maç yönetiyor, pazartesi Batman"a dönüyor, perşembe günü yeni görevinin Ankara"da olduğunu öğreniyor, cumartesi orada bir başka müsabakaya çıkıyor... Hakemliğin bu seyahat temposu içinde öğretmenlik, belki kocalık ve babalık da yapmak zorunda...
Üstelik de TFF"de, hakemlerin bu sayılı günde uçak ve otel rezervasyonu yapmalarına yardımcı olan bir birim de yok...
MHK"nın hakem atamalarını perşembeden -önce pazara, sonra da- pazartesiye çekmesi, hakemlerin planlama yapabilmesi açısından harika bir uygulama (idi)... Lâkin, Sarvan, -spekülasyon ve baskı gibi- başka problemlerle karşılaşıldığı için ikinci yarıda bu açıklamaların yine perşembeleri yapılacağını söylüyor.
Bu kararlar, böyle dünden bugüne bu kadar kolay alınıp, bu kadar kolay değiştirilmemeliydi gibi geliyor bize...


FIFA kokartlı hakemlerimiz
7 FIFA hakemimizden ikisi (Yüksel ve Demirlek) yaklaşık bir yıldır maç yönetmiyor. Selçuk Dereli, 26 Nisan 2007"deki F.Bahçe-Beşiktaş maçından beri sarı-lacivertlilerin müsabakalarına verilmiyor. Cüneyt Çakır da 27 Şubat"taki G.Saray-F.Bahçe maçından beri aynı durumda... Bülent Yıldırım 27 Eylül"deki İst. B. B.-Beşiktaş maçından beri siyah-beyazlılarla sahaya çıkmamış. Ve biz Türkiye"de uzun süreler büyük maç yönetemeyen FIFA hakemlerinden, Avrupa"da üst düzey müsabakalarda başarılı olmalarını bekliyoruz. MHK Başkanı, ikinci devrede bu sorunların çözüleceğini vaat ediyor. Evet, acilen çözülmeli, bir daha böyle sorunlara mahal verilmeyerek üstelik...

MİLLİYET