Gazeteci olarak haber amaçlı olarak sık sık gittiğim T.C. Münih Başkonsolosluğu’na yıllar sonra bir vatandaş olarak bir noterlik işimi yaptırmak üzere gittim. Kendimi tanıtmadan, biraz kamufleli olarak numara alıp bekleme salonunda beklemeye başladım. Dışarıda hiç bir sıra yok iken, salonda insanlarımız oturmuş tüm dikkatleriyle numaraları gösteren ekranı izlerken, bazıları da TRT Haber’i gösteren televizyonu seyrediyordu. Onları gözlemlerken aklıma başkonsolosluğun eski günleri geldi    

Eskiden, enli-doksanlı yıllarda Başkonsoloslukta işi olanlar bir kaç gün önceden ürperti duymaya başlarlardı. Çekecekleri çileleri düşünmeye başlardı. O yıllarda gazeteci olarak konsoloslukla ilgili çok sık haber yapardık, çünkü gün geçmezdi ki bir vatandaşımız bize “hakarete uğradım”, “memur bana gıcık oldu, işimi yapmıyor” ve hatta “beni dövdüler” gibi şikayetlerle gelirlerdi. Hele bir de bazı günlerdeki karda kışta başkonsolosluk önünde onlarca metre uzunluğundaki kuyruklar... Münih’e Stuttgart’ta giriş olan ana cadde üzerindeki Başkonsolosluk önündeki bu kuyruklar, insanlarımızı Almanlara karşı utandırırdı. Bir de özellikle 12 Eylül darbesinden sonrası yıllarda başkonsolosluktaki şikayetleri haber yaptığımızda hemen başkonsoloslar bizleri toplardı. Karşısında sıraya dizilir ve o bir darbe komutanı edasıyla “vatandaş niye size bizi şikayet ediyor. Bakın kapımız herkese açık, gelip bir sorun varsa benimle de konuşabilirler, sorunu çözeriz” derlerdi. Biz de kendi kendimize “ya biz gazeteci olarak karşında “hazır ol”da bekliyoruz, vatandaş nasıl bir özgüvene sahip olsun ki senin karşına çıkabilsin” diyerek  gülmemek için kendimiz zor tutardık.

Neyse, düşüncelerimle geçmişe yaptığım düşünsel geziye dalmışken, bir saatin nasıl geçtiğini fark etmemişim, sıra bana gelmişti. Yukarıya bana ekranda bildirilen numaradaki memura gittiğimde, son derece güler yüzlü genç memur beni ayakta karşıladı. On beş dakika içerisinde işlemi bitirip, konsolosa imzalatıp, veznede ayrıca sıra durmama gerek olmadan işlem ücretini aldı ve beni nezaketle uğurladı.

YENİ ÇALIŞMA SİSTEMİ

Burada başkonsolosluğun yeni çalışma sistemine de değinmek istiyorum. Münih ve çevresindeki yerleşim bölgelerinde yaşayan yaklaşık 200 bin yurttaşımızın aklınıza gelebilecek her türlü yeni pasaporttan, noterlik işlemlerine, doğumdan evlilik işlemlerine kadar sayısız devlet işlerini bildiğim kadarıyla yaklaşık 20 memur yapıyor. Yani 200 bin kişilik bir kentin tüm resmi dairelerinin işlerini Münih’te 20 memur yapıyor, inanılmaz bir çalışma bence...

Eskiden her işlemin uzmanı ayrı memuru olurdu ve bu memurların önünde uzun kuyruklar oluşurdu. Bir de ayrı bir vezne olur burada da ayrıca saatlerce beklemeniz gerekebilirdi.  Şimdi Zimbabve Büyükelçisi olan daha önceki Başkonsolos Hidayet Eriş zamanında uygulamaya sokulan yeni çalışma sitemiyle her memur her işi yapmaya ve işlem sonrası ücreti vezneye gerek duyulmadan almaya yetkili kılınıldı, eğitildi. Böylece, hem işlem süresi kısaltılırken, bilgisayar ağının genişletilmesi ve modernleştirilmesi sayesinde başkonsolosluk çağdaş bir düzeye getirildi. Uygulamaya sokulan e-konsolosluk randevu sistemi ve numara sistemi sayesinde konsolosluk binasına taşan uzun kuyruklar da tarihe karıştı. İç çalışma sistemini modernleştirerek çağa ayak uyduran Münih Başkonsolosluğu’nun tarihi binası da yeni modern bir binaya taşınabilirse ve New York’taki gibi “Türk evi” kompleksi olarak hayata geçirilebilirse Münihliler çok daha mutlu olacaklar... 

GURBETÇİYE GURBETÇİ PERSONEL

Dışişleri Bakanlığı
’nın yaptığı en güzel uygulama bence gurbetçiye gurbetçi personelle hizmet verilmeye başlanması oldu. Bugün başta Almanya Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu olmak üzere, Münih Başkonsolosu Mesut Koç ve hemen hemen tüm konsoloslarımız, memurlarımız artık Almanya doğumlu veya burada yetişen insanlar. Yani, yıllarca konsolosluk çilesi çekmiş insanların evlatları. Bu diplomatlar,  insanımızı çok daha iyi anlarken, Almanlarla olan diplomatik ilişkilerde dile ve kültüre hakim olarak son derece başarılı oluyorlar.

Özetlersek, Münih başkonsolosluğunda sorunsuzca işlemimi yaptırıp evime dönerken, sinirlerim laçka olmadığı gibi, aksine huzur ve gurur karışımı duygular içerisindeydim.