ATV'de Başbakan'la Gündem programına katılan Başbakan Tayyip Erdoğan önemli açıklamalarda bulundu.Başbakan Erdoğan, dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ile Dolmabahçe'de yaptıkları görüşmenin iki kişi arasında yapılmış gizli bir toplantı olduğunu belirtti. Görüşme içeriğini 'ebediyete' kadar açıklamayacağını kaydeden Erdoğan, bunun asker-sivil ilişkilerinde bir dönüm noktası olduğunu söyledi.

MAYINDA ANORMAL TEKLİFLER GELDİ

Mayınlı alanların temizlenmesiyle ilgili de açıklama yapan Erdoğan, "Biz bunu ordumuzla konuştuk. '25-30 milyon dolarla yapılabilir' dendi. Biz 'tamam' dedik ödenek ayırdık. Bir süre geçti bize bunu yapamayacaklarını söylediler. Maliye Bakanlığı'na işi bıraktık. Maliye Bakanlığı ülke içinden bunun yapılması için teklif açtı. Yurt içinden çok anormal teklifler geldi. Bunun üzerine işi yurt dışına açtık. 200 metrelik güvenlik sınırı var ve o sınır korunacak. İsrail'i ortaya atanlar bu konu üzerinden bizi vurmaya çalışıyorlar" dedi.

BAŞBAKAN NEDEN SİNİRLİ

Başbakan Erdoğan'a ilk soruyu Gazeteci Mehmet Barlas sordu. Barlas, "Başbakan neden bu kadar sinirli mesela ' AK partiye AKP diyenlere edep dışı' dediniz . Bunun özel bir manası mı var mı? Geçenlerde bir arkadaşımla konuştum, AKP 'deki ' aman AKP deme başbakan buna da kızar' dedi. Neden AKP'ye kızdınız? Özel birine mi kızdınız. Deniz Baykal'a sende sizde, Deniz Baykal neticede sizden 20 yaş büyük. Niye bu kadar sinirlisininiz ?" diye sordu.

AK PARTİ TESCİLLİ

Başbakan Erdoğan'da, " aslında benim yaptığım bir tespit, herhangi bir kişiye karşı verilmiş bir şey değil. Benim yaptığım tespiti, Türk Dil Kurumu'da yaptı. Daha önce Türk Dil Kurumu'ndan cevap istedik. İktidaralar hiç bir zaman gerilimden yana olmaz . Yargıtay Başsavcılığına partimizi kurduğumuzda, partimiz kısa açılış yaptık. Biz burda, partimizin kısaltılmasında AKP yazmaz, AK Parti yazar. Birisi farklı diye çağırısı olamaz. Şimdi bizde halk arasında bazen lakap takardık. Bir siyasi partinin tescilli bir adı varken, bunu kullanmayan olmaz. Bu sürecin başlangıcı, 2002 yılında bir köşe yazarı başlattı. ' Ak Partiye Akp deyin' diye, bu oradan başladı. Gelişerek gitti. Ben burada şunu vurgulamak isterim; Bizim isteğimiz partimiz Adalet ve Kalkınma partisidir ama kısaltmamız Ak Partidir, niçin bu tescilli adamızla değilde, farklı bir adla kullanıyorsunuz. Bizim özellikle bu konuda durmamızın nedeni bunu çok farklı şekilde vurgulayanlar oldu. Çok çirkin saldırılar oldu. Biz bunu yargıya götürdük. Yargıdan aldığımız cevaplar, ' ağır eleştiri, edep dışı söylemler var', eğer biz bunu halkımıza anlatmazsak kendi partimizin adını savunmaktan aciz duruma düşeriz. Bu da hiç hoş durum değil. Neden Anavatan Partisini Avp olarak söylemediler Anap diyorlar. Tescilli olduğu için. Herkesin kafasında gelip Akp'ye takıyorsunuz' diye konuştu



Gazeteci Hasan Bülent Kahraman'ın, “Demokrat Parti'de yeni bir genel başkanın seçimi, eski başbakan yardımcılarından Abdüllatif Şener'in kurduğu yeni partinin AKP ile ilişkilerinin nasıl olacağı” sorusunu yöneltirken, “AKP ifadesini AK Parti” diye düzeltmesi üzerine Mehmet Barlas araya girerek, “Gördünüz, arkadaşımızın kötü niyetle söylemedi” şeklinde espri yaptı. Bunun üzerine Başbakan Erdoğan, gülerek, “Şimdi biliyorsunuz, askere gideriz. Ben Tuzla'da askerlik eğitimimi yaptım. Bitti artık, izne çıktık, eve geldim. Babama 'baba' diyemiyorum, 'komutanım' diyorum. Geçenlerde de asker bize çay getiriyor. Bana diyor ki Buyurun komutanım” sözleriyle karşılık verdi.


KÜRT SORUNU

Kürt sorununda açılım tartışmalarına da değinen Erdoğan, " 2005'te Diyarbakır'da bir konuşmamız oldu. Bunlar bizim vatandaşlarımız ve kimlik konusu, kültürel konusundaki yaklaşımız oldu. Yani şu anda bakanlar konusunda, bunu çıkarıyor. Cezaevi'nde bu aydan sonra kendi dilleri ile görüşebilmeyi getireceğiz . Bunun dışına devletin TRT- 6'sı devam ediyor. Benim partimde çok sayıda Kürt kökenli vatandaşım var. Bir siyasi parti diyor ki, ' PKK silah bırükmaktadır'. Diğer tarafta bunu göstermelidi" diye konuştu.

ERDOĞAN: DTP'YE RANDEVU VERMEYİ DÜŞÜNDÜM

DTP ile arasında yaşanan gerginlikle ilgili bir soruya, Başbakan Erdoğan, " randevu vermeyi düşündüm. Bunun ertesinde 10 tane asker şehit oldu. Bunun için bunlar hiç bir zaman PKK'ya terörör örgütü demediler. Ardından bir müddet daha geçti. Ardından 6 şehit daha oldu. Böyle bir imkan olmadı ki. Mecliste'de bir mensubu geldi. ' Tayyib'i ipte salladırmak gerekir' diye tabir kullandılar " yanıtını verdi.

Hamas'la ilgili bir hatırlatmaya da Erdoğan "Hamas Pkk ile aynı kefede değil . Zaman zaman arkadaşlarım DTP ile görüşüyor. Kalksınlar ilk önce 'PKK terör örgütüdür' demelidirler" dedi. Erdoğan partisinin Günoydoğu'da birinci parti olduğunu da sözlerine ekledi.

YENİLEME SEÇİMLERİ

Başbakan'a dün yapılan mini seçileri nasıl değerlendirdiği soruldu. Erdoğan, " her şeyden önce milletimizin görüşleri ortaya çıktı. Partimizin 29 mart seçimlerinde oy oranı 37,5 şimdi ise 43, buraya geldik. CHP'nin 17, şimdi de 17, bizim 5,5'lik bir artışımız var. MHP'nin 22 şimdi ise 15, eksi 7'lik bir düşüş var. DTP'nin 1,17, şimdi ise bir düşüş var. Belediyelerin dağılımına baktığımızda biz 7 tane ilçe belediyesinin 4'nü aldık, CHP 2 tanesini, MHP 1 tanesini aldı. Oyların en büyük, buluştuğu yer Akyazı'dır. Buradaki durum çok ilginç, Akyazıdaki oy dağılımında 11 bin civarında bir oyumuz var. 9 bin 800 Civarında Saadet Partisi'nin oyu var. CHP'nin ise 138 oyu var" diye konuştu.

IMF İLE ANLAŞMA

Başbakan Erdoğan IMF ile anlaşma tartışmalarına da değinerek, " Biz belediyeler ile ilgili bir araştırma yaptık, Şimdi diyorlar ki 'bunu eskiye dönüştürün' biz bunu yapmayız. Şu anda belediyelerin çoğu borçlu. Her ülkenin IMF'ye bakışının farklı olduğunu hatırlatan Erdoğan, Türkiye'nin esir bir ülke olmadığını söyledi

500 BİN KİŞİYE İŞ

Hedeflerinin 500 bin kişiyi iş sahibi yapmak oldoğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, kamuda istihdam edilecek bu kişileri 6 aylık staj imkanı verileceğinide açıkladı. Erdoğann, böyle bir seferberliği ifade ettiğini de söyledi. Küresel kirizin Türkiye'ye etkilerine de değinen Erdoğan," şu anda eksideyiz ama yıl sonu itibari ile çıkmaya çalışıyoruz" dedi. Ulusal bazda otomotiv ve inşaat sektöründe krizin etkisinde olduğunu söyleyen Erdoğan, ekenomide bakan eksikliği hissettiğini ve Babacan'ı ekonomi yönetiminde başarılı gördüğünü de sözlerine ekledi. Vergi indirimlerinin ekonomiyi canlandırdığını söyleyen Erdoğan, Turizmi de canlandıracak teşvikleri hayata getirdiklerini de ifade etti.

DENİZ FENERİ TARTIŞMASI

Deniz Feneri Davasını hatırlatan gazetecilere Erdoğan "Biz bir hukuk devletinde yaşıyoruz her şeyden önce. Yani hukuk devletinin içinde bir defa, bir şeyi görmemiz lazım; olay bir yargı süreci ve bu yargı sürecinin içerisinde üstelik de bir Alman mahkemesi'nin bir talebi var Türkiye'den ve bu talep üzerine öyle bir karar alınmış. Dolayısıyla böyle bir sürecin içerisine bizim girmemizin, ben doğru olduğuna inanmıyorum. Moldova dönüşünde yine gazeteci arkadaşlar bana sordular, orada da söyledim. Konuyla ilgili olarak bunu savunmak, bana düşmez. Bunu savunması gereken bizzat bu arkadaşların kendisidir. Zahit Bey, diğer arkadaşlar zaten en iyi şekilde savunurlar. Fakat bunu, bizimle böyle ilintili hale getirme olayı, bizi ciddi manada rahatsız eder. Çünkü benim Partimin bir defa tüm hesapları A'dan Z'ye sitemizde her zaman mevcuttur. Ne girer, ne çıkar, hepsi de orada vardır. Hiç bir siyasi partinin yapmadığı, yapamadığı örnek bir çalışmadır bu. Kuruluşumuzdan bu yana buna dikkat etmişizdir. Hala da böyle gitmekteyiz. Deniz Feneri olayıyla bir Allah kuruşu bizim partimizin kasasına girmemiştir. Böyle bir şeyi konuşmayı, bir defa ben kesinlikle partime yönelik bir farklı çirkin bir yaklaşım olarak görüyorum. Şık olmayan yaklaşım olarak görüyorum." şeklinde konuştu.

ERGENEKON

Ergenekon Davasıyla ilgili de konuşan Erdoğan, " bu yargıdır. Bütün güvenlik güçlerimiz ile talebimiz, hassasiyetle yerine gitirilmelidir. Demek ki, bu sistem iyi çalışırsa, herşey suç sabit olmayınca, kimseyi suçlamamız mümkün değildir. Oturup konuşalım diye birşey yok. Şüphesiz, ama hepsinin gelip dayandığı yer insan. Bu zihniyet değişimini yapacak olan insan. Bakıyorsunuz işte mayın meselesine bir adım atacaksınız, hemen karşısına muhalefet çıkıyor. Böylelikle bir mayın meselesi bir ay Meclis'te zaman alıyor. Oturup konuşalım, neresi doğru, neresi eğri. Böyle bir şey yok. Veya şunu şu şekilde düzenleyelim, yok. Olmaz. Neresinde İsrail? Her şeyde bu var. Yani, sizin aklınızın ucundan geçmeyen bir şeyi sizin aklınıza getiriyorlar" şeklinde konuştu. aşbakan Erdoğan, parlamento dışında da benzer bir durumun yaşandığını ifade ederek, "Kurumların içerisinde de böyle. Kurumlarda ciddi bir yerleşik düzen var" dedi.

"NASIL SEZDİNİZ?"

"Siz özellikle geçmişte gerek partinize dönük olarak demokrasi dışı bir takım hazırlıklar olduğunu ne zaman, nasıl sezdiniz? Fark ettiğinizde kendi içinizde nasıl bir tedbir aldınız?" sorusuna Erdoğan, "Doğrusu, biz bazı şeyleri hissetmedik değil, hissediyorduk. Halkın yüksek teveccühü olduktan sonraki süreçte bazı şeyleri hissetmeye başladık. Fakat, ortada deliller olmayınca, bir şey konuşacak halimiz de yok..." karşılığını verdi. Erdoğan, "Bu duyum mu, hazırlık mı, bu hissettiğiniz şeyler?" sorusu üzerine, 'Bazıları duyum, bazıları hazırlık şeklindeydi, ama bu süreç başlayınca artık her şey ortaya bazı delillerle çıkmaya başladı. Bu nereye varır, nereye gider, onu bilemem. Fakat, daha sonra yaşadığımız başka süreçler var. Örneğin ben bir 14 Mart sürecini kabullenemem. O süreç bir adım olmuştur, ama ben o süreci kabul etmem. Partimin antilaik yaftasıyla yaftalanmasını kabul etmem benim mümkün