MS hastalığın Türkiye'deki en iyi uzmanlarından biri olan Profesör Doktor Ayşe Altıntaş, "Aileler MS hastalığın adını duyduklarında internette araştırma yapıyor ve en kötü ihtimalleri kendi hastalarına yakıştırıyorlar. Bu çok yanlış. Ailelerin hastalarına hasta muamelesi yapmamaları gerekiyor" dedi.
 
MS Hastalığı nedir?
Multipl skleroz (MS), genç erişkinlerde görülen yani genellikle 20-40 yaş arasında başlayan bir hastalıktır. MS, beyin ve omuriliğimizi etkileyen bir hastalık. İlginçtir, bu hastalığa muzdarip insanlar genellikle iyi eğitimli ,sosyo kültürel düzeyi yüksek  insanlar olmasına rağmen, hastalık konusunda  ciddi bir bilgi kirliliği var.
 
Nasıl yani?
MS hastalığı konusunda  çok ciddi ve çok sayıda bilimsel araştırmalar yapılıyor. Ancak bu bilimsel araştırmalar henüz sonuçlanmadan büyük umutlarla insanlara anlatılabiliyor. İnternette araştırma yapan MS hastaları, henüz sonuçlanmamış ve kesinleşmemiş  bu çalışmaları bir tedavi umudu olarak görüyorlar.
 
Henüz bir sonuca ulaşılamadı mı bu araştırmalarda?
Bakın, hastalık tabiatı itibariyle çok değişken bir hastalık. Beyinde ve omurilikte meydana gelen tahribat, birbirinden farklı tablolarla karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla her hastanın farklı bir hastalık hikayesi var. Teşhisi de aynı oranda güç. Farklı yakınmalarla  gelen insanların daha önce geçirdikleri MS ataklarını farketmeleri, hatırlamaları bazen  güç olabiliyor.  
 
Kişiden kişiye değişkenlik gösteriyor  yani.
Evet. Hastalığın birbirinden farklı seyirleri var. Bazı hastalarda ataklar şeklinde bulgular ortaya çıkıyor ve atak tedavi edildikten sonra düzelme gösteriyor. Buna “ataklarla seyreden tip MS” diyoruz. Bazı hastalarda ise hastalık ilerleyici tipte olabiliyor, zaman içinde giderek nörolojik tablo belirginleşiyor. Bunların yanısıra belli belirsiz bulgularla seyreden ve kişide herhangi bir özürlülüğe yol açmayan bir MS tipi de mevcut.
 
Peki belirtileri nelerdir?
Bu hastalık beyin ve omurilikle alakalı olduğu için bu organlarla ilgili bulgular ortaya çıkıyor. Hastalık sinir hücrelerini ve bunların akson dediğimiz uzantılarının çevresini bir kılıf gibi saran zarı yani “miyelin” dediğimiz yapıyı etkiliyor. Dolayısıyla sinir hücrelerinden gelen emirler yeterince ve sağlıklı bir şekilde iletilemiyor. Sinir sisteminin emirleri yeterince hızlı ve etkin olarak iletilemediğinde bulgular ortaya çıkıyor Kol yada bacakta kuvvet azalması-güçsüzlük şikayeti oluşabiliyor. MS’li hastalar yeni gelişen duyu bozuklukları, bulanık görme, denge bozuklukları, çift görme yakınması ile de bize başvurabiliyorlar. Size ilginç birşey söyleyeceğim, bu hastalığa yakalanan kadın sayısı, erkeklerden fazla.
 
Bunun sebebi konusunda net bir şey yok. İki kadına karşılık bir erkek MS oluyor. Daha da ilginç bir bulgu var;. MS'in coğrafik olarak dağılımına baktığımızda, Kuzey Avrupa ülkelerinde hastalık daha sık görülüyor. Aynı şekilde Amerika'nın kuzeyinde de bu sayı artıyor. Bunun güneş ışınlarıyla ilgili olabileceği, D vitamin düzeyleri ile ilgili olabileceği düşünülüyor ve bu konu yoğun bir şekilde araştırılmakta.
 
Yani bu hastalığın gelişmesinde güneş ışınlarının rolü  olduğu düşünülüyor.
Bilimsel veriler, dünyanın bazı bölgelerinde hastalığın daha sık görüldüğünü gösteriyor. Ama bütünüyle bundan kaynaklandığını söylememize yetecek veriler yok henüz.
 
Peki bu bir yeni çağ hastalığı mı? Yani ozon tabakasının incelmesiyle ilgisi olabilir mi?
Bu hastalık 1800'lü yıllardan beri biliniyor. Ancak o zamanlar, doğru şekilde teşhis edilebilmesi zordu ve yanlış yada eksik tanılar da konmuş olma olasılığı yüksek. Günümüzde bile hala yanlış teşhis edilen MS hastaları mevcut. MR tetkikinin kullanıma girmesinden sonra daha kolay tanı koyabilir hale geldiğimiz için, hastalık sayıca artmış gibi görünebilir ama buna dayanarak MS'e "yeni çağ hastalığıdır" diyemeyiz.
 
Teşhis ve tedavide ilerleme var mı?
Elbette. Ben 20 yıl önce asistan olarak MS'le ilgilenmeye başladığımda sadece Kortizon tedavisi vardı. Sonraki süreçte ciddi ilerlemeler oldu. Son 10 - 15 yılda önemli  ilerlemeler sağlandı. Şimdi hastalık üzerinde hem atak tedavisinde, hem de atakların gelişmesini önlemede çok etkin  tedavilerimiz mevcut.
 
Bu sözlerinizden MS'in korkulacak bir hastalık olmadığı sonucunu çıkarabilir miyiz? 
Bakın insanlar MS'in adını andığımızda hemen ciddi bir üzüntüye kapılıyor. Çünkü MS'in felç edebileceğini, yatağa mahkum ettiğini düşünüyorlar ve paniğe kapılıyorlar. Oysa bu gerçekten yanlış bir korku. Çünkü biliyoruz ki; hastaların sadece  yüzde 10'u başlangıçtan itibaren ilerleyici bir seyir gösteriyor ve ağırlaşıp, hayatlarında başkalarına ihtiyaç hisseder hale geliyor. Yüzde 10-20'lik bir kısım ise hastalık ve ataklarından belirgin şekilde etkilenmeden  iyi bir şekilde hayatını sürdürüyor, geriye kalanlarda ise MS ataklarla kendini belli ediyor ve yakın hekim kontrolü ile hastalığın  takip ve tedavi edilmesi gerekiyor.
 
Peki hastaların ailelerine ne diyeceksiniz?
Bu hastalıkta moral de çok önemli. Aileler hastalığın adını duyduklarında internette araştırma yapıyor ve en kötü ihtimalleri kendi hastalarına yakıştırıyorlar. Bu çok yanlış. Ailelerin hastalarına hasta muamelesi yapmamaları gerekiyor. Çünkü moral ne kadar yüksek olursa, bağışıklık sistemi o kadar güçleniyor. Zaten bu hastalıkta en büyük rolü oynayan faktörlerden birisi bağışıklık sistemi. Hastalığın başlangıcı ve gelişiminde bağışıklık sistemi hücrelerinin sinir sistemi hücrelerine karşı saldırısı  ve onları tahrib edici şekilde çalışması en büyük etken. Bağışıklık sistemi hücrelerinin hedeflerini şaşırması, bir çeşit şaşkınlık ve yanlış yönlenmesi söz konusu yani. Bu nedenle  bağışıklık sistemini etkileyecek olumsuzluklardan kaçınmak önemli. Kişinin psikolojik durumunun bozuk olması bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkiliyor.
 
Bu hastalıkta atakların kendiliğinden düzelmesi mümkün mü?
Tabii ki. Bakın 2006'da çok ağır bulgularla seyreden atakları olan bir hastamızı bugün muayene ettim. Uyguladığımız tedavilere çok iyi cevap gözlediğimiz bu hastamızda bugün itibarı ile  neredeyse hiçbir hastalık bulgusu kalmamıştı.
 
Peki Kök Hücre Tedavisi hakkında ne diyeceksiniz?
Kök hücre tedavisi son yıllarda büyük gelişmelerin yaşandığı bir tedavi biçimi. Pekçok hastalıkta umut ışığı olabilecek bir yöntem. Ancak henüz multipl skleroz için  deneme aşamasında olan bir tedavidir.  Kök hücre transplantasyonu, bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavilerle birlikte uygulanmaktadır. Multipl skleroz'lu hastalar için bu  beraberinde ciddi riskleri, hatta bazen ölümleri getirebilmektedir. Bu vesileyle  hastalarımıza yeni tedavi seçenekleri söz konusu olduğunda doktorları ile ayrıntılı konuşmalarını, yarar/risk oranlarını dikkate almalarını öneriyorum. Aynı durum yakın zamanda ortaya atılan ve MS'in nedeninin ven dediğimiz kan damarlarındaki bir bozukluktan kaynaklandığını ileri süren görüş için de geçerli. Bu görüşü ortaya atan çalışmacıdan sonra başka araştırmalar da yapıldı hastalarda. Ancak, sonuçlar genellikle tersi sonuçlar verdi, yani MS'e neden olan şeyin beyindeki venlerle ilgili bir bozukluk olduğu doğrulanamadı. Hastalarımız heyecan ve sabırsızlıkla hastalığın nedeninin ortaya konmasını, kesin tedavisinin bulunmasını bekliyorlar ama bugün itibarı ile henüz bunu tam olarak bilmediğimizi ifade etmemiz gerekli.